Güvenlik uzmanı PKK'nın hain taktiğini anlattı

Bölücü terör örgütüne yönelik operasyonların sürdüğü bölgelerde sivillerin zarar görmemesi için büyük çaba harcandığını belirten güvenlik uzmanları, karşı taraftakinin kim olduğundan emin oluncaya kadar bekleyen güvenlik güçlerinin sabır gerektiren bu operasyonlarının, sivil kayıplarını önlediğini vurguluyor.

Güvenlik uzmanı Abdullah Ağar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, terör  örgütünün, sivil halkı gizlenmek için kullandığını söyledi.

"Bir terörist var ama önünde de bir kadın ile çocuğu var. Nasıl  mücadele edeceksiniz bununla?" diyen Ağar, bu durumun aslında bölücü terör  örgütünün en başından beri uyguladığı konsepte de işaret ettiğini belirtti.

 
Ağar, terör örgütünün halkı kendi menfaatleri doğrultusunda tehdit  ettiğini vurgulayarak, "Terör örgütüyle mücadelede ayırt etmek gerekiyor, bunun  için ekstra zaman, uğraş ve yakınlaşmak gerekiyor. Güvenlik güçleri de  yakınlaştığı zaman hedef oluyor. Sonuçta karşıdaki bir insanın terörist mi yoksa  sivil vatandaş mı olduğunu ayırt etmek için bir kere temas kurması gerekiyor. Bu  sefer de zayiat veriliyor." ifadesini kullandı.
 
Geçmiş yıllara göre terörle mücadelede bugün yaklaşık 20 kata yakın  bir yoğunluğun yaşandığına dikkat çeken Ağar, PKK'nın geçmiş dönemde her zaman  halktan çaldığı çocukları kullandığını belirtti. Ağar, bu gençlerin süreç  içerisinde azılı teröriste dönüştüğünü kaydederek, "Şimdi, bundan sonraki süreçte  benzer hatanın yapılmaması gerekiyor. Halkın, PKK'nın bir şekilde etkisi altında  kalmasına izin verilmemesi gerekiyor. Çünkü elinde silah var. Mutlaka devletin  bütün milli güç unsurlarının Doğu ve Güneydoğu'da etkili şekilde faaliyet  göstermesi gerekiyor." dedi.
 
"İlk ateşi bugüne kadar hep PKK açtı"
 
Güvenlik uzmanı Mete Yarar da terörle mücadele edilen bölgelerde  öncelikle içeride kalanların tahliyesiyle ilgili görüntülerin basına yansıdığını  söyledi. Rakamlara bakıldığında sivil kaybın sıfıra yakın olduğunun görüldüğünü  belirten Yarar, "Bunun aksi olsaydı PKK, propaganda amaçlı bunu çok ciddi bir  şekilde kullanırdı." görüşünü dile getirdi.
 
Yarar, bölgede çatışma çıktığında güvenlik güçlerinin ilk ateş  hakkının bulunduğuna değinerek, şöyle devam etti:
 
"Normalde güvenlik güçleri karşı taraftaki kişiyi tespit ettiğinde  ateş edebilir. Ama özellikle şehirde olduğunda kişilerin kim olduğunu tam anlamak  için beklediklerinden, ilk ateş hakkından vazgeçiyorlar. İlk ateşi bugüne kadar  hep PKK açtı. Şehitlerimizin birçoğu da maalesef bu yüzden hayatını kaybetti.  Emniyet birimlerinin karşı taraftakinin kim olduğundan emin oluncaya kadar  bekleme süresini uzatmaları, işin tekniğinden çok sabır da gerektiren bir  operasyondur. Bugün geldiğimiz noktada mutlulukla, en azından sivil kayıp  olmadığını söyleyebiliriz."
 
"Bilinen PKK'nın dışında bir PKK ile mücadele ediliyor"

Özyeğin Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mesut Hakkı Caşın ise  güvenlik güçlerinin, devleti yıkmaya çalışan terör örgütüyle mücadele ettiğini  söyledi.
 
Halkı ve sivilleri korumak için meşru müdafaa hakkının kullanıldığının  altını çizen Caşın, geçen yıldan itibaren PKK'nın çatışmayı kırsaldan kent ve  kasabalara taşıdığını hatırlattı.
 
Caşın, özellikle Irak ve Suriye'deki iç savaşın devam etmesi, bu  ülkelerde devlet bürokrasisinin çökmesiyle PKK'nın alanının genişlediğini,  örgütün aldığı silah yardımıyla da ateş etkinliğini artırdığını ifade etti.
 
"Bilinen PKK'nın dışında bir PKK ile mücadele eden Türk ordusu var."  diyen Caşın, "TSK, meskun mahalde itinayla mücadele etmek, sivillerle  teröristleri birbirinden ayırmak zorundadır. Türk ordusu burada sivillere hiçbir  şekilde zarar vermemeye dikkat etmektedir. Asıl olan şu; Türkiye Cumhuriyeti  silahlı kuvvetleri hukuka uygun, hukuk devletinin gösterdiği çerçevede terörle  mücadele etmektedir. TSK, zor bir seçimle karşı karşıya. Bir yandan sivilleri  korumak, bir yandan da terör örgütlerini saklandıkları meskun mahalden çıkartmak,  halka tekrar eski barış günlerindeki gibi kamu düzeni sağlamak için zor bir  mücadeleye girdi." değerlendirmesinde bulundu.