Yazar Aykut Demirel, varoluşçuluk, hiçlik ve çoklu evren teorilerinden beslenerek kaleme aldığı "27" adlı romanıyla edebiyat dünyasında dikkatleri üzerine çekti. Aynı zamanda illüstratör olan Demirel'in kitabı kısa sürede çok satanlar listelerine girdi. Eserdeki sıra dışı hikâyeyi beyazperdeye taşımak isteyen yapımcılar da genç yazarla görüşmelere başladı.
"27"nin film olma yolundaki çalışmalar sürerken yeni kitabı için hazırlıklara başlayan Aykut Demirel, yazma ritüeli hakkında bilgi verdi. Dünyaca ünlü birçok yazarın başarılarını ilginç yazma ritüellerine borçlu olduğunu söyleyen Demirel, "Dünyayı etkisi altına alan eserler üreten efsane yazarlardan; Agatha Christie kitaplarını küvette yazarmış, Charles Dickens yönünü kuzeye bakacak şekilde ayarlarmış, Marquez öncesinde mutlaka gazete okur, Murakami de koşarmış. Benim de kendime özgü yazma ritüellerim var tabii" dedi.
"YAZARKEN KLASİK MÜZİK DİNLERİM"
Çoğu yazarın boş zamanlarını da yazarak değerlendirdiğini belirten Aykut Demirel, "Ben öyle değilim, boş zamanımda yazmam. Yazabilmem için baskı altında hissetmem gerek. Her gece not defteriyle uyurum. Rüyamda başlar hikâye, uyanıp hemen yazarım ve devamını getiririm. Müzik de beni besleyen ve ilham veren unsurlardan. Yazarken klasik müzik dinlerim" diye konuştu.