Star/AcıkGorus
Dr. Emine Çelik/ Akademisyen
Soğuk Savaş sonrasında devletlerin resmi ordularında yapısal olarak göreceli küçülmeye gitmesi ve akabinde de ordudan ayrılan birçok emekli askerin ortaya çıkması, ekonomik alanlarda özelleştirilmenin hızla yaygınlaşması gibi bir dizi etken, özel askeri şirketlerin (ÖAŞ) ortaya çıkmasına zemin hazırladı. ÖAŞ'ı; kurumsal yapıları incelendiğinde, sahip oldukları askeri, teknolojik imkanlar aracılığıyla resmi orduların yerine askeri hizmetlerin ticaretini yapan bağımsız şirketler olarak tanımlamak mümkün. ÖAŞ'lar, çağdaş askeri kurumsal işletmelerin yeteneklerindeki artışa paralel bir şekilde büyüyen askeri hizmetlerin geliştirilmesinde bir sonraki aşama olarak belirtilebilir. Batı'daki Blackwater (Academi), Titan, MPRI, Kellog, Brown and Root, L3Harris gibi şirketler iş yapısı bağlamında değerlendirildiğinde ise ticaret hukuku şirketleriyle tamamen aynı organlara sahip. Bu haliyle özellikle Batı'daki ÖAŞ'lar rekabetçi serbest piyasa ortamında ayakta kalabilen yapılara dönüşerek kuruldukları ülkelerin göreceli menfaatleri için ulus-aşırı askeri faaliyet yürüten şirketlerdir.
Temelde ÖAŞ'lar: Gelişmiş ülkelerin resmi ordularına lojistik, güvenlik, askeri tesislerin kurulumu gibi birçok alanda destek olmakla birlikte; yüksek teknoloji ürünlerini tedarik etmeleri ve bu ürünleri kullanacak personelleri uzmanlaştırmaları bağlamında da ABD gibi savunma sanayisi gelişmiş devletlerin savunma sanayilerinin hem genişlemesine hem de hakimiyet alanının artmasına katkı sağlıyorlar. Halihazırda da gelişmiş devletlerin ÖAŞ kullanması, ikili ilişkilerde özellikle siyasi ve ekonomik olarak zayıf olan üçüncü dünya ülkelerindeki çıkarları ve güç etki alanını arttırma bağlamında gergin ilişkileri ortaya çıkardı. Dolayısıyla da üçüncü dünya ülkelerinde, yasadışı misyonlarda resmi ordu yerine güç erkini elinde bulunduran devletlerin bu misyonları için özel askeri şirketler kullanışlı aparatlar olarak değerlendiriliyor. Balkan Krizi, Afganistan, Irak, Suriye, Yemen, Libya ve son olarak da Ukrayna'daki aktif rolleri analiz edildiğinde, ÖAŞ'ın artan uluslararası rolünün yeni tartışmaları getireceğini söylemek mümkün.
ÖAŞ'nin içerisinde yer alan paralı askerlerin yetkinlikleri ve etki alanları tartışmalı bir diğer konu. ÖAŞ personelinin kriminal geçmişleri olan kişilerden oluştuğu iddia edilse bile akademik olarak literatürde hakim olan anlayış, birçoğunun emekli ya da eski askerlerden ve özellikle eski istihbaratçılardan oluştuğu şeklindedir. En bilinen örneklerden biri olan ABD menşeli MPRI'nın ana kurucu kadrosu eski askerlerden oluşmaktadır. Rus merkezli ÖAŞ olan Wagner'in içerisinde de çok sayıda eski Rus ve Çeçen asker olduğuna dair birçok analiz söz konusu. Dolayısıyla da ÖAŞ içerisinde yer alan birçok paralı askerin, aktif çatışma sahasının, askeri ekipman ve mühimmatların kullanımına dair tecrübeli kişiler olduğunu vurgulamak gerekir.
Zayıf yönlerinin başında ise insan hakları ihlalleri gelmektedir. ÖAŞ'lar bu bağlamda uluslararası kamuoyunda kötü bir şöhrete sahiptir. Özel askeri şirketlerin aktif olarak görev aldıkları ülkeler genellikle üçüncü dünya ülkeleri ya da genel itibariyle savaş ve çatışma alanlarıdır. Bu bölgelerde gerçekleştirdikleri insan hakları ihlalleri ise ülkelerin ikircikli tavırları ve finansal güçleri nedeniyle ört bas edilmektedir. Devletlerin uluslararası çıkarları nedeniyle de söz konusu durum havuç sopa ilişkisi bağlamında kullanılmaktadır. Blackwater'ın Irak Nisur Meydanı'nda silahsız kişilere karşı açmış olduğu ateş sonrasında birçok sivilin yaralanması ve ölümünü hatırlamakta yarar var. Saldırıda sorumlu tutulan Blackwater personelleri Irak yerine ABD'de yargılandı ve yalnızca para cezası aldılar...
Özel Askeri Şirketler, gelişmiş ülkelerin ulus aşırı anlaşmalarda, çatışma alanlarında, faaliyet göstermek istedikleri ülkelerde uluslararası normların sorumluluklarından kaçmak adına sıklıkla kullandıkları aparatlar olarak nitelendirilebilir.
Balkanlarda faaliyet gösteren MPRI ile Hırvatistan arasında 1995 tarihinde imzalanan "Hırvatlara eğit donat eğitimi vermesine" yönelik anlaşmanın sınırları aşılmış, MPRI Hırvatlara aktif çatışma sahasında destek vermiştir. Düzenlenen Fırtına Operasyonu ile Kajina bölgesi kısa süre de ele geçirilmiş, ABD ise operasyonun bilgisi dışında gerçekleştiğinin belirtmiştir. Benzer bir durum Afganistan'ın işgalinde de yaşanmıştır. ABD askerlerinin lojistik ve güvenliklerini sağlamak için görevlendirilen Blackwater'ın aktif operasyonlara katıldığına ilişkin bilgiler raporlarla açığa çıkmıştır. Pentagon herhangi bir suçlamayla karşılaşmazken Blackwater finansal olarak cezalandırılmıştır. Rus ÖAŞ olan Wagner ise Rusya ve ABD'nin Suriye'deki güç gösterisinde bir gece de 400'den fazla personelini kaybetmiş, Kremlin ise bu durumu küçümseyici bir ifadeyle geçiştirmiştir. Tüm bu örnekler ÖAŞ'ların devletler tarafından ulus aşırı çatışma alanlarında ve yasa dışı operasyonları yürütmede kullanıldığını göstermektedir. Ayrıca devletler tarafından bu şirketler gerektiğinde tasfiye edilmesi gereken yapılar olarak değerlendirilmektedir.
Özel askeri şirketlere ait endüstrinin boyutu şaşırtıcı düzeydedir. ASD News araştırmasına göre ÖAŞ'ların 2020'de 223 milyar dolar değerinde hizmet sattığını tahmin ediyor. 2030'da ise bu rakamın iki katına çıkacağının altı çiziliyor. Batı'da her ne kadar yasal şirket olarak değerlendirilseler de endüstrinin doğasında var olan riskler devletler tarafından göz ardı ediliyor. Her şeyden önce belirtmek gerekiyor ki söz konusu bu şirketlerin sunmuş oldukları hizmetler diğer hizmet sektörlerden çok daha farklı. Askeri ekipman ve mühimmat başta olmak üzere, şirketlerin sağladıkları teknolojik desteklerin son derece tehlikeli boyutlara ulaşabileceği ve yıkıcı etkileri olabileceği Wagner'ın Rusya'daki bir günlük darbe girişiminde açığa çıktı. Ukrayna savaşında sıklıkla ismi duyulan Wagner, Rusya Savunma Bakanlığı ile sıklıkla itilaflı olduğunu uluslararası yayınlar yaparak vurgulamış, bakanlığın kendilerine söz verdiği askeri mühimmatları vermediği ve dolayısıyla Ukrayna'da çok sayıda personel kaybettiğini ifade etmiştir. Söz konusu bu söylemler Rusya'nın Ukrayna'daki başarısız askeri hamlelerini ve yetersizliği ile ilgili tartışmaları daha da derinleştirirken, Wagner'ın askeri kanat içerisindeki etki alanına dair akıllarda soru işareti bırakmıştır. Gelinen noktada ise Wagner'in başkanı Prigojin Kremlin'i tüm dünyanın gözü önünde tehdit ederek Rusya'nın başkenti Moskova'ya 200 km bir mesafeye kadar ilerlemiştir. Darbe girişimi bir gün sürmüş ve taraflar arasında göreceli anlaşma sağlanmış olsa da yaşananlar, bir ÖAŞ'ın elindeki personel ve askeri mühimmat ile ulaşabileceği tehlikenin boyutunu gözler önüne sermiştir.