Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, doğup büyüdüğü köyünde anne ve babasıyla geçirdiği bayramları yad ederken, her bayram çocuklara yeni banknotlarla harçlık verdiğini ve halen tüm ailesinin kurbanlarını kendisinin kestiğini söyledi.
Zeybekci, AA muhabirine, bayramlara ilişkin anılarını anlattı, temennilerde bulundu.
Çocukluğundaki bayramları "derdin ve tasanın az olduğu, formalitelerin bulunmadığı dönemler" olarak nitelendiren Zeybekci, o dönem bayram namazından çıkar çıkmaz "köyün anası" olarak kabul ettiği Hacı Feriştah Ana'nın elini öperek bayram harçlığını aldığını, daha sonra da köyündeki diğer çocuklar gibi ailesiyle bayramlaşmaya evine gittiğini belirtti.
Zeybekci, köyünde kurbanlıkların bayramdan bir süre önce alınarak beslendiğini ve arife günü süslenerek köy meydanında gezdirildiğini aktarırken, bir de anısını paylaştı. Zeybekci, "Herhalde 7-8 yaşımdaydım. Bir kurbanlık koç aldık, onu o kadar sevdim ki, arkadaş olduk. Arife günü kurbanlıklar boyanır, gelin gibi süslenir ve meydanda dolaştırılır; Arife günü ben de koçu gezdirdim. Ertesi gün diğer kurbanlıklar kesilince, benimkinin de kesileceğini anladım ve onu bırakmadım. Koç o gün kesilmedi ama sonraki günlerde kesildi." dedi.
Çocukken kendisine verilen harçlıkların bazı bayramlarda ancak 5 liraya ulaşabildiğini ifade eden Zeybekci, "Çok fazla harçlık almazdık ama çok bereketli paraydı. İlla bir yerde durur, okullar açılıncaya kadar saklanırdı... Ben hiç el değmemiş para veriyorum harçlık olarak. Büyük oğlum 26 yaşında, çocuklarım büyümüş olsalar dahi illaki bayramda harçlık veriyorum. Mahalledeki, köydeki, Denizli'deki çocuklara bayramlaşınca bu harçlıkları veriyoruz." diye konuştu.
"KURBANINI İLK DAĞITAN OLMAK İSTERİM"
Bakan Zeybekci, hac ve askerlik sırasındakiler dışında bütün bayram namazlarını baba evinin bulunduğu köyün camisinde kıldığını belirterek, "Köyde, ata toprağında olmak başkadır. Köyde rahmetli anne ve babamızdan kalan evimiz var. Arife gününden oraya gider yatarız. Bayram namazımızı orada kılar, bin 800 kişilik köyümüzde herkesle bayramlaşırız. Sonraki günlerde Denizli'ye de giderek partililer ve akrabalarla bir araya gelerek bayramı yaşarız. Küçüklerin ziyaret etmesini de bekleriz." dedi.
Arife günleri kabir ziyaretine gittiğini, Ramazan Bayramı sabahlarında Zeybekci ailesinin bütün fertlerinin bir araya geldiği kahvaltıları çok sevdiğini anlatan Zeybekci, Kurban Bayramlarında ise bayram namazının ardından kurban etini ilk dağıtan olmak için "adeta bir yarış içine girdiklerini" söyledi. Kurban kesme vazifesini bizzat kendisinin yaptığını dile getiren Zeybekci, şöyle devam etti:
"Kurbanını ilk dağıtan olmak isterim, öyle bir gayret ve yarış vardır. Kurbanımı kendim keserim. İlk kurbanı 17-18 yaşımda kestim, anneminki idi muhtemelen... Tüm kurbanlarımı bütün detaylarıyla beraber kendim keserim. Derisini yüzmeyi, içinin temizlenmesini ve parçalamayı kendim yaparım. Rahmetli babam, nur içinde yatsın, 'Ben öldükten sonra sizin kurbanlarınızı kim kesecek? Gel bakayım buraya.' deyip duasını okutup çok da güzel öğretmişti. Büyükbaş kesmem. Kendimizinki dahil bütün sülalemizin kurbanlarını ben keserim. Aslında kasaplık görevini de yapıyorum. Önce kendimizinkini kesip dağıtmak birinci görevimizdir. Bayramda çalışırım, çok da yorucu olur, elim ağrır, bazen ufak tefek kazalar da geçiririm ama görevimiz. Şimdi çocuklarıma da öğretiyorum."
Özellikle yaşlı aile fertlerinin kurbanlarını kendisinin kestiğini anlatan Zeybekci, ailesiyle birlikte bayramı idrak etmekten duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Zeybekci, "Biz, amca oğulları, çocuklarımız, kuzenler... Yaklaşık 100 kişi mezarlık ziyaretine gittiğimizi, gelip hep beraber yaklaşık 30 küçükbaş, bir o kadar da büyükbaş kurban kestiğimizi düşünün, çok büyük bir etkinlik. İlk olarak ailenin en büyüğünün kurbanı kesilir ve onun kuşbaşı eti, yufka ekmeğiyle öğlen yenir." ifadelerini kullandı.
"ZİYARET ETMEK LAZIM"
Bakan Zeybekci, eski ve yeni bayramlarla ilgili değerlendirmeleri anımsatırken de "Eskiden azlık içinde olan her şey çok değerliydi. Şimdi çokluk içinde her şey çok olduğu için değersiz gibi görünüyor ama şimdikiler de enstrümanların çok olduğu neşeli bayramlar. Etkinliklerin düzenlendiği bayram faaliyetleri var. Bayramlar tatil imkanı olarak görülmeye başlandı. Sosyal medyadan bayramlaşmaların yoğun olduğu döneme girildi ama özellikle ziyaret etmek, kucaklaşmak, samimiyet, el ele tutuşmak, kavuşmayı, sıla-ı rahimi fiziki olarak yaşatmak lazım." değerlendirmesinde bulundu.
Kurban Bayramı'nın ruhu itibarıyla güzellikleri paylaşmak anlamında müminlere görev yüklediğine işaret eden Zeybekci, şunları kaydetti:
"İslam yardımlaşma, hoşgörü, kucaklaşma dini. Bu özelliğimizi ortaya çıkaran bir bayram olsun inşallah. Kardeşliğimiz, birlik ve beraberliğimiz artsın. Başımızdaki bütün belaların tek bir ilacı var; birliğimiz, beraberliğimiz ve kardeşliğimiz. Kurban Bayramı inşallah önce yakın çevremizle ilgili bütün küslüklerin barışa dönüştüğü, sonra da ülkemizin tamamında herkesin barıştığı, kucaklaştığı, İslam alemi ve dünyada zulmün, fakirliğin, yokluğun, açlığın, savaşların bittiği, akan kurban kanlarının masum insanların kanlarının yerini aldığı bir bayram olsun, bir daha da masumların kanı akmasın inşallah. Kurban Bayramı bütün İslam alemine, ülkemize ve milletimize güzellikler kazandırsın, kestiğimiz kurbanlar kabul olsun inşallah." AA