1
Hrant Dink cinayeti soruşturmasını yürüten İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Gökalp Kökçü'nün talimatıyla geçtiğimiz gün tutuklu bulunduğu Kocaeli Cezaevinden Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayına getirilen ve Kökçü'nün yayınlanan görüntülerle ilgili bilgisine başvurduğu Samast'ın, önemli bilgiler verdiği ortaya çıktı.
Savcılık ifade tutanağında, Samast'ın yakalanmasından sonra Samsun Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünde çekilmiş görüntülerinin televizyonda yayınlanan görüntülerin soruşturma dosyasında bulunmadığı, bu nedenle zanlının bilgisine başvurulmak üzere İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına getirildiği belirtildi.
İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü görevlilerince temin edilen söz konusu görüntülerin izlettirilen Samast'ın, buna ilişkin soru üzerine, cinayetten sonra İstanbul'dan Trabzon'a seyahat ettiği otobüsün Samsun Otogarına girdiği sırada, burada bekleyen polis ve jandarma görevlilerince saat 23.00 sıralarında yakalandığını belirterek, "Hemen üst aramam yapıldı. Üzerimde olayda kullandığım silah, mermiler, iki bıçak, yine olay sırasında başıma taktığım bere, Ahmet İskender'in olay sonrasında aramamı söylediği 5 ya da 6 telefon numarasının yazılı olduğu bir kağıt parçası, kot pantolonumun çakmak bölümünde bulunan 3 sim kart ile yine Yasin Hayal'in olay sonrasında, şayet olay yerinden kaçmak zorunda kalırsam aramamı istediği bir numaranın yazılı olduğu kağıt parçası da vardı. Bütün bunlara üst aramam sonrasında el konuldu." ifadesini kullandı.
'ÜSTÜMDEN ÇIKAN BIÇAK VE KAĞIT PARÇALARI TUTANAĞA GEÇMEDİ'
Samast, daha sonra bir bıçak ve telefon numaralarının yazılı olduğu kağıt parçalarının tutanaklara geçmediğini gördüğünü öne sürerek, şunları kaydetti:
"Yakalandıktan sonra, bir buçuk saat kadar Samsun Otogarında bekletildim. Daha sonra Terörle Mücadele Şube Müdürlüğüne götürüldüm. Burada da jandarma personeli bulunmaktaydı. Burada izlediğim konuşmaların geçtiği görüntüler, aslında yaklaşık iki buçuk saat sürmektedir. Görüntüleri iki kişi çekmişti. Bir tanesi resmi jandarma kıyafetli rütbeli bir personeldi. Hatta başındaki jandarma kepini apoletinin altına sokmuştu. Apoletinde yıldız vardı ama kaç tane olduğunu hatırlamıyorum. Başka bir kişi de küçük bir el kamerası ile görüntüleri oturduğu yerden çekiyordu. Çekim açısına göre burada izlediğim görüntüler rütbeli jandarma personelinin çektiği görüntülerdir.
Bütün çekim sırasında yönlendirmeleri bu kişi ile benim yanımda oturup, benimle sürekli konuşan top sakallı, telefonda 'Ramazan abi mi' diyen kişi yapıyordu. Ayrıca kamera çekimi yapan resmi kıyafetli jandarma personeli, odada bulunan diğer jandarma personellerinden de, polis yeleği giymelerini istedi. Bu çekim sırasında kendisi de polis yeleği giydi. Görüntülerde izlendiği gibi yanımda oturan ve telefonu çaldığı sırada, 'Ramazan abi mi?' diyen kişi, bir süre sonra benim yanımdan kalkarak bulunduğumuz odanın kapısına kadar yürüdü. Orada yine telefonla görüşürken 'Ramazan abi mi, Akyürek mi Akyürek mi?' diye konuştuğunu duydum. Bu görüntülerde bana, solumda bulunan şahsın cep telefonunda bazı görüntüler izlettiği ve bana, 'ne kadar sert bakıyormuşsun' gibi şeyler söylediği de görülmektedir."