Sabri Demircan
sabri.demircan@florence.com.tr
Kalbin kanı pompalarken oluşturduğu basınca tansiyon veya kan basıncı denilmektedir. Kan basıncı ölçüm cihazlarıyla (dijital aletler veya manşonla) elde edilen ve küçük ve büyük olarak 2 sayıyla ifade edilmektedir. İlk olarak ifade edilen ve büyük tansiyon olarak ifade edilen sayı, kalbin kasılma esnasında oluşturduğu basıncı (sistolik kan basıncı), ikinci olarak söylenen ve küçük tansiyon olarak ifade edilen sayı ise kalpte kasılma olmadığı dönemde büyük damarlardaki basıncı (diastolik kan basıncı) ifade etmektedir. Beyin başta olmak üzere vücudun yaşamsal fonksiyonlarını devam ettirebilmesi için büyük tansiyon kabaca 90 mmHg’nin, küçük tansiyon ise 60 mmHg’nın üzerinde olmalıdır. Baş dönmesi, bayılma ve halsizlik gibi yakınmalarla birlikte bu değerler 90/60 mmHg’nın altında olursa bu durum tansiyon düşmesi (hipotansiyon) olarak isimlendirilmektedir. Kan basıncının uzun dönemde özellikle beyin, böbrek, kalp ve vücuttaki damarlara zarar vermemesi için belli değerleri aşmaması gereklidir. Yani ideal kan basıncı değerleri 90/60 mmHg ile 140/90 mmHg arasında olmalıdır.
Hipertansiyon neden olur?
Hipertansiyon, kan basıncının belli sınırlar arasında dengede olmasını sağlayan dolaşım sistemine ait kalp ve damar sisteminin balansının bozulmasından kaynaklanır. Çoğu hipertansiyon hastasında özellikle heyecan, yorulma, üzüntü gibi emosyonel faktörlerle ilişkili kalbin atım gücünde anormal artış ve damar sisteminde büzüşme kan basıncının anormal yükselmesine sebep olur. Bu durum genellikle hipertansiyona yatkın kişilerde hastalığın tam olarak yerleşmediği erken dönemlerde olur. Daha ileri evrede kan basıncının belli düzeyde tutulmasını sağlayan kontrol mekanizmaları arasındaki denge tamamen bozulmuştur. Bu durumda, istirahatte bile kan damarlarında anormal büzüşme cevabı olup, kalbin aşması gereken damar direnci yüksek olur. Sonuçta, küçük ve büyük tansiyondan biri veya çoğu zamanda olduğu üzere her ikisi birden müdahale edilmediği takdirde sürekli yüksek kalır. Özellikle yaş arttıkça kan damarları gevşeme yeteneğini daha çok kaybettiğinden dolayı hipertansiyon hastalığı yaşlılarda daha çok görülür.
Kimlerde görülür?
Hipertansiyon yukarıda anlatıldığı üzere, kalp - damar sisteminin oluşturduğu kan basıncını dengeleyen mekanizmaların bozulmasından kaynaklanır. Bu denge bozukluğu, özellikle ailesinde hipertansiyonluların fazla olduğu kişilerde daha fazla görülür. Yani hipertansiyon hastalığı önemli bir oranda genlerde kodlanmıştır. Bunun yanında, damar sisteminin büzülme ve gevşeme dengesi bazı durumlarda bozulmaya eğilimlidir. Bu durumu kolaylaştıran bazı faktörler; şişmanlık (obezite), günlük kısıtlı aktivite (sedanter yaşam), aşırı tuz tüketimi, ileri yaş, sigara, şeker hastalığı (insülin direnci), stres, aşırı alkol tüketimi ve uygunsuz beslenmedir. Hipertansiyonu yukarıda yazılan faktörlerden yalnızca biriyle ilişkilendirmek mümkün değildir. Hipertansiyonlu çoğu hasta birçok faktöre sahip olabilir.
Özel bir hastalığa bağlı olmayan hipertansiyon olgularında genellikle hipertansiyona yol açan somut bir sebep bulunamaz. Bu sebeple hipertansiyonlu hastaların en az %80’inde neden belli değildir (esansiyel hipertansiyon). Özellikle erişkin yaşlarda görülen hipertansiyonlu hastaların az bir kısmında hipertansiyona sebep olan başka bir hastalık veya etken vardır. Bu durum ikincil hipertansiyon olarak adlandırılmaktadır. Hipertansiyona neden olan bazı hastalık veya faktörler arasında; böbrek yetersizliği, böbrek damar hastalığı, böbrek üstü bezi tümörü, ana atar damarda doğuştan darlık ve bazı ilaçlar yer almaktadır.