1
İşadamı Hayyam Garipoğlu 24 TV’de Akşam Haberleri kuşağında Ersoy Dede’nin konuğu oldu. POAŞ'taki akaryakıt kaçakçılığına ilişkin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturmada Aydın Doğan'dan şikâyetçi olan işadamı Hayyam Garipoğlu yaşanan süreci değerlendirerek merak edilen sorulara cevap verdi.
İşte Hayyam Garipoğlu'nun yaptığı açıklamalardan öne çıkar satırbaşları...
BAŞIMA NE GELDİYSE POAŞ YÜZÜNDEN GELDİ
Ben hem zirveyi gördüm hem zindanı gördüm. Zamanında benim bankam, fabrikalarım vardı daha üstü yoktu. Daha sonra bir gecede zindanı gördüm. Zindan ölümle yaşam arasında olan, 24 saatini geçirdiğiniz bir yer. Bunları neden gördüm hep POAŞ yüzünden gördüm. AK Parti’den öncesi koalisyon döneminin en büyük mağdurlarından biri de benim. Neden çünkü, özgürlüğümü kaybettim, itibarımı kaybettim. Bütün malımızı ülkümüzü olmayan bir borçla elimizden aldılar. Bütün bunlar POAŞ’tan oldu. Bugün diyorum keşke o gün POAŞ ihalesine girmeseydik.
ALDIĞIMIZ POAŞ İHALESİNİ BİZE VERMEDİLER
Kendimize ortak bularak petrol işine girdik. İhalaye girdiğimiz gün Mesut Yılmaz’ın yeğeni Mehmet Kutman bize’ ihale girmeyin’ dedi. Büyük bir ihaleydi. Mehmet Kutman dörtlü bir grubun danışmanı olarak oradaydı. Ogün kaçıp gitseymişim bu yaşadıklarım başımıza gelmezmiş. Birinci POAŞ ihalesini bir milyar 160 milyon dolarla kazandık. Biz ihaleyi alınca İstanbul’a gelerek Aydın Doğan’ın yanına gittim. Bir saat kadar onla konuştum ‘hayırlı olsun’ dedi bana. Doğan’la görüştükten sonra Dinç Bilgin ile görüştüm. Türkiye’de o zaman iki tane biri büyük medya vardı. Biri Doğan Medyası’ydı. Pertol Ofisi Türkiye’in en büyük özelleştirme ihalesiydi. Hem gidip bilgi vereyim, destek isteyim hem de olumsuz bir yazı çıkmasın diye bir görüşme yaptım. Daha sonra ortaklarımla görüşmek için Amerika’ya gittim. Orada ortaklarım ‘bu ihaleyi bize vermeyecekler’ dediler. Ortalıkta bir takım dedikodular dolaşıyordu. Bir hafta sonra ihale sonucu açıkladı. İhaleyi üçüncü olan Doğan Grubu’na verdiler.
MESUT YILMAZ BANA KAFAYI TAKTI
Daha sonra aleyhimde gazetelerde haberler, köşe yazıları çıktı. Neden bu ihale üçüncü şirket olan Doğan Grubu’na verildiği yönünde haberler çıktı. POAŞ ihalesiyle ilgili hükümetin düşmesi için gensoru verildi. Bütün bunlar bu adam yüzünden başıma geldi diye sanırım bana kafayı taktı.
CİNAYETLE SUÇLADILAR, AMAÇLARI BENİ BATIRMAKTI
Hiç bir ilgim olmayan bir cinayetle beni ilişkilendirdi. Bir akşam üstü beni evimden aldırıp organize şubeye götürdü. Üç gün tuttular. Bir banka sahibini cinayetle suçlayıp, organize şubede üç gün tutarsanız o banka batar. Amaçları beni batırmaktı. Sümer Bank’ın yurt dışındaki bankalarda beş yüz bin kredisi vardı. Benim içeri atıldığım gün hepsi geri çekildi. Herkesin parasını verdik. Cinayet davasından da serbest kaldık. Bankayı ayakta tuttuk.
AYDIN DOĞAN MEDYA GÜCÜNÜ KULLANDI
Bankama el konmadan önce Mesut Yılmaz’la görüşmedik istedim ama ulaşamadım. Ona ulaşıp kendimi tanıtmak istedim ama bir türlü görüşemedik. Ben daha sonra dedim ki eğer bir kanal satın alırsam siyasi programlar yaparız, iyi diyaloglar kurarız belki bir günde Mesut Yılmaz gelir kendimizi anlatırız diye düşündüm. Bu umutla Kanal 6’yı aldım. Dört gün sonra bankaya el koydular. Mesut Yılmaz ona muhalefet yapacağımı düşündü. Daha sonra kanal elimden alındı. Bütün bunların sebebi POAŞ. Hakkımda yüzlerce suçlama üretildi. Üçünci ihalenin ardından Aydın Doğan POAŞ ihalesini aldı. Medya gücünü kullandı. Aydın Doğan medya tekel olmak istedi. O zaman medyada Dinç Bilgin, Cem Uzan, Erol Aksoy vardı. Bunların hepsinin de banaksı vardı. Bunların hepsinin bankasına el konulunca Aydın Doğan bunlara ‘hortumcu’ diyerek imajları yok etti, algı operasyonu yaptı.
DÖNEMİN SİYASİLERİ HESAP VERMELİ
Dönemini siyasilerin soruşturmaya dahil edilmesi lazım. Hesap verilecekse hereksin bu hesabı veremsi gerekir. Adalet geç olsa da her zaman tecelli eder.