Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunda 4.6 puan geride kalınca, gözünü Sinan Oğan'ın yüzde 5.17 oyuna dikti; sığınmacılar için "Damarlarımıza sızan başı bozuk insan seli, kaçaklar, potansiyel suç makinesi, mafya çeteleri" dedi.
Cumhurbaşkanlığı seçiminde 4,6 puan geride kala Kılıçdaroğlu, Ata İttifakı adayı Sinan Oğan yüzde 5.17 oy alınca, ittifakın kurucusu sığınmacı karşıtı Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ gibi konuşmaya başladı. Suriyeli sığınmacılar için, "damarlarımıza sızan başı bozuk insan seli, kaçaklar, potansiyel suç makinesi, mafya çeteleri" ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu, önce Türkiye'deki 3,5 milyon sığınmacıyı '10 milyon' diye çarpıtan tweet attı, ardından da "İktidara gelirsem bütün mültecileri evlerine göndereceğim" vaadinde bulundu.
Kılıçdaroğlu'nun gerçek olmayan sözleri ve gerçekler ile kendisiyle çeliştiği noktalar şöyle:
Kılıçdaroğlu, önceki gün attığı tweette, "10 milyon düzensiz mülteciyi içimize sokan bu zihniyete vatanımızı bırakmayacağız. Her gün akın akın damarlarımıza sızan bu başı bozuk insan selini seyreden, yarın bir gün 10 milyondan 30 milyona çıkıp, bekamızı tehdit edecek bu mülteci akını karşısında ithal oy ümidi uğruna kılını kıpırdatmayanlara vatanımızı bırakmayacağız" dedi.
Dün de partisinde konuşan Kılıçdaroğlu, benzer sözleri tekrarlayarak, "Bu kaçaklar, sığınmacılar potansiyel suç makinesine dönüşecek, yağmalar başlayacak. Şehirler sığınmacıların, mafya çetelerinin kontrolüne geçecek. Ben iktidara gelir gelmez tüm mültecileri evlerine göndereceğim. Nokta" dedi.
Oysa, İçişleri Bakanlığı ve BM verilerine göre rakamlar farklı. Türkiye'de geçici koruma statüsündeki Suriyeli sayısı 19 Nisan 2023 tarihi itibarıyla Mart ayına göre 36 bin 908 kişi azalarak toplam 3 milyon 411 bin 29 kişi oldu. 5 Ekim 2022'ye kadar geri dönen 526 bin 932 kişi ile yılın son iki ayında geri dönenler dahil değil.
Ayrıca, 19 Aralık 2022'ye kadar Türk vatandaşlığı verilen Suriyeli sayısı ise 97 bin 95'i çocuk 223 bin 881 kişi.
Türkiye 19 Ağustos 2022 itibarıyla, Ahıska ve Uygur Türkü 107 bin 977 kişiye de vatandaşlık verdi.
Türkiye'de ayrıca, oturma ve geçici çalışma iznine sahip şirket çalışanı/temsilcisi, öğrenci, öğretim görevlisi, araştırmacı, ikinci ikâmetgah sahibi vb 1 milyon 792 bin 36 yabancı bulunuyor. Hepsi dahil Türkiye'deki tüm yabancı uyrukluların sayısı en çok 5.5 milyona yaklaşıyor.
Kılıçdaroğlu, 8 Mayıs'ta Alman devlet televizyonu ARD'ye yaptığı açıklamada, "Dört milyon Suriyeli mülteci var" diyerek, daha az ama yine yanlış bir sayı ve 'mülteci' diyerek yanlış bir statü söylemişti.
Kılıçdaroğlu, geri gönderme politikasını da şöyle anlatmıştı:
"Öncelikle Suriye'nin meşru hükümetiyle bir anlaşma yapacağız. Buradaki Suriyelilerin ülkelerine dönmeleri şartıyla can ve mal güvenliklerini garanti altına alacağız. Gerekirse BM'nin de devreye girmesi gerekecek. Ayrıca Türkiye'de yaşayan Suriyeliler Suriye'ye döndüklerinde yollarını, köprülerini, okullarını, kreşlerini, her şeylerini yeniden inşa edeceğiz."
Kılıçdaroğlu, ARD muhabirinin "Suriyeliler Batı'ya gitmek isteyecekler, bu AB ile sorun çıkarmaz mı" sorusuna ise "Buradaki Suriyelilerin kanaat önderleriyle konuştum. Can ve mal güvenliğini garanti altına alırsak, istihdam olanakları yaratılırsa zaten kendi istekleriyle ülkelerine geri döneceklerini söylüyorlar" diye cevap verdi.
CHP'nin Haziran 2016'da AB için hazırladığı Mülteci Raporu'nda Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba ile milletvekilleri Mustafa Balbay, Nurettin Demir, Selina Doğan, Muharrem Erkek, Özcan Purçu ve Elif Doğan Türkmen'in imzası var.
Raporda, şu ifadeler yer alıyor:
"Geçici koruma statüsü verilen Suriyeli mültecilerin büyük kısmının ülkemizde kalıcı oldukları kabul edilmelidir. Ancak Suriye krizi sona erdikten sonra ülkelerine dönmek isteyenlere de yardımcı olunmalıdır."
"Türkiye, 1951 tarihli Cenevre Sözleşmesi'ne koyduğu coğrafi çekinceyi kaldırmalı, ülkemizdeki mülteciler hukuken de mülteci statüsünde olmalı ve uluslararası hukukun mültecilere verdiği bütün haklara sahip olmalıdırlar."
"Türkiye'deki mültecilerin işgücü piyasalarına entegre edilmesi için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır."
"Mülteci çocuklar eğitime devam edememekte, kapsamlı sağlık hizmetleri verilmemekte, barınma gibi asgari olarak sağlanması gereken insan hakları sağlanmamaktadır. Kayıt, hukuki yardım, tercüme, eğitim ve sağlık hizmetleri daha etkin bir şekilde sağlanmalı."
"Göç ve Entegrasyon Bakanlığı kurularak mülteci ve sığınmacıların toplumsal yaşama uyumunu sağlamak üzere makro politikalar uygulanmalıdır.
"Güvenlik kuvvetleri yabancı düşmanlığı konusunda eğitilmeli, terörizm ve sığınmacı göçünün birbirinden farklı olgular oldukları konusunda bilinçlendirilmeli."
Türkiye, CHP'nin Suriyeliler için istediği mülteci statüsünü vermek yerine 'geçici koruma' statüsü sağladığı için; örneğin, sığınmacıların istediklere yerde istedikleri sayıda ikamet etme ve seyahatini izne tabi tutabiliyor, suça karışanları geri gönderebiliyor ve gerekli gördüğü kadarını kamplarda barındırabiliyor.
Mülteci statüsü ise Türkiye'nin daha fazla sorumluluk yüklenmesini, buna karşılık elindeki birçok yetkiyi ise BM Mülteciler Komiserliği'ne devretmesini gerektiriyor.
Türkiye, sığınmacıların Suriye'ye geri dönüşü için üç ayaklı bir strateji yürütüyor:
1- Terör örgütlerinin ele geçirdiği Türkiye sınırına 30 km mesafenin terörden arındırılması.
2- Güvenli bölgelerde alt yapı, barınma, sağlık, eğitim ve çalışma koşullarının oluşturulması ve maliyetin önemli bölümünün uluslararası toplum tarafından karşılanması.
3- Türkiye, Rusya, İran, Suriye dörtlü görüşmeleriyle, Şam rejiminin geri dönüşler için güvenlik ve yaşam koşullarının sağlanması garantilerinin verilmesi.
Bu süreçlerle ilgili iki maddede son 5 yılda önemli ilerlemeler sağlandı. Üçüncü maddeyle ilgili olarak da, istihbarat başkanları ve savunma bakanlarından sonra dışişleri bakanları da bir araya geldi. Bu süreç de ABD ve Fransa'nın olumsuz yaklaşımlarına rağmen Türkiye tarafından ilerletiliyor.
7'li masanın adayı Kılıçdaroğlu ile İBB Başkanı İmamoğlu'nun 14 Mayıs öncesi çelik yelek giyerek yaptıkları 'suikast düzenlenecek' algısı parti organizasyonu çıktı.
Kılıçdaroğlu'nun şikayetiyle miting alanında gözaltına alınan emekli asker Mutlu P., CHP ile mitinglerin güvenliğini sağlamak için para karşılığı anlaştıklarını söyledi.
CHP'nin, 14 Mayıs öncesi gündeme getirdiği 'çelik yelek kurgulu suikast iddiaları' kurgu çıktı. 7'li masanın adayı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Samsun mitinginde çelik yelek giydiği haberleri yayılarak suikast algısı oluşturulmuş, seçime 2 gün kala Ankara Tandoğan'daki mitingde de İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun da çelik yelek giydiği görülmüştü. Duruma tepki gösteren İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "İstismar bu, tiyatrodan başka bir şey değil" demişti.
Sabah.com.tr'nin haberine göre Ankara'da, Tandoğan mitingi öncesinde Kılıçdaroğlu'nun korumaları, alanın fotoğrafını çeken bir kişiyi görünce harekete geçti. Ankara Terörle Mücadele ekipleri tarafından Mutlu P. isimli emekli Özel Kuvvetler mensubu gözaltına alındı. Şüpheli sorgu için götürülürken, Kılıçdaroğlu'nun avukatı Celal Çelik ise Mutlu P. hakkında detaylı soruşturma istedi. Çelik'in sunduğu dilekçede miting alanında fotoğraf çeken şüphelinin telefonuna el konulması, bağlantılarının araştırılması talep edildi.
Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesinde sorguya alınan emekli asker Mutlu P. ifadesinde 10 Mayıs'ta birlikte görev yaptığı kendisi gibi emekli asker olan Gürkan T. tarafından arandığını, günlük 3 bin lira karşılığında miting alanlarının güvenlik aksaklıkları ile ilgili tespit ve raporlama yapacaklarını söylediğini anlattı. Bir güvenlik şirketi aracılığıyla CHP'nin isteği üzerine emekli asker arkadaşlarıyla bu işi yaptıklarını belirten Mutlu P.'nin ifadeleri doğrultusunda diğer isimler de ifadeye çağrıldı. Ekipten sorumlu Burhan A. ise ifadesinde CHP bağlantılarının tümünü anlattı: "Çankaya Mahatma Gandi Caddesi üzerinde bulunan bir ofiste Kılıçdaroğlu'nun danışmanı olduğunu belirten Ercan Ciritlioğlu ile buluştuk. Kendisiyle tanıştıktan sonra 'Kılıçdaroğlu'na yönelik tehditler aldıklarını buna yönelik olarak Emniyet'in aldığı tedbirler dışında 'sivil gözle bakalım, gördüğümüz hatalar varsa bir sonraki miting de düzeltelim' dedi. Bununla ilgili bir ekip kurmak istediğini söyledi."
"CHP'nin güvenlik danışmanı olarak kimlik çıkarmasını ve bu şekilde görev yapabileceğimizi söyledik. Kıdemli olmamdan dolayı beni seçtiler ve Ercan Giritlioğlu ile birlikte bir otelde Kılıçdaroğlu'nun Özel Kalem Müdürü Şükran Kütükçü ile konuştuk. Bu iş için aracı güvenlik firmasıyla 150 bin liraya anlaştık." Emekli asker Burhan A. kendilerine güvenlik kimliği verilmediğini de kaydetti. Polis, emekli askerin CHP ile bağlantılarını deşifre edince Avukat Çelik, apar topar yeni dilekçe verip "telefonunun imajını almayın şikayetten vazgeçiyoruz" dedi.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 13 Mayıs'ta şöyle konuşmuştu: "Kılıçdaroğlu ile İBB Başkanı çelik yelek giymiş. 11 yıldır bu ülkede seçim yapıyorsun, kılına zarar geldi mi? Şöyle bir problemim şöyle bir sıkıntım var dediğin, bize müracaat ettiğin hangi meselede Türkiye Cumhuriyeti tedbirini almamış? Biz Güneydoğu'da çocuklarımız rahat okula gidemezken, şu anda çoluğu çocuğu, annesi, kızı herkesin rahat bir hayat yaşadığı, PKK'dan kurtarıp huzura götürdüğü bir Türkiye'de, Ankara'dan İstanbul'a yürümüşüsün ayağına en ufak bir sıkıntı gelmemiş. Bunu sağlayan güvenli bir Türkiye'yi, sanki bir şey varmış gibi oyunlara girmek. Türkiye'yi böyle aşağılamaya çalışmak, 'beni öldürecekler' diye kendi üzerinden yeni bir istismarın içine girmek tiyatrodan başka bir şey değil."