İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada savunmasına devam eden tutuklu sanık Akyürek, Ali Fuat Yılmazer ve Coşkun Çakar ile birlikte Ergenekon operasyonlarını başlatmak için 2005-2007 yılları arasında Dink'in öldürülmesini bekledikleri iddiasını yalanlayarak, "Bu nasıl bir iddiadır? Bir yıldan daha az çalıştığım Ali Fuat Yılmazer İstanbul'a atanmış, Coşkun Çakar da başka göreve atanmıştır. Tamamen resmi görevler çerçevesinde ilişkimiz olmuştur. Onlarla birlikte İstanbul emniyetini ele geçirmeyi amaçlayan suç için beklediğimiz iddiası, görevini ihmal edenlerin, bilgiye sahip oldukları halde bunu paylaşmayanların iddialarına hizmet eden iddialardan ibarettir." ifadesini kullandı.
"DİNK İLE İLGİLİ YENİ BİLGİYE DUYARSIZ MI KALDIM?"
O dönemde kendisine en yakın çalışan mesai arkadaşlarından birisinin Trabzon İstihbarat Şube Müdürü Engin Dinç ve diğerinin de İstihbarat Daire Başkanlığı Başkan Yardımcısı Vedat Yavuz olduğununu belirten Akyürek, Dinç'in Eskişehir, Yavuz'un da Samsun emniyet müdürleri olarak halen görev yaptıklarına dikkati çekerek, bu kişilerle birlikte icracı personeller dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah ve İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler'in tutuksuz, kendisinin ise tutuklu bir şekilde yargılanmasının cezalandırılmak istendiğinin göstergesi olduğunu öne sürdü.
Akyürek, "Başkanlık yaptığım dönemde de tarafıma Hrant Dink veya Ogün Samast ile Yasin Hayal ile ilgili yeni bir bilgi sunulmuş da duyarsız mı kalmışım? İstanbul'da alınacak koruma tedbirlerine, Trabzon Jandarmanın operasyonlarına engel mi olmuşum? Ben Hrant Dink'in öldürülmesini böyle mi bekledim? Bu iddia hiçbir şekilde akla, hukuka ve vicdana sığmıyor." diye konuştu.
Hayatının hiçbir döneminde yasa dışı bir oluşum içinde olmadığını ve yasaların verdiği yetkiyle amirlerinin emir talimatları doğrultusunda görevini ifa ettiğini öne süren Akyürek, "Hiçbir grubun sempatizanı olmadım. Emniyet teşkilatı dışında legal ya da illegal hiçbir örgüte tabi olmadım. Terörü benimsediğimi gösterecek en ufak bir davranışım gösterilemeyeceği gibi aksine örgütlerin hedefinde olan birisiyim." dedi.
"8 YILLIK ZAMAN AŞIMI DOLDU"
Ramazan Akyürek, "görevi kötüye kullanmak" ve "evrakta sahtecilik" suçlamasıyla başlayan soruşturmaya, hiçbir delili olmayan "terör örgütü yöneticiliği" ve "kasten adam öldürmek" gibi suçlamalar eklendiğini de kaydederek, "Hazırlanan ilk iddianame 4 Aralık 2015'te kabul edildi. Cinayet tarihi 19 Ocak 2007. Dava zaman aşımı 8 yıl olduğu için, zaman aşımının dolduğu 19 Ocak 2015'ten sonra 4 Aralık 2015'te kamu davası açılmıştır. Kamu davası açılabilmesi için suçlamaların değiştirildiğini, 'adam öldürme ve silahlı terör örgütü yöneticiliği' suçlamalarının kasten eklendiğini düşünüyorum. Şahsımla ilgili hiçbir yeni delil bulunmamasına rağmen takipsizlik kararı verilen, 'görevi ihmal' suçlamalarının yeniden gündeme getirilmesi hukuksuzluktur." ifadesini kullandı.
İftira niteliğindeki beyanların delil olarak kabul edildiğini savunan Akyürek, "Engin Dinç'in Trabzon İstihbarat Şube Müdürlüğü döneminde Erhan Tuncel'in Dinç'e aba altında sopa gösterecek beyanlar içeren bir mektup yazdığı, cezadan kurtarma girişimlerine Ogün Samast'ın da katıldığı, bu kişiler yönlendirilerek yasak delil elde edildiği ve bu delilleri aleyhime kullanmak istediği basit bir incelemede görülebilir." dedi.
MAHKEMENİN ARA KARARI
Beraatine karar verilmesini isteyen Akyürek'in savunmasının sona ermesinin ardından taraf avukatlarının talepleri alındı.
Duruşmaya verilen aradan sonra ara kararlarını açıklayan mahkeme heyeti, tutuklu sanıklar Ali Fuat Yılmazer ile Ramazan Akyürek'in, suçlarının vasıf ve mahiyeti, mevcut delil durumu, kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut kanıtlar bulunması, katalog suçlardan olması, suçların kanunda öngörülen cezalarının alt ve üst sınırlarının kaçma kuşkusunu somutlaştırması, tutuklama tedbirinin ölçülü olması, tutuklama koşullarında değişiklik bulunmaması ve adli kontrol hükümleri ile yeterli denetim sağlanamayacak olması gerekçeleriyle bu hallerinin devamına hükmetti.
Tutuksuz sanıklardan eski Trabzon Emniyet Müdürü Reşat Altay'ın gelme zorunluluğunu talebi üzerine kaldıran heyet duruşmayı, sıralı gerçekleşmek üzere 19,20, 22 ve 23 Aralık tarihlerine erteledi.