Nesibe Özer: Örgütlenme şekli Okur'un yönlendirmesiyle oluştu

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında tutuklanan eski HSYK 2. Daire Başkanı Nesibe Özer'in ifadesinde, ''Kadın olmam ve modern görünümüm nedeniyle ben vitrin süsü olarak kullanıldım. 2010 HSYK şekillendirilmesinde örgütlenmeyi yapan kişi İbrahim Okur'dur. Ahmet Hamsici'de planlamıştır ve tam destek vermiştir. Yabancısı olduğum Ankara'daki yapılanmanın örgütlenme şekli ve Ankara bürokrasisini tanımamam nedeniyle diğer üyelerin özellikle bakanlık bürokrasisinden gelen İbrahim Okur'un aktif yönlendirmesiyle birçok şekillenmenin oluştuğunu düşünüyorum'' dedi.

Neslihan KESKİN-HABER MERKEZİ

Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı'nca, FETÖ/PDY ve darbe girişimine ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında haklarından gözaltı kararı bulunan 140 hakim ve savcı arasında yer alan HSYK 2. daire Başkanı Nesime Özer 'in Savcı Raif Bıkmaz tarafından yaklaşık 5 saat ifadesi alındı. 2 şahsi avukatı eşliğinde ifade veren Özer, yargıdaki paralel yapılanmaya ilişkin dikkat çekici ifadeler kullandı. 

"BEN VİTRİN OLARAK KULLANILDIM"

Özer "Kadın olmam ve modern görünümüm nedeniyle  ben vitrin süsü olarak kullanıldım. 2010 HSYK şekillendirilmesinde örgütlenmeyi yapan kişi İbrahim Okur'dur. Ahmet Hamsici'de planlamıştır ve tam destek vermiştir. 17-25 Aralık sonrası HSYK'nın yargı muhtırası olarak yayınladığı muhtırayı Okur bizzat kendisi kaleme alarak kurulda dayatmıştır. Ahmet Hamsici'de bu muhtıranını arkasında sonuna kadar durmuştur. Bende imzalamak zorunda kaldım" şeklinde ifade verdi. 

"OKUR'UN YÖNLENDİRMESİYLE ŞEKİLLENME OLUŞTU"

"Hukukçu kimliğimle olaylara baktım" diyen Özer "Ancak yabancısı olduğum Ankara'daki yapılanmanın örgütlenme şekli ve Ankara bürokrasisini tanımamam nedeniyle diğer üyelerin özellikle bakanlık bürokrasisinden gelen İbrahim Okur'un aktif yönlendirmesiyle birçok şekillenmenin oluştuğunu düşünüyorum" dedi.

"BANA KUMPAS YAPILDI"

Nesime Özer, FETÖ/PDY memtesipleri tarafından düzenlenen hiçbir seyahate katılmadığı belirtti. Yargıdaki yapılanmayı ilk olarak 2013 yılı sonlarına doğru ciddi anlamda sorgulamaya başladığını anlatan Özer şunları anlattı: "Yapılan iş ve işlemlerinden durup dururken hükümetle karşı karşıya gelmeleri ve ısrarcı davranışları bunu sorgulamama sebebiyet verdi. Şu an için geriye dönüp baktığımda bu kadar gizli ve planlı bir örgütü genel bakış tarzımla da fark etmenin çok zor olduğunu, bu nedenle de zaman aldığını anlayabiliyorum. 2014 HSYK seçimlerinde yeniden bağımsız aday oldum. Adaylığımın en büyük nedeni, cemaat yapılanması ile birlikte sanki onların istek ve talebi ile seçilmişim gibi yaratılan havayı dağıtmaktır. Cemaate yakın olarak bilinen kişilerin bana adaylık teklifleri söz konusu olmamıştır. Kaldı ki cemaat beni desteklemiş olsaydı, zaten bu oy sayıları itibariyle kazanmış olmam gerekiyordu. O dönem YARSAV'dan aday olan ve aslında gücü sınırlı olan dernek üyesi bir aday destek verdiklerinin görüldüğü, bu oyların bana dönmesi halinde zaten kazanmış olmam gerekiyordu. Bu açıdan geriye dönük baktığımda bana kumpas yapıldığını, özellikle ismimin öne çıkarılarak kullanıldığını düşünüyorum.''

"HSYK SEÇİMLERİNDEN SONRA O YAPIDAKİLERLE İLİŞKİMİ KESTİM"

''Zaten kurul üyeliği ve daire başkanlığı dönemimde de pek çok kararda muhalefet şerhi koyan, düşündüğüm doğrultuda karar veren biriydim. Bu nedenle kurulun diğer üyeleriyle de tartışmam da söz konusu olmuştur. Ancak genel anlamda bakıldığında kamuoyununa yansıyan olayları değerlendirdiğimde cemaat yapılanmasının yürüttüğü iddia edilen soruşturmanın seyrinin tamamen hükümete yönelmesi benim bu yapıyı sorgulamama ve illegal bir yapı sorgulamama sebebiyet vermiştir. HSYK seçimlerinden sonra da tamamen o kesimden olduğunu düşündüğüm kişilerle ilişkimi kestim. Ve eski kurul daire başkanlığım nedeniyle aldığım devlet terbiyesi gereği kamuoyunda bu durumu açıklamamla beraber arkadaş çevresinde ve diğer arkadaşlar, insani ilişkiler dahilinde diyalog içinde bir birlikteliğim ve görüşmem olmamıştır. Göreve başladığımda ziyarete gelenlere iadeyi ziyarete gittim. Büyük çoğunluğumuz zaten ziyarete gelmemişti.''

"YAPILANMAYI 2013'E KADAR BİLMİYORDUM"

Darbeye teşebbüs edenleri şiddetle kınadığını ifade eden hakim Özer, örgütün yapılanmasını 2013'e kadar bilmediğini, kamuoyundaki tartışmalara siyasal tartışmalar olarak değerlendirdiğini belirtti. HSYK'nın oluşumunda ağırlıklı olarak bakanlık bürokratlarının mevcut olduğunu dile getirerek, ''İlk yapılanması olduğundan görevlilerin büyük bir çoğunluğu da bakanlık bürokrasisi ve bakanlık teftiş kurulundan oluşmaktaydı. Kurul başkan vekili ve 3. Daire Başkanı Ahmet Hamsici ve 2. Daire Başkanı İbrahim Okur le ilk döneminde bakanlık bürokrasisine gelip benim başkan olduğum dairede çalışan Birol Erdem daha öncede bürokrat kadrosuyla çalıştığından birçok taleplerde onlara gidiyordu. Zaten daha önce dediğim gibi pek çok dosyada muhalefet şerhi koydum. Hatırladığım kadarıyla 2013 yılında bir teftiş seminerinde 1. Daire Başkanı brahim Okur'un yaptığı konuşmada ''kimse bizi temsil edemez, kurulu ancak kurul üyeleri temsil eder, müfettişler kendi kafalarına göre gidemez'' tarzında içeriği çok sert olan bir konuşma yapmıştır. O konuşmayı dinlerken kamuoyunda tartışılan yapılanmanın ciddi boyutta olabileceği yönünde kafamda şimşekler çakmıştı. Ondan sonra bende sorgulamaya başladım. Zaten son aylarımıza girmiştik. FETÖ örgütü adına doğrudan benimle kimse bağlantıya geçemediği için şahısları tanımıyorum. Dolayısıyla o konuda çok istememe rağmen bilgi veremeyeceğim.''

"OKUR BANA TEK BAŞINA HAREKET EDERESEN SEÇİLEMEZSİN' DEDİ 

Özer, HSYK seçimlerine adaylığı sürecini ise şöyle anlattı: 2009 yılında emekliliğimi hak etmiştim. 2010 yılında HSYK'da seçim yapılmasına karar verildiğinde mesleki tecrübem, bilgim, donanımım ve kadın olmam sebebiyle bu konuda hizmet için kendime olan özgüvenim ile aday olmaya karar verdim. Aday olmaya karar verdikten sonra dönemin Adalet Bakanı Müsteşar Yardımcısı İbrahim Okur ve Personel Genel Müdürü Birol Erdem'in benimle görüşmek istediklerini, sekretaryası aracılığı ile arandım. Kendileri bir araya gelmek istediklerini söylediler. İstanbul hakim evinde verilen randevuya gittim. Orada İbrahim Okur, eşi Nurdan Okur  ve Birol Erdem bulunmaktaydılar. Şu anda isimlerini hatırlayamadığım bir kaç kişi daha vardı. Okur, bana tek başına hareket ettikleri takdirde hiç birilerinin seçilemeyeceğini, bir liste oluşturup grup olarak birlikte hareket etmeye karar verdiklerini, kendilerinin de yaptığı araştırmada adaylığını, meslek camiasınca olumlu karşılandığını, kendileriyle birlikte hareket etmemi istediler. Ben de kendilerine hitaben kendisinin kürsüde olduğunu, bakanlık bürokratı mantığı ile emir ve talimata gelemeyeceğini, özgür çalışma imkanının sağlanması durumunda grupla birlikte hareket edebileceğini söyledim. O da bana seçim süresince birlikte çalışma seçimden sonra herkesin özür olduğunu söyledi. Ben de bunun uygun olacağını söyledim."

Yapılan toplantıda oy çokluğu ile 2. daire başkanlığına seçildiğini, o seçimlerde Ali Suat Ertosun'un da  olduğunu ancak kendisinin seçildiğini söyleyen Özer, ''Seçim sürecinden önce her 3 daire başkanının da bakanlık bürokratlarından seçilen kurul üyelerinden olacağı söyleniyordu. O sırada Aydın Ayaydın isimli sonradan CHP'den milletvekili seçilen gazeteci yazdığı bir yazı ile bu durumu belirtip, eleştirince Bakanlık bürokratlarından 2. daire için herhangi bir aday çıkmadı. Bu nedenle ben aday oldum ve seçildim. HSYK içinde tartışma nedeni de olmadı. HSYK Genel Sekreter ve yardımcıları ile tetkik hakimleri ve memurların tamamı Adalet Bakanlığının bürokrasisinden oluşturuldu. Bunun da bakanlıktan gelen bakanlık bürokrasi kökenli Ahmet Hamsici, İbrahim Okur ve Birol Erdem'in bakanlık ile istişaresi sonucu oluşturulduğunu düşünüyorum..Ben kimseyi tanımıyordum. Neden bu şekilde olduğunu sorduğumda bana teşkilatın yeni kurulduğunu, kurumun oturması için tecrübeli eleman gerektiğini, genel sekreterin tüm dosyalarının Adalet Bakanlığından devralacağını, o birimde daha önceden çalışanların görevlendirilmesinin doğru olacağını, kurulda konuşmalarda söylediler. Bunu ısrarla savunanlarda Hamsici, Okur ve Bilen'dir. 

ATAMALAR OKUR TARAFINDAN YAPILDI 

''İlk derece mahkemelerinin dizayn etme olayının benim çalıştığım daire ile bir ilgisi yoktur." diyen Özer "HSYK kanununa göre 1. daire bu tür atamaları yapar. Bu dairenin de başkanı İbrahim Okurdu. Üyeleri de bilinmektedir. Dolayısıyla atamalar bu kişiler tarafından yapılmıştır. Hatta ilk 1 yıl içerisinde kararname bilgisi bana verilmediğinden meslektaşlarımdan gelen hiçbir soruya cevap veremedim. Bu nedenle pek çok kişinin küskünlüğüne sebebiyet verdiler. Kurum içerisinde kararnamenin bize de söylenmesinin uygun olacağının kavgasını verdim" dedi.