Gıda sektörü temsilcileri, küresel ve jeopolitik gelişmeler ile olumsuz seyreden iklim şartları nedeniyle zor geçen 2016'nın ardından 2017'ye umutla bakıyor.
Gıda Perakendecileri Derneği (GPD) Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Özdemir, yaptığı açıklamada, perakendenin, halkın nabzını ve ekonominin seyrini çok hassas seviyede takip ettiğini belirterek, 2016'nın Türkiye için zor bir yıl olduğunu ancak bu dönemi en az hasarla aşmayı başardıklarını ifade etti.
Özdemir, "Ekonomimiz, devletimizin de büyük destekleriyle beklenenden daha kısa sürede canlanma sinyallerini vermeye başladı. Ancak görünen o ki modern gıda perakendesi olarak 2016 yılını cirosal bazda yaklaşık yüzde 9 seviyesinde bir büyümeyle kapatıyoruz. Mağaza sayılarımızda yüzde 16, istihdamımızda ise yüzde 8 seviyesinde büyüme oldu. Sektörümüz zor geçen yıla rağmen büyümesini sürdürüyor. Karlılıklarımızda da düşüşler yaşanmasına rağmen büyümemizi sürdürmek için verimlilik yollarını aramaya devam ettiğimizi ve daha çok çaba sarf ettiğimizi söyleyebiliriz" ifadelerini kullandı.
2017'nin daha iyi geçmesini umduklarını, devletin aldığı önlemlerin ekonomiye ve ticari hayata olumlu etkilerini göreceklerine inandıklarını ifade eden Özdemir, "Sektör oyuncuları 2017'de daha çok verimliliğe odaklanmalı. Tüketicimizin ihtiyaçlarını doğru tespit edebilmeli ve hızlı aksiyonlar almalıyız. Tedarikçilerimizle yapacağımız verimlilik esaslı iş birlikleri önümüzdeki dönemde daha da önem kazanacak" diye konuştu.
Perakendenin, en çok istihdam sağlayan sektörlerden biri olduğunu vurgulayan Özdemir, Türkiye'nin temel problemlerinden kayıt dışı ekonomi ile mücadele konusunda modern perakendenin büyük katkı sağladığını vurguladı.
"Tarımsal üretimi büyük ölçüde iklim koşulları etkiliyor"
Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu (TGDF)Yönetim Kurulu Başkanı Şemsi Kopuz da döviz kurlarındaki oynaklığın sürmesi halinde özellikle ham madde olarak dışa bağımlı bitkisel sıvı yağ gibi alt sektörlerde ham madde tedarikinde maliyetlerin artacağını, bunun da üretime ve dolayısıyla tüketiciye olumsuz yansıyacağını kaydetti.
"Ülkemiz maalesef tarım ürünleri için gerekli olduğu dönemde yeterli yağışı alamamıştır. Türkiye'de bazı tarımsal ürünlerin üretimi, büyük ölçüde zamanında ve yeterli yağış alınmasına bağlıdır. Yetersiz yağışlar yeraltı sularında azalışları, dolayısıyla yeterli sulama yapılamaması tehlikesini de beraberinde getirecektir. Tarımsal üretimdeki azalışlar, gıda sanayinin ham madde tedarikinde sıkıntı demektir. Bu da maliyet artışlarına yol açacaktır. Hükümetimizin kararıyla 2017 yılından itibaren uygulamaya konulacak Milli Tarım Projesi'nden istenilen sonuçların elde edilmesi de bu alanlarda yaşanacak gelişmeler ve alınacak tedbirlere bağlıdır."
Türkiye'deki gıda sektörünün, tüm olumsuzluklara rağmen 2017'de de üretmeye, ürettiği ürünleri dış pazarlara sunmaya devam edeceğini belirten Kopuz, "Sektörün üretim ve ihracatı, bu yıl yaşadığımız sorunlara ne ölçüde çözüm bulunacağı ve küresel piyasalar ile yakın coğrafyadaki gelişmelere bağlı olacaktır. Gıda ve içecek sanayi olarak önümüze bakmaya, umudumuzu korumaya devam ediyoruz." dedi.
Şemsi Kopuz, Türkiye'de hemen tüm sektörlerde olduğu gibi gıdanın da en başta gelen sorununun, kayıt dışı, merdiven altı üretim olduğuna işaret ederek, devletin uğradığı ekonomik kayıpların yanı sıra haksız kazanca ve sektörde haksız rekabete yol açan kayıt dışının, insanların beslenmesini, sağlığını doğrudan etkileyen gıda üretimi açısından daha da büyük önem taşıdığını kaydetti.
Kopuz, bu riskin bertaraf edilmesi için denetim sayısı ve sıklığının artırılmasının yanı sıra cezaların caydırıcı hale getirilmesinin de önemli olduğunu vurguladı.
Artan nüfusun yeterli ölçüde beslenmesinin, gıda arzının kesintisiz sürmesine, bunun da sürdürülebilir tarım ve gıda üretimine bağlı olduğuna dikkati çeken Kopuz, küresel ölçekte tüm dünyanın sorunu haline gelen iklim değişikliğinin, tarımsal üretimi tehdit ettiğini vurguladı.