1
Zaman Gazetesi'nin eski yöneticileri ve yazarlarına yönelik soruşturma kapsamında dün tutuklanan Mümtazer Türköne hakimlik sorgusunda, "En son darbe olayından sonra çoğunluk gibi ben de hayal kırıklığı yaşadım ve o camiayla birlikte olmaktan dolayı pişman oldum" dedi. "Keskin bir darbe karşıtı" olduğunu ifade eden Türköne, "Darbecilerin idam edilmesinin ve en ağır cezalar ile cezalandırılmasının caydırıcılık anlamında önemli olduğunu düşünüyorum" diye konuştu.
Zaman Gazetesi'nin eski yöneticileri ve yazarlarına yönelik soruşturma kapsamında Mümtazer Türköne ile iki kişiyle birlikte "Silahlı terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etmek" suçundan; adliyeye birlikte getirildiği 9 kişi de "FETÖ / PDY Silahlı Terör Örgütüne üye olmak" suçundan tutuklanmışlardı.
"DARBECİLERİ CAYDIRMAK KONUSUNDA ÇOK CİDDİ KATKILARIM OLMUŞTUR"
Mümtazer Türköne hakimlik sorgusunda tüm suçlamaları reddetti. Türköne, "Ben yaklaşık 30 yıldır siyaset biliminin çok geniş alanlarında yazılar yazan bir akademisyenim. Yayınlanmış 16 kitabım mevcuttur. Bu kitaplardan ikisi doğrudan darbeler hakkında yazılmıştır. Diğer kitaplarımda da eksiksiz ve istisnasız demokrasi müdafaası yapılmaktadır. Bu uzmanlık birikimiyle darbe tehdidi konusunda toplumu cesaretlendirmek ve darbecileri caydırmak konusunda çok ciddi katkılarım olmuştur" dedi.
"HALKI SOKAĞA ÇAĞIRMA PATENTİ BANA AİT BİR TEZDİR"
"Darbe günü sayın Cumhurbaşkanı'nın halkı sokağa çağırması hem gazetede, köşemde ve televizyon programlarında defaatle dile getirdiğim ve patenti bana ait olan bir tezdir" diyen Türköne, "Bunu darbe konusu gündeme geldiği zamanda dile getirmiş ve tavsiyelerde bulunmuşumdur. Nitekim emniyette alınan ifademde kanıt dosyası olarak bana sunulan 5 makalenin hiçbirinde teşbih, mecaz, metafor ve hatta eşeğin aklına karpuz kabuğu düşürmek kabilinden darbe iması addedilecek tek kelime yoktur. Tersine hükümeti eleştirirken çözüm olarak dosyada yer alan her yazıda da demokratik çözümler, alternatifler, sandık ve seçim gösterilmiştir" diye konuştu.
"KESKİN BİR DARBE KARŞITIYIM"
Hükümete karşı eleştirileri de olduğunu ve eleştiri özgürlüğünün geniş tutulmasının darbe iklimini de yok edeceğini bildiği için sürdürdüğünü dile getiren Türköne, "Ben radikal hatta keskin addedilebilecek bir darbe karşıtıyım. Bunun tek bir istisnası yoktur. Nitekim darbe gecesi de meşru hükümetin yanında yer aldığımı belirten, akabinde darbenin ihanet ve şerefsizlik olduğunu belirten tweetler attım. Sonrasında da darbe tehdidi devam ederken hükümeti destekleyen, darbeyi lanetleyen ve bütün toplumun dikkatini ve darbe sonrası toplumu restore edecek bu travmanın geçmesini sağlayacak uyarılarda bulundum. Benim kadar radikal bir darbe karşıtının darbeci ithamına maruz kalmasını, gördüğüm muamelenin ötesinde çok onur kırıcı buluyorum. Özellikle darbe gündemi sonrasında ülkenin duyduğu birlik, beraberlik için çaba harcama zamanı varken şahsımın bilhassa uluslararası camia da 'iktidarı eleştirenler darbe karşıtı olarak tutuklanıyor' şeklinde aleyhe bir propagandaya konu edilmesinden ülkem ve milletim adına derin bir üzüntü duyarım" şeklinde konuştu.
"GÜLEN ÖRGÜTÜYLE HERHANGİ BİR BAĞLANTIM YOKTUR"
Fethullah Gülen örgütüyle herhangi bir bağlantısı olmadığını öne süren Mümtazer Türköne, "Kendisini tanıyorum. Zaman gazetesinin onun kontrolünde olduğunu biliyorum. Kendisiyle 2006 ve 2011 yıllında iki defa görüştüm. Aramızda kayda değer bir görüşme olmadı. Yanımda da AK partili yöneticiler mevcuttu. En son darbe olayından sonra çoğunluk gibi ben de hayal kırıklığı yaşadım ve o camiayla birlikte olmaktan dolayı pişman oldum. Ben bir yazar olarak daha fazla okuyucuya ulaşmak amacıyla Türkiye'de tirajı en yüksek gazete olan Zaman gazetesinde yazmayı tercih ettim. Esasında başka da yazı yazabileceğim gazete yoktur. Kişilik olarak mühalif bir yapım vardır" dedi.
"AÇIKTAN MÜDAHALE OLMADI"
Gazetede yazdığı süre boyunca hangi konularda yazı yazacağı konusunda açıktan bir müdahale olmadığını belirten Türköne, "Bazen farklı konularda yazmam için güncel olaylar hatırlatıldı ve tavsiye edildi. Yazdığım hiçbir yazıya müdahale edilmedi. Şahsen de gazetenin yayın politikasıyla kendimi bağlı hissetmedim. Zaman zaman manşetlerde savunulan görüşlere aykırı yazılar yazdım. 2004 yılındaki Fethullah Gülen cemaatinin faaliyetlerinin sona erdirilmesine dair karar hakkında 2013 yılında aykırı görüşlerimi bildirdim. MGK'nın o anki şartlarına göre karar aldığını ve Fethullah Gülen cemaatine herhangi bir olumsuz uygulamanın hükümet tarafından uygulanmadığını belirttim.Bu yazı gazetenin yayın politikasına aykırı bir yazıydı. Buna rağmen bu yazıya da müdahale edilmedi" şeklinde konuştu.
"DARBECİLERİN İDAM EDİLMESİ CAYDIRICILIK ANLAMINDA ÖNEMLİ"
"Ülkemin yaşadığı trajediyi kendi yaşadığım trajedinin üstünde görüyorum" diyen Türköne sözlerini şöyle tamamladı: "Yani ülkem adına çok derin bir üzüntü yaşıyorum. 15 Temmuz gününde yaşanan darbe girişimi hakkında bir aydın olarak içimde derin bir yara hissediyorum. Ülkemin başına gelebileceklerinden endişeleniyorum. Darbecilerin idam edilmesinin ve en ağır cezalar ile cezalandırılmasının caydırıcılık anlamında önemli olduğunu düşünüyorum."