Bu saldırının Diyarbakır, Suruç, Mersin ve Adana saldırılarının kopyası olduğuna dikkat çeken Miroğlu, amacın HDP seçmenini sokağa çıkarmak ve 7 Haziran’daki gibi mağduriyet üzerinden oy toplamak olduğuna dikkat çekiyor.
Orhan Miroğlu Kürt siyasetinin yakından tanıdığı bir isim. 1970-80'li yıllarda sosyalist gençlik hareketleri içerisinde faaliyet gösteren 1980 darbesinden sonra 15 yıl hapis cezasına çarptırıldı ve 1988 yılında tahliye edildi. HADEP ve DTP'de Genel Başkan Yardımcılığı yapan Orhan Miroğlu bu siyasi çizgi ile yollarını ayırdıktan birçok kez ölüm tehditleri aldı. 2012 yılında Taraf gazetesi ile yollarını ayıran Orhan Miroğlu uzun yıllar ara verdiği siyasete AK Parti'ye katılarak geri döndü. AK Parti Mardin Milletvekili adayı olan Orhan Miroğlu ile Ankara'daki alçak terör eylemini, barış sürecini ve 1 Kasım seçimlerini konuştuk.
DİYARBAKIR, SURUÇ İLE AYNI OYUN
Ankara'da 'emek, barış ve demokrasi' platformunun mitinginde patlayan bomba/veya bombalar, 95 vatandaşımızın ölümüne ve çok sayıda vatandaşımızın yaralanmasına yol açtı, bu katliamı gerçekleştirenlerin bu terör eylemiyle amaçladıkları nedir?
-Diyarbakır'da Haziran seçimlerinden iki gün önce patlatılan bomba, daha önce Mersin ve Adana HDP il binalarında patlayan bombalar, ve sonrasında da Suruç'ta gerçekleşen katliamın amacı ve hedefi neyse, Ankara'da gerçekleşen katliamın amacı da odur. HDP'yi destekleyen halk kesiminin sokaklara çıkması ve etnik hınç ve öfkenin toplumu kuşatması isteniyor. Oysa bu kitle son zamanlarda meşruluğundan ve haklılığından şüpheye düştüğü adımları veya girişimleri desteklemiyor. PKK'nin 'devrimci halk savaşını, özerklik ilanlarını, ilçelerin hendeklere bölünmesini halk hiçbir şekilde desteklemedi. Nusaybin'i Cizre'yi terk eden binlerce aile var. PKK'nin seçimlerden sonra hayata geçirmek istediği strateji çöktü. Bu çapta ve büyüklükte bir saldırıyı göze alanlar oyunu kesin olarak Kürt meselesi üzerinden kurguluyorlar ve bu eylemin amacı, bu çöküşü engellemektir. Birinci 'halk savaşı stratejisinde de çöküş ve başarısızlık başladığında, Uludere katliamı yaşandı. PKK psikolojik üstünlüğü bölgede bu katliamdan sonra yeniden elde etti. PKK silah bırakmamakta ısrar ettiği sürece, bu türden katliamları maalesef yaşama ihtimalimiz çok yüksek. Hatta iç infazlara, kamuoyunda infial yaratacak siyasi suikastlere yönelmeleri de mümkün.
ÖZYÖNETİM İLANI FİYASKO İLE SONUÇLANDI
Güneydoğu'nun bazı illerinde PKK tarafından ilan edilen sözde "öz yönetimler " ve sonrasında yer yer başlatılan sokağa çıkma yasakları bölgede nasıl bir tepkiye sebep oluyor?
BU ŞİDDETİN BEDELİNİ HDP VE PKK BİRLİKTE ÖDEYECEK
Doğu ve Güneydoğu'da ortaya çıkan bu şiddet sarmalının siyasi bedelini AK Parti mi ödeyecek HDP mi?
-'Savaşı hükümet başlattı' söyleminin halk arasında bir inandırıcılığı yok. Zaten yapılan araştırmalarda HDP'ye oy verenlerin %84'ünün, PKK'nin silah bırakmasını istediğini ortaya koyuyor. HDP'li seçmen, PKK'nin kararlarına hem uymuyor-kepenk kapatma, kitlesel eyleme çağırma-hem de kendi içinde bu kararları eleştiriyor. Dolayısıyla, bölgede yaygın kanı, HDP'li seçmenin sandık başına gitmeyeceği, ve katılımın bu yüzden düşük olacağı yönünde..PKK öyle işler yaptı ki, halkı bıktırdı, canından bezdirdi. Dolayısyla şiddet sarmalının bedelini hem HDP, hem PKK beraber ödeyecekler.
HALK DESTEĞİNİ YİTİRİYORLAR
7 Haziran'da HDP'nin 7 vekil çıkardığı Van'da 1 Kasım seçim çalışmaları çerçevesinde yapılan mitinge katılım çok düşük oranda oldu. Sizce meydanlara yansıyan bu durum HDP için sandıklara da yansıyacak mı?
-Van mitingine katılım son derece düşüktü. Van bu hareketin en güçlü olduğu illerden biri. Halk mitinge katılmamakla, ortaya bir tavır koyuyor aslında. PKK'nin son hamlesini desteklemediğini göstermiş oluyor. Bu tavrın sandığa da yansıyacağından şüphe yok.
"Demokratik özerklik yani bugünkü şartlarda siyasi sistemden fiili kopuş anlamına gelen 'bir isyan provası'nın halk tarafından desteklenmemesi, aslında PKK ve HDP için kesin bir yol ayrımı demek."
HDP HALKA GÜVEN VERMEDİ
Yani artık halk PKK'ya karşı gelip HDP'nin yanında mı yer alıyor?
-Halk gerçek bir önderlik arayışı içinde. Doğru ve güveneceği bir siyasi önderlik, ve doğru bir parti arayışı içinde olmak, HDP ve PKK'yi sorgulayabilmekten geçiyor. Bu sorgulama tabanda başlamış görünüyor. Bunu tabi behamahal, PKK'ya karşı çıkmak ve HDP'nin yanında yer almak şeklinde anlamamak gerekir. Çünkü HDP, halka bu yönlü bir güven verebilmiş değil. Bu güveni halkın hissetmesi için, HDP ve PKK arasındaki siyasi münasebetlerin farklılaşması ve HDP'nin PKK'ye karşı siyasi özerkliğini ilan etmesi gerekir. HDP'nin bağımlılığı geleneksel olarak ve bu şekilde devam ettikçe, halkın PKK ve HDP arasında preslenmeye devam edeceğini söylemek yanlış olmaz.
TÜRKİYE'DEN TOPRAK ALABİLECEKLERİNE İNANDILAR!
Şu günlerde en popüler olan soruyu size de sormak isteriz;
-Çözüm sürecini, PKK'nın kendi geleceğini Türkiye'de değil, Suriye'de araması ve Suriye'de aradığı bu gerçeği sağlam kazığa bağlamak için, öz-yönetim yoluyla Türkiye'den toprak alabileceğine inanmış olması bozdu. Haziran seçimlerinden sonra başlattığı şiddet ve terör eylemlerinin sebebi, ne baraj ve karakol yapılması, ne Dolmabahçe mutabakatı ne de Suruç katliamıdır. PKK, çatışarak AK Parti'yi iktidardan düşürmek istiyor. Zaten kendi medyalarında bunu açıkça yazıyorlar. 'Geçen sene Ekim ayının 6'sında başlattıkları 'isyanı' Öcalan istediği için durdurduklarını, eğer Öcalan'ın tersi talimatı olmasaydı, Ekim'de başlayan eylemleri AK Parti iktidardan düşünceye kadar sürdüreceklerini ifade ediyorlar.
KÜRT PARTİSİ OLDUĞU İÇİN OY VERME REFLEKSİ AZALDI
Kürt halkı 7 Haziran seçimlerinde "Kürt partisi barajı geçsin, çözüm süreci devam etsin, Doğu ve Güneydoğu'daki huzur ortamı baki olsun" umuduyla HDP'ye oy verdi. Ama seçimlerden sonra PKK'nın hem şehir yapılanması hem de dağ kadrosu sahaya inerek tekrar çatışmaları başlattı. Kürt halkı 1 Kasım seçimlerinde PKK'nın bu durumunu göz önüne alarak sandığa gidecek mi? Yoksa 7 Haziran'daki "Kürt partisi" refleksiyle mi hareket edecek?
-7 Haziran'daki 'Kürt Partisi' refleksi ve buna dair hissiyat oldukça azalmış görünüyor. Bu refleksin halka ağır bir maliyeti oldu. Kimi ilçe ve şehirlerde hayat hakikaten cehenneme dönüştü. Oysa seçmenin istediği bu değildi. Sana oy veriyorum, barajı aş meclise git ve demokratik siyaset yap dedi. Ama verdiği oylarla Ankara'ya seksen milletvekili yollayan halk, kendi evine girmek için kazılan hendekleri ve o hendeklere yerleştirilen bombaların, tuzakların üstünden atlamak zorunda kaldı. Bir halk demokrasi ve barış için bir oy verdi, ama o oy cezaya dönüştü.
ASIL HDP BARAJI AŞINCA KAOS OLDU
HDP'liler sürekli "barajı geçmezsek bölge kaosa sürüklenir" tehdidinde bulunuyor. HDP barajı geçmezse gerçekten böyle bir kaos ortamı oluşacak mı?
-Aslında HDP barajı aşınca kaos oldu ve halk bu kaosu desteklemedi.Barajı aşmadığında oluşacak kaosu desteklemesi için hiçbir sebep kalmadı. Büyük bir güven kırılması yaşandı aslında. HDP'nin kendi seçmenine yeniden güven vermesi o kadar kolay olmayacak. PKK silahları konuşturmaya devam ettiği sürece bu mümkün değil.
GÜVENLİK SORUNU HALA CİDDİYETİNİ KORUYOR
Seçim bölgeniz bu kadar gerginken sağlıklı olarak vatandaşla iletişim kurabiliyor musunuz? Kampanya tanıtımlarınızı yapabiliyor musunuz?
-Güvenlik sorunu bölgede hala ciddiyetini koruyor ve bu gerginliğin sürmesini mümkün kılan ciddi bir sebep. Kimi mahallelere girmek, girseniz bile sağlıklı iletişim kurmak hala çok zor. Ama AK Partililer Haziran seçimlerine göre, daha fazla gayret gösteriyorlar. Partilerinin yeniden bölgenin umudu haline geldiğini görüyorlar. Bu umudu boşa çıkarmamak için çok çalışıyorlar. Aslına bakarsanız kimse bu seçimi normal bir siyasi seçim gibi görmüyor. Ben Kürtler'in HDP'li olsun, AK Partili olsun, bu seçimleri, ya Türkiye'nin üniter birliği ve siyasi sistemi içinde kalmak ya da PKK'nın uyguladığı şiddetin bir sonucu olarak bir kopuşa yuvarlanmak gibi iki seçeneğin sınanacağı bir seçim olarak görmeye başladıklarını düşünüyorum.