Başkan Erdoğan'dan ABD'ye güvenli bölge tepkisi: Eylül bitmeden kurulmazsa...

Malatya'da konuşan Başkan Erdoğan, ABD'nin güvenli bölgeyi Türkiye için değil terör örgütü için istediğini söyleyerek, ''Anlaşılan o ki müttefikimiz bizim için değil, terör örgütü için güvenli bir bölge oluşturmanın peşinde. Böyle bir anlayışı reddediyoruz.'' ifadelerini kullandı.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 15 Temmuz Demokrasi Meydanı'nda düzenlenen toplu açılış törenine katılarak, vatandaşlara hitap etti. 

Konuşmasına tüm vatandaşları selamlayarak başlayan Erdoğan, mahalli idareler seçimleri öncesinde Malatya'ya geldiklerinde AK Parti'yi zirveye çıkarmak üzere sözleştiklerini hatırlattı. 

"Rabbim hepinizden razı olsun." ifadesini kullanan Erdoğan, "Büyükşehir belediye başkanlığında yüzde 68,5 oy oranıyla Malatya'yı Türkiye ikincisi yaptınız." diye konuştu. 

Erdoğan, seçimde oy oranıyla birinci olan Konya'ya geçen hafta ziyaret yaptığını anımsatarak, "Bu tarihi başarının kazanılmasında emeği geçen, katkısı olan tüm kardeşlerime teşekkür ediyorum. Tabii en büyük teşekkürü de sizlere, Malatya halkına ediyorum." dedi. 

Malatya'nın tarihin her döneminde olduğu gibi bugün de Türk milletinin büyük medeniyet ve kalkınma davasında en ön saflardaki yerini koruduğunu dile getiren Erdoğan, "Malatya'ya yakışan liderliktir. İnşallah bir sonraki seçimlerde Malatya'yı ikinci değil, birinci olarak ziyaret edeceğiz." ifadesini kullandı. 

"Malatya'nın sağlam durması çok önemli"

Vatandaşlara, "Bir sonraki seçimde birinci olmaya hazır mıyız?" diye soran ve "Evet" yanıtı alan Erdoğan, "Maşallah, barekallah, biz de Malatya'nın birincilik sevincini paylaşma sözünü şimdiden veriyoruz. Malatya'nın sağlam durması çok önemli. Malatya'nın sağlam durması demek doğunun sağlam durması demektir. Doğunun sağlam durması demek Anadolu'nun sağlam durması demektir. Anadolu sağlam durunca da Allah'ın izniyle önümüzde duracak kimse yok demektir. Ülkemize ve milletimize yönelik her saldırıda bir gözümüzle Malatya'yı takip ediyoruz. Şayet Malatya halkı bizimle birlikteyse karşımızda kim olursa olsun bir kat daha büyük bir azimle, cesaretle, kararlılıkla, yolumuza devam ediyoruz." değerlendirmesinde bulundu. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Şimdi bir kez daha çetin bir mücadelenin eşiğindeyiz. Ülkemizi Suriye ve Irak sınırları boyunca tümüyle kuşatmak için oynanan sinsi oyunu kısmen çökerttik. Suriye'nin kuzeyinin bir bölümü ile Irak sınırlarımızı önemli ölçüde güvenlik altına aldık." dedi.

İdlib tarafında rejimin yeni katliamlarına engel olmak için Rusya ve İran'la iş birliği halinde yoğun çaba harcadıklarını vurgulayan Erdoğan, "Bir sonraki haftanın başında İstanbul'da Rusya ve İran liderleriyle üçlü zirvede bu konuları bir kez daha ele alacağız." diye konuştu. 

"Müttefikimiz terör örgütü için güvenli bir bölge oluşturmanın peşinde"

"Bizim için asıl tehditse Fırat'ın doğusundaki terör yapılanmasıdır." ifadesini kullanan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Fırat'ın doğusundan başlayıp Irak sınırına kadar uzanacak bir güvenli bölge oluşturmak için Amerika ile görüşme halindeyiz. Amerika'yla da görüşüyoruz ancak bu konuda bizim istediklerimizle onların kafalarındakinin aynı şey olmadığını attığımız her adımda tekrar görüyoruz. Biz bölgede yuvalanan terör örgütünü tamamen ortadan kaldırmayı hedeflerken onlar terör örgütüyle bizi aynı zeminde idare etmenin hesaplarını yapıyorlar. Anlaşılan o ki müttefikimiz bizim için değil, terör örgütü için güvenli bir bölge oluşturmanın peşinde. Böyle bir anlayışı reddediyoruz."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin güvenli bölge derken ne kastettiğini 2015 yılından beri tüm muhataplarına defalarca izah ettiklerine dikkati çekerek, şöyle devam etti:

"Biz DEAŞ'la birlikte PKK ve uzantıları PYD-YPG-SDG'den temizlenmiş bir alan oluşturmak istiyoruz ancak bu şekilde ülkemiz topraklarında Avrupa'da veya başka yerlerde yaşayan Suriyeli kardeşlerimizin kendi evlerine dönüp huzur ve güven içinde hayatlarını sürdürebilmelerini sağlayabiliriz. Aksi takdirde ne ülkemizdeki ne başka yerlerdeki Suriyeli sığınmacıların kendi ülkelerine dönüşü mümkün olamaz. Hiç kimse masum insanları terör örgütlerinin veya zalim rejim güçlerinin tehdidi altında yaşamaya mecbur bırakamaz. Ne Fırat'ın doğusunda ne de İdlib'de insanlık dışı böyle bir duruma rıza göstermeyeceğiz. Şayet bize bu mücadelemizde gereken destek verilmezse ülkemizdeki 3 milyon 650 bin Suriyelinin de İdlib'den sınırlarımıza dayanacak 2 milyon kişinin de önünü alamayız. Biz Fırat'ın doğusunu güvenli hale getirip orada en az 1 milyon kişinin iskanını sağlamak isterken yeni sığınmacı dalgalarına muhatap olmamıza yol açacak adımlara kesinlikle tahammülümüz yoktur." 

"Eylül bitmeden güvenli bölge kurulmazsa kendi yolumuza gideriz"

"Buradan, gücümüze güç katan Malatya'dan bir kez daha tekrarlamak istiyorum." ifadesini kullanan Erdoğan, şunları söyledi:

"Eylül ayı bitmeden Fırat'ın doğusunda kendi askerlerimizle fiilen güvenli bölge oluşumunu başlatmamış olursak artık kendi yolumuza gitmekten başka çaremiz kalmayacaktır. Bu iş öyle 3-5 helikopter uçuşuyla, 5-10 araç devriyesiyle, göstermelik birkaç yüz askerin bölgede bulunmasıyla olacak iş değildir. Orada 1 milyon kişiyi iskan edebilmek için şehirleri ve kırsalıyla tüm bölgeyi fiilen güvenli hale getirmiş olmalıyız. Bunun için ne kadarlık bir güç gerekiyorsa o kadarını kullanmakta kararlıyız. Bölge halkı zaten bizim yanımızda olacaktır. Terör örgütü bölge halkına güven verse, insanlar terör örgütüyle birlikte yaşamak istese zaten şimdiye kadar çıkıp gitmiş olurlardı ama bunların en çok istismar ettikleri, sembolleştirdikleri yerler başta olmak üzere hiç kimse çıkıp da oraya gitmiyor. Demek ki terör örgütü ülkemizdeki milyonlarca Suriyeli kardeşimize güven vermiyor."

Erdoğan, bu tecrübeyi Afrin'de de yaşadıklarını dile getirerek, şunları kaydetti:

"Afrin için de neler söyleniyordu neler. Peki ne oldu? Biz orayı iki aya bile varmadan güvenli hale getirdik ve herkes huzur içinde hayatına devam ediyor. Bu örgüt Münbiç gibi, Rakka gibi, diğer yerler gibi Fırat'ın doğusundaki bölgede de demografik yapıyı değiştirmek için sayısız insan hakları ihlalleri ve aleni infazlar yapmıştır, yapmayı da sürdürmektedir. Bu ihlallere göz yumanların Türkiye'nin bölgeyi güvenli hale getirme çabasına karşı canhıraş bir direniş sergilemesi herhalde demokrasiyle, hukuk devletiyle, insani hassasiyetlerle ilgili değildir. Türkiye'nin güvenli hale getirdiği hiçbir yerde en küçük bir insan hakkı ihlali olmamıştır. Fırat'ın doğusunda da aynı şekilde Suriyeli kardeşlerimizle birlikte huzur, güven ve istikrar içinde bir hayat alanı oluşturmakta kararlıyız."

"Türkiye'nin kendi hayati önceliklerinden vazgeçmeyecek"

Suriye'de 8. yılını geride bırakan kaos döneminde bir milyonu aşkın insanın hayatını kaybettiğini anımsatan Erdoğan, Türkiye başta olmak üzere bölge ülkelerinin çok ciddi insani yüklerle karşı karşıya kaldığını söyledi.

Erdoğan, bu çarpık durumun devamına, birilerinin bölgeye en küçük bir faydası olmayan keyfi çıkarları için rıza göstermeyeceklerini, bu meselenin Türkiye açısından hayati bir zorunluluk olduğunu vurguladı. 

Müttefiklerinin taktik çıkarları için Türkiye'nin kendi hayati önceliklerinden vazgeçmeyeceklerini dile getiren Erdoğan, "Türkiye gibi bir ülkeyi, üç kuruşluk terör örgütlerine tercih edecek bir anlayış, sadece bölgemiz değil, tüm dünya için tehlike arz ediyor demektir. Hep söylediğimiz gibi Türkiye sadece 82 milyon vatandaşı ve 81 vilayetinden ibaret değildir." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin milyarlarca kardeşinin, dostunun, mazlumun, masumun duasını ve gerektiğinde desteğini alarak yol yürüyen bir ülke olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti:

"Herkesten hesabını, kitabını buna göre yapmasını özellikle bekliyoruz. Şehadeti en büyük şeref, gaziliği en büyük paye olarak gören bir milleti, ölümle, saldırıyla, yaptırımla tehdit etmek ancak onun kararlılığını keskinleştirir. Çanakkale'de bunu denediler, İstiklal Harbimizde bunu denediler, 35 yıllık terörle mücadele dönemimizde bunu denediler, en son 15 Temmuz'da bunu denediler. Her seferinde de cevabını aldılar mı? Biz İstiklal Marşı dahi 'korkma' diye başlayan, neredeyse yılın her günü tarihindeki bir zaferin yıl dönümünü kutlayan, toprağın sadece üstündekileriyle değil, altındakileriyle de iftihar eden bir milletiz. Bugün de cevabımız, Suriye'den Doğu Akdeniz'e, Kudüs'ten Ege'ye kadar yüreğimizi koyduğumuz tüm meselelerde hazırdır. Ne diyor gönül sultanları? 'Hak şerleri hayr eyler. Zannetme ki gayr eyler. Arif anı seyr eyler. Mevla görelim neyler, neylerse güzel eyler.' Biz Mevlamızın takdirine razıyız. Ne şekilde tezahür ederse etsin. Bu takdirin güzel olacağından da şüphemiz yoktur. Yeter ki birliğimizi, beraberliğimizi, kardeşliğimizi sıkı tutalım.

"Milletimizin zenginliği olarak gördüğümüz farklılıklarımıza saldırıyorlar"

"Rabia" işaretiyle tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet vurgusu yapan Erdoğan, Malatya'daki manzaranın ülkenin her yerinde muhafaza edildiğinde Türkiye'nin geleceğinin aydınlık olduğuna işaret etti.

"Bir süredir hep milletimizin zenginliği olarak gördüğümüz farklılıklarımıza saldırıyorlar." diyen Erdoğan, şöyle devam etti:

"Kimi zaman siyasi kimi zaman etnik kimi zaman mezhep farklılıkları üzerinden, kimi zaman ekonomik kimi zaman sosyal sıkıntıları kaşıyarak, Türkiye'yi yeniden kendi içine kapatmak istiyorlar. Şimdi size soruyorum, bizde Sünnilik, Alevilik diye bir ayrım var mı? Biz Alevisiyle, Sünnisiyle bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız. Bizi bölmek, parçalamak isteyenlere de fırsat vermeyeceğiz. Çünkü biz, yaratılanı yaratandan ötürü sevdik ve yolumuzu da böyle devam edeceğiz."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 17 yıldır bu oyuna izin vermediklerini, Malatya'nın da Alevi ve Sünni diye bir ayrıma prim vermediğini söyledi.

Demokraside ve ekonomide Türkiye'yi getirdikleri yerin, bu tezgahın da başarılı olmadığında kazancının ne kadar büyük olacağını gösterdiğini ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:

"Milletimiz de bu gerçeği gördüğü için vesayetten darbecilere kadar kiminle ne mücadeleye girmişsek hep yanımızda oldu. Bugün milletimizin çok daha büyük desteğine ihtiyacımız olan bir süreçten geçiyoruz. Türkiye'nin şu anda verdiği mücadele öylesine önemli ki gelecek yarım asrımız hatta bir asrımız buna bağlıdır. 18 yıl önce ihracatı 36 milyar dolar bir ülkeydik. Şu anda ihracatımız 170 milyar doları aştı. Nereden nereye. Bu bir şeyi gösteriyor, Türkiye daha güçlü, daha da güçlü olacak. Biz geldiğimizde sıfırlarla dolu olan para var mıydı? Tuvalete 1 milyona gidiliyordu, hatırlayın. Biz 6 sıfırı attık. Ondan sonra paramız şahsiyet kazandı. Şimdi yola böyle devam ediyoruz. Faiz düşmeye başladı mı? Enflasyon düşmeye başladı mı? İnşallah daha da düşecek. Faizi de en kısa zamanda tek haneli rakama indiriyoruz, indireceğiz. Zaten tek haneli rakama indikten sonra da enflasyon da tek haneli rakamda bitmiş olacak. Bunu da yapacağız."

"Nisan ayında artık S-400'ler Türkiye'ye yerleşmiş oluyor"

Erdoğan, bugünkü Türk devletini, bir asır önce Samsun'dan başlayıp, Erzurum, Sivas ve Ankara hattında devam eden ve 1923 yılında Cumhuriyet'in kuruluşuluyla neticelenen bir mücadeleye borçlu olduklarını hatırlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"O dönemde de işgalcilere boyun eğenler, manda yönetimi isteyenler, Sevr'de bize layık görülen Anadolu'nun el kadar bir köşesinde yaşamaya rıza gösterenler vardı. Eğer milletimiz, bu anlayışa teslim olsaydı esaret halkası boynumuza geçerdi. Göreve geldiğimde savunma sanayinde ne kadarı yerliydi biliyor musunuz? Yüzde 20. Şimdi yüzde 70. Şimdi insansız hava araçlarımızı yapıyor muyuz? Silahlı insansız hava araçlarımızı yapıyor muyuz? Şimdi onun bir üstünü daha yapıyoruz inşallah. Artık biz S-400'lerimizi de aldık mı? Nisan ayında artık S-400'ler Türkiye'ye yerleşmiş oluyor. Bu da bir şeyi gösteriyor. Öyle Türkiye yol geçen hanı değil. Bir diğer taraftan da şu anda savaş uçaklarımızı da yapmanın gayreti içindeyiz."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk milletinin, Gazi Mustafa Kemal'in başkanlığında Ankara'da toplanan Meclis'in de aldığı kararla başlattığı kıyamla birkaç yıl içinde özgürlüğüne yeniden kavuştuğunu vurgulayarak, "Elbette bu mücadele büyük fedakarlıklar ve acılarla kazanılmıştır. Bugün ülkemiz ve milletimiz benzer bir süreçten geçiyor. Türkiye'nin başına bölgemizdeki nice devletin yaşadığının bir benzerini sarmak isteyenlere karşı siyasi, diplomatik, ekonomik, askeri her alanda bir büyük kıyam içindeyiz. Büyük ve güçlü Türkiye hedefi, işte bu mücadelenin hemen gerisinde bizi bekliyor." ifadelerini kullandı.

(AA)