Özkaya, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bu sezonun da balıkçılık sektörü için bereketli ve bol kazançlı olmasını beklediklerini söyledi.
2017-2018 yılı için denizlerde av yasağının 1 Eylül, Kurban Bayramı itibarıyla sona ereceğini hatırlatan Özkaya, "Yeni av sezonumuz sektörümüzün tüm paydaşlarına ve dört gözle pazarda sezon balıklarını bekleyen halkımıza hayırlı olsun. Bereketli ve uğurlu olsun. Vira bismillah." diye konuştu.
Özkaya, bu yıl avcılık sezonunda uzun zamandır Türkiye denizlerinde çok az görülen uskumrunun bol olacağını belirterek, geçen sene bol olan palamut ve hamsinin bu senede çok olacağına ilişkin belirtilerin gözlemlendiğini aktardı.
- Marmara Denizi'nin stokları korunmalı
Türkiye'nin kuluçkahanesi kabul edilen Marmara Denizi'nin özellikle korunması gerektiğini vurgulayan Özkaya, "Geçen sene deneme amaçlı 45 gün birer lamba ile ışıkla avcılığa izin verildi. Bu deneme süresinde balıkçılarımız teknelerinde 1 yerine, 3'er 4'er adet lamba yakarak Marmara Denizi'nde stoklara büyük zarar vermişlerdir. Marmara'da stoklara zarar verecek şekilde avcılığa kesinlikle müsaade edilmemelidir." ifadelerini kullandı.
Özkaya, su ürünlerinin, aşırı avcılık ve kaçak avcılık yapılmadığı sürece hem kaynakların gelecek nesillere aktarılmasının sağlanacağının altını çizerek, "15 Nisan'da başlayan av yasağı, denizlerimizde av baskısının olmaması, stokların kendisini yenilemesi ve küçük bireylerin ekonomik boya gelmesi ve sürdürülebilirliğin sağlanması için bakanlığımız tarafından konulan uygulamadır. Bu uygulamaya rağmen kaçak avcılık yapanlar, yasak zamanda da avcılığa devam etmişlerdir. Su ürünleri kaynaklarının devamlılık içinde kullanılması, geliştirilmesi için yasak zamanda yapılan kaçak avcılığa karşı daha caydırıcı cezalar verilmeli, kontroller sıklaştırılmalı ve yakalanan av araçlarına el konularak devlete devredilmelidir." değerlendirmesinde bulundu.
Balıkçıların geniş istihdam alanına sahip olduklarını vurgulayan Özkaya, balıkçıların faaliyetlerini sürdürebilmesi için stokların korunması gerektiğini yineledi.
Özkaya, denizlerin herkesin kolaylıkla söz söyleyebildiği, polemiğe açık ancak bilimsel anlamda oldukça teknik bir alan olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"Bu nedenle yapılması gereken işlerin ve balıkçılık yönetiminin en geniş paydaş katılımının karar süreçlerine katıldığı ama kesinlikle balıkçılıkla ilgili bilimsel disiplinlerin ışığı altında gerçekleştirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Denizlerimiz ve canlıları bizim gıdamız, ekolojik ve kültürel zenginliğimiz, tarihsel geçmişimiz ve bizden sonraki nesillere koruyarak teslim etmemiz gereken geleceğimizdir." (AA)