Stratejik değil taktiksel ittifak

ABD ve AB ile darbe girişiminin ardından gerilim yaşayan Türkiye’nin, Rusya ve İran’la yakınlaşması dünyada yakından takip ediliyor. Uzmanlara göre üç ülkenin ekonomik işbirliği genişleyecek, Türkiye’nin enerjide Asya ve Avrupa arasında köprü olması kolaylaşacak

1

Başarısızlığa uğrayan darbe girişiminin ardından Avrupa Birliği (AB) ve ABD ile gerilim yaşayan Türkiye’nin, son günlerde Rusya ve İran ile daha yakın ilişki içerisine girmesi, tüm dünya tarafından yakından takip ediliyor. Türkiye’nin Batı cephesinden kopup Rusya ve İran’la ittifak yapıp yapmayacağı tartışılıyor. Bu durum özellikle ABD ve ezeli düşmanı İran’ın destek almasını istemeyen İsrail’in endişelenmesine neden oluyor. Uzmanlara göre, Rusya, İran ve Türkiye arasında stratejik ortaklıktan ziyade taktiksel bir ilişki ve ekonomik işbirliği mümkün. 

‘Pragmatik adımlar’

Rus Bilim Akademisi’nde Şark Araştırmaları Enstitüsü’nde görev yapan araştırmacı Vladimir Sazhin, “Üçlü bir birlik birçok sebepten ötürü mümkün değil. En iyi ihtimalle taktiksel bir ittifak bekleyebiliriz. Bu da İran, Türkiye ve Rusya’nın Batı ve ABD ile belirli sorunlar yaşamasından ötürü gerçekleşebilir. Ortak ekonomik çıkarlara bakılırsa Rusya, İran ve Azerbaycan’ın hidrokarbon ihraç ettiği hatırlanmalı. Türkiye için ise hidrokarbonları Batı’ya ulaştırmak çok önemli olacaktır” yorumunu yaptı. Akademi’nin Arap ve İslam Araştırma Merkezi’nden Irina Zvyagelskaya ise “Yeni bir siyasi üçgenin oluştuğuna inanmıyorum. İttifakları değiştirecek ölçüde değişiklikler olmayacaktır. Türkiye’nin ABD ve AB ilişkileri bozuldu. Erdoğan’ın bu adımları tamamiyle pragmatik” dedi.

ABD’nin Donanma Harp Akademisi’nin Ekonomik Coğrafya ve Ulusal Güvenlik Kürsüsü Başkanı Nikolas K. Gvosdev, son dönemde yaşanan gelişmelerin Türkiye’nin bir ‘enerji merkezi’ olmasını kolaylaştıracağını belirtti. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile bir araya gelmeden bir gün önce, Bakü’de Rusya-İran-Azerbaycan üçlü zirvesine katılmıştı. Üç ülke lideri bu zirvede Avrupa ve Güney Asya’yı; Rusya, Azerbaycan ve İran üzerinden bağlayacak altyapı projelerini gerçekleştirecek anlaşmalar imzaladı. 

Üç ülkenin ABD’nin bölgede yönetim değişikliklerini desteklediğini düşündüğünü aktaran Gvosdev’e göre, Bakü’deki zirvede Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Alivey ve İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, çevre ülkelerde statükonun korunması için işbirliği yapma konusunda mutabakata vardı. 

Ruhani, Putin’den bu mesajı ertesi gün yapacakları görüşmede Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a iletmesini istedi.

‘Ankara merkez olur’

Gvosdev, “Türkiye Cumhurbaşkanı ve danışmanları, ABD’nin doğrudan darbeyi yürütmese dahi, darbenin başarılı olması durumunda bunun sonuçlarıyla yaşamaya mutlu olacağını düşündü” yorumunu yaptı. Gvosdev, sorunlu olduklarını görmelerine rağmen politikalarını değiştirmeyen ABD’li yetkililerin aksine, Erdoğan’ın pragmatik davranarak yeni adımlar attığını belirtti. Govosdev’e göre, son gelişmelerden çıkacak en önemli sonuç, Türkiye’nin Avrupa’nın enerji gereksinimi için transit bir ülke haline gelmesi olabilir. Gvosdev, “Azerbaycan’dan gaz getirecek TANAP projesi bunun ilk parçası. Türkiye, Rusya’dan gelecek Türk Akımı projesini garantiler ve İsrail’in doğal gazını da aktarmayı başarırsa, Ankara Avrupa’nın enerji merkezi olur” dedi. Gvosdev, Rusya’nın 2019’a kadar Avrupa’ya Ukrayna üzerinden gaz aktarmaya tamamiyle son vermeyi amaçladığını belirtti.

‘ABD ve Batı Türkiye’yi gözden çıkaramaz’

Türkiye, Rusya ve İran ekseninde yaşanan gelişmeleri, Milliyet gazetesi yazarları, Rusya uzmanları ve akademisyenler ise şöyle değerlendirdi:

Sami Kohen: Türkiye ile Rusya arasında ekonomik, siyasi ve hatta askeri alandaki yakınlaşma ilerleyen dönemlerde genişleyerek İran’ı da kapsayabilir. Bu üç ülkenin bölgede bir ‘rol ortaklığı’ görevini üstlenmesi söz konusu olabilir. Türkiye’nin Rusya ile Beşar Esad’ın geleceği gibi kritik konularda önemli görüş ayrılıkları bulunuyor. Buna karşın, Türkiye, son gelişmelerin ardından İran ve Rusya ile işbirliği arzusunu duyuyor. Enerji politikaları konusunu ise ülkelerin ikili ilişkilerine bakarak değerlendirebiliriz. Türkiye’nin, Rusya ve İran yürüttüğü enerji politikalarının takip edilmesi durumunda uzun dönemde enerji merkezi haline gelmesi mümkündür.

Ali Nihat Özcan: Türkiye, Rusya ve İran ilişkilerin ‘ittifak’ kelimesini kullanmak çok iddialı olur ancak bunu bir işbirliği olarak nitelendirebiliriz. Üç ülkenin jeopolitik avantajları bulunuyor. Türkiye, Ahmet Davutoğlu’nun başbakanlığının sona ermesiyle halihazırda Suriye ve Rusya konusunda adımlar atmaya başlamıştı ancak 15 Temmuz darbe girişimi Rusya ile yakınlaşmayı ve dış politikadaki diğer değişiklikleri hızlandırdı. Türkiye’nin enerji merkezi olma isteği konusunda, enerji satan ülkelerle satın alan ülkelerin bu konuda uzlaşması ve Türkiye’nin de uzun dönemli politikalar geliştirmesi gerekmektedir.

Cenk Başlamış (Rusya uzmanı, gazeteci): Stratejik bir ilişki oluşması çok zor. Üç ülke de son derece hırslı bir şekilde bölgedeki liderliği ele geçirmek için rekabet ediyor. Sadece Türkiye ve Rusya’nın bu şekilde bir ittifak kurması halihazırda zor bir durumken, İran’ın da işin içine girmesiyle durum daha da zor bir hal alıyor. Ancak Rusya zaman zaman, özellikle NATO’ya karşı taktiksel işbirliğine gitmeyi tercih ediyor. Son dönemlerde, popüler olan Rusya’nın yörünge değiştirdiği görüşü gerçeği yansıtmıyor. Öte yandan, diğer ülkeler Türkiye’nin enerji merkezine dönüşmesini kesinlikle istemez. Rusya, Türkiye’nin enerji hattının geçtiği transit bir ülke olmasını istiyor. 

Aydın Sezer (Türkiye Rusya Araştırmaları Merkezi Kurucu Başkanı): Türkiye, konjoktüre bağlı olarak AB ve ABD ile yaşadığı gerginlik nedeniyle, Rusya ve İran ile ekonomik ilişkiler ağırlıklı olmak üzere taktiksel ilişkiler geliştirmek istemektedir. Mevcut doğal gaz enerji projeleri ele alındığında, Türkiye’nin enerji merkezi olabilme ihtimali zayıftır. Türkiye, yıllardır bir enerji merkezi olma amacını gütse de, bunun son dönemde transit ülke rolünü üstlenmeye dönüştüğünü görüyoruz. 

Doç. Dr. Cengiz Tomar (Marmara Üniversitesi): Türkiye, Suriye krizi, PYD, mülteciler, Avrupa Birliği’ne (AB) giriş, vizesiz dolaşım ve darbe girişimi gibi konularda müttefikleri olan hem ABD hem de AB tarafından yalnız bırakıldı. ABD’nin zaten seçim sonuçlanana kadar Suriye politikası ve FETÖ elebaşısının gönderilmesi konusunda bir şey yapmayacağı anlaşılıyor. Bu nedenle Türkiye bölgede ve özellikle Suriye krizinde daha etkili konumdaki komşuları Rusya ve İran ile zaten mevcut ekonomik ilişkilerini geliştirmeye, Suriye’de ise bir çözüm bulmaya çalışacak. Ancak Türkiye’nin uzun vadede pek Rusya ve İran ile stratejik bir ortaklık kurması izledikleri politikalar açısından pek de kolay değil. ABD ve Batı kolaylıkla Türkiye’yi gözden çıkaramaz. Kaynak: Milliyet