Osmanlının Haçlı işgalinden kurtardığı ülke: Libya
Endülüs’ün son kalesi Gırnata’nın 1492’de düşmesinden sonra Kuzey Afrika’yı işgale başlayan İspanyollar, 1510 yılında Libya’nın kontrolünü de ele geçirdi. Kanuni Sultan Süleyman’dan yardım istemek için İstanbul’a gelen Trablusgarplı Müslümanlar, 6 bin askerle geri dönerek mücadeleye başladılar. Kanuni’nin emri üzere hazırlık yapan Osmanlı donanması, İslamiyet’in ilk yıllarından beri Müslüman coğrafyası olan Libya’yı, 41 yıllık Haçlı işgalinden kurtardı.
TM Dijital Haber Merkezi
İspanyollar, Endülüs’ün son kalesi Gırnata’nın 1492 yılında düşmesinin ardından Kuzey Afrika’yı işgale başladılar. 1510 yılında Libya’nın kontrolünü ele geçiren İspanyollar, bölgede tam 41 yıl hüküm sürdüler. Tarihçi yazar Erhan Afyoncu, “Libya’yı Haçlı işgalinden Osmanlılar kurtardı” başlıklı bir yazı kaleme alarak, bölgenin Kanuni Sultan Süleyman’ın emri üzere 1551 yılında İspanyol işgalinden kurtarılmasını anlattı.
ENDÜLÜS’ÜN SON KALINTISI OLAN GIRNATA’NIN DÜŞMESİNDEN SONRA…
İslamiyet’in ilk yıllarından itibaren Müslüman toprağı olan Libya’nın bir ara Sicilya Normanları’nın idaresine girdiğini, ancak daha sonra Muvahhidin Devleti’nin bölgede hüküm sürdüğünü aktaran Afyoncu, “İlerleyen yıllarda Tunus’taki Hafsî yönetiminin eline geçti. Ancak 1492’de Endülüs’ün son kalıntısı olan Gırnata’nın düşmesinden sonra İspanyollar, Kuzey Afrika’yı işgale başladılar.” satırlarını kaleme aldı.
İspanyolların 1505’te Cezayir’de Merselkebîr, 1509’da Vehran (Oran) ve 1510’da Bicâye’yi işgal ettiklerini belirten Erhan Afyoncu, Tunus Sultanı’nın tahtını kaybetme korkusundan dolayı İspanyollara tabi olduğunu aktardı.
AVRUPA’YA BÜYÜK BİR SEVİNÇ YAŞATAN İŞGAL
Oliveto Kontu Don Pedro Navarro komutasındaki İspanyolların Bicâye’yi ele geçirdikten sonra takviye alıp 1510 Haziranı’nda Libya’nın bugünkü başkenti olan Trablusgarp’ı işgal ettiklerini anlatan Erhan Afyoncu, şunları kaydetti:
“Mahalli halktan 5 bin kişi şehit oldu, binlercesi de esir alındı. Avrupa'da büyük bir sevinç meydana getiren işgalden sonra İspanya, bölgenin yönetimini 1511’de kendisine bağlı Sicilya Kral Naipliğine bıraktı. Şehre Hristiyanlar yerleştirildi. Sen Jan (Rodos) Şövalyeleri 1522’de adanın Kanuni'nin fethi üzerine Akdeniz’de değişik yerlere yerleşmişlerdi. İspanyollar, Sen Jan Şövalyeleri’ne 1530’da Malta ile birlikte Trablus’u verdiler.”
İspanyol işgalinde uğrayan Trablusgarplı Müslümanların şehrin 40 kilometre doğusundaki Tacura Kalesi’ne sığınarak Haçlılarla mücadeleye giriştiklerini anlatan Erhan Afyoncu, “Libyalı Müslümanlar, Kanuni’den yardım istemek için bir gemiyle 1519’da İstanbul’a geldiler.” ifadeleri kullandı. Rivayete göre İstanbul’a gelen bu kafilenin dillerini bilen kimseyi bulamadıklarından dertlerini anlatamadıklarını aktaran Afyoncu, şunları yazdı:
“O sırada sarayda ağa olarak görev yapan Hadım Murad Ağa, sahilde dertlerini anlatmaya çalışan Libyalıları gördü. Kendisi o bölgenin dilini bildiği için yardım istemeye gelenleri Osmanlı yönetimiyle görüştürdü. Osmanlı yönetimi, bir süre sonra Hadım Murad Ağa’yı bir filo ve 6 bin askerle Tacura’ya gönderdi.”
Hadım Murad Ağa’nın Tacura’ya yerleşerek bölgenin işgalden kurtulması için mücadeleye başladığını ve bölgedeki aşiretlerle arasını iyi tutup hakimiyet alanını genişlettiğini anlatan Erhan Afyoncu, “Murad Ağa imar faaliyetlerinde bulundu. Tacura’da bir cami ve medrese yaptı. Tacura’da yaptırdığı cami, herhangi bir İspanyol saldırısına karşı kale gibi yapılmıştı. İçinde su kuyusu bile vardı.” sözlerini aktardı.
Trablusgarp yolunda da su kuyuları açtırıldığını ifade eden Erhan Afyoncu, şunları kaydetti:
“Kendisi Trablusgarp’ı kuşattıysa da kalenin sağlam tahkimatından dolayı başarılı olamadı. Hadım Murad Ağa, Tacura’da faaliyet gösterdiği sürede Osmanlı yönetimini ve Barbaros Hayreddin Paşa’yı Libya’nın fethi için teşvik etti.”
ÜST DÜZEY BİR DENİZCİ: TURGUT REİS
Osmanlı Devleti’nin Barbaros Hayreddin Paşa’nın Osmanlı hizmetine girmesinden sonra Kuzey Afrika’da faaliyet gösteren deniz gazilerinin desteğiyle Afrika’da hakimiyet kurmaya başladığını anlatan Afyoncu, “Ancak Barbaros’un ölümünden sonra Osmanlı yönetimiyle deniz gazilerinin arasındaki ilişki zaman zaman kesildi. Osmanlı yönetimi, başlarına buyruk hareket etmelerinden ve devlet adamlarının kıskançlıklarından dolayı Kuzey Afrika’daki Türk deniz gazilerini üst düzey görevlere getirmekten kaçınıyordu.” ifadelerini kullandı.
O dönemlerde en önemli Türk denizcilerinden olan Turgut Reis’in de bu nedenlerle geri planda olduğunu aktaran Erhan Afyoncu, şunları yazdı:
“Barbaros Hayreddin Paşa, korsanlık yaptığı dönemde Turgut Reis’in denizcilik kabiliyetini fark ederek yanına almıştı. Turgut Reis, daha sonra Barbaros’la birlikte Osmanlı hizmetine girmişti. Barbaros’un ölümünden sonra Turgut Reis üst düzey bir denizci olmasına rağmen, kendi başına buyrukluğu ve Veziriazam Rüstem Paşa’nın kaptanıderya olan kardeşi Sinan Paşa’ya rakip olarak görüldüğü için reise üst düzey bir görev verilmemişti.”
Kanuni Sultan Süleyman’ın bu dönemde İspanya ile ilişkilerin bozulması üzerine Trablusgarp’ın fethedilip Müslümanların işgalden kurtarılması için hazırlıkların başlaması emrini verdiğini ifade eden Erhan Afyoncu, Turgut Reis’e de bir Kur’an ve bir altın kılıç gönderilip fethe yardımcı olmasının emredildiğini aktardı.
Turgut Reis’in 1550’de Mehdiye ve kendi fethettiği diğer yerlerin valisi olarak tayin edildiğini anlatan Afyoncu, şunları kaydetti:
“Tayin beratında sulh zamanlarda denizlerde faaliyet göstermemesi emredilmişti. Trablusgarp fethedilirse bölgenin valiliğinin Turgut Reis’e verileceğinin vadedildiği de rivayet edilir. Bugün Libya çatısı altında bulunan Trablus, Bingazi ve Fizan bölgeleri geçmişte birbirinden ayrı ayrı bölgelerdi. Bingazi, Mısır’ın fethinden sonra kontrol altına girmişti.”
TRABLUSGARP BEYLERBEYLİĞİ’NİN İLK VALİSİ: HADIM MURAD AĞA
Turgut Reis ile birleşen Osmanlı donanmasının önce Malta Adası üzerine harekete geçtiğini ve 1551 yılında adanın topa tutulduğunu anlatan Erhan Afyoncu, Malta’nın yanındaki Gozo Adası’nın zapt edilmesinin ardından Trablusgarp’a geçildiğini belirtti.
Hadım Murad Ağa’nın da desteğiyle Trablusgarp Kalesi’nin kuşatıldığını aktaran Afyoncu, “Kale surlarında açılan büyük bir gedik, direnişi kırdı. Kale, Ağustos 1551’de teslim oldu. Çok az nüfusun yaşadığı Fizan bölgesinde de bir süre sonra hakimiyet tesis edildi.” ifadelerini kullandı.
Kaptanıderya Sinan Paşa’nın Hadım Murad Ağa’yı vali olarak tayin ettiğini aktaran Erhan Afyoncu, “Hadım Murad Ağa, Trablusgarp Beylerbeyliği’nin ilk valisi olmuştu. 1556'da vefat edene kadar bölgeyi yönetti ve günümüze kadar ayakta duran izler bıraktı.” satırlarını kaleme aldı.
Kaptanıderya Sinan Paşa’nın Trablusgarp’ın fethinden sonra bölgenin valiliğini bekleyen Turgut Reis’e bu koltuğu verdirtmediğini anlatan Erhan Afyoncu, bunun gerekçesi olarak şunları ifade etti:
“Hem kendisine rakip olmasından çekindiği için hem de 32 seneden beri bölgede faaliyet gösterdiği için Tacura Valisi Murad Ağa’yı Trablusgarp Beylerbeyliği’ne tayin ettirdi.”
Beklediği valiliği elde edemeyen Turgut Reis’in gönlünün alınması için 1551’de Karlıili Sancakbeyliği’ne tayin edildiğini aktaran Afyoncu, Turgut Reis’in Trablusgarp Valiliği’ne tayin edilmesinin hikâyesini şu satırlarla anlattı:
“Bu sırada Mehdiye de Osmanlı hâkimiyetinden çıkmıştı. Valilik bekleyen Turgut Reis, gönlü alınmak için 22 Eylül 1551’de Karlıili Sancakbeyliği’ne tayin edildi. Turgut Reis, burada hizmete devam etti. 1554’te Kaptanıderya Sinan Paşa’nın ölümüyle Turgut Reis’in önündeki en büyük engel kalktı. Bir süre sonra İstanbul’a gelen Turgut Reis, Kanuni’ye kendisine Trablusgarp Valiliği vereceği vaadini hatırlattı. Hadım Murad Paşa’nın 1556’da ölümü üzerine Turgut Reis, padişah tarafından 1556’da Trablusgarp Valiliği’ne tayin edildi. 1565’te şehit olana kadar Trablusgarp Valiliği yaptı ve Libyalılar tarafından şükranla anıldı.”