1
AK Parti ile 2002-2014 yılı arasında Türkiye’de birçok alanda çağ atlatan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 10 Ağustos 2014’te yüzde 52 oy alarak halk tarafından seçilen ilk cumhurbaşkanı oldu.
Erdoğan’ın liderliğinde Türkiye hem dünyanın sayılı ekonomileri arasına girdi ve özgürleşti hem de uluslararası siyasette söz sahibi oldu. Bu durum yurt içindeki devşirmeler ile yurt dışındaki Türkiye düşmanlarını rahatsız etti. Özellikle son dönemde hem Türkiye içinde hem de dünyadan “Erdoğan ve AK Parti’nin devrilmesi gerektiğine ilişkin açıklamalar birbiri ardına gelmeye başladı. Peki ama Erdoğan ve AK Parti neden devrilmek isteniyor? Erdoğan giderse, Türkiye, Ortadoğu ve dünyada nasıl siyasi tablo ortaya çıkacak? Uzmanlar, bu konuda Star’a çarpıcı açıklamalarda bulundu.
AMAÇLARI FARKLI
Sakarya Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ebubekir Sofuoğlu, son olaylara bakıldığında bölge tarihinin yeniden yazılmak istendiğini ve bu sırada Türkiye üzerinde çok büyük oyunlar oynandığını söyledi. Dünyadaki pek çok emperyal devlet yöneticisi ve onların Türkiye içindeki uzantısı grupların Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şahsı üzerinden bir Türkiye düşmanlığı yaptığına dikkat çeken Prof. Sofuoğlu, aslında hedefin Erdoğan değil ülkenin milli değerleri olduğunu vurguladı.
RAHATSIZ OLDULAR
Sofuoğlu, şöyle devam etti: “Bir yandan PKK’nın Kandil’deki sözcüleri ‘Amaçlarının AK Parti ve Erdoğan’ı devirmek olduğunu’ söylüyor, başka bir gün Rusya’dan ‘Bizim sorunumuz Türk halkıyla değil, Erdoğan ile’ şeklinde açıklamalar geliyor. Benzer açıklamalar, Avrupa ve ABD’den de sıkça duyuluyor. Çünkü Erdoğan hem Türkiye’de hem bölgede bir değeri, gücü temsil ediyor. Batı’ya dikkat edin. Müslümanların marjinal veya azınlıkta olduğu bölgelere hiç dokunmazlar, istedikleri gibi hareket etmelerine izin verirler. Ama ne zaman Erdoğan ve AK Parti gibi kendi coğrafyasında kendi çıkarları doğrultusunda hareket etmeye başlar ve Batı’nın isteklerini dikkate almazsa, bundan rahatsız olur ve değiştirmeye çalışırlar. Erdoğan, bu ülkenin milli değerlerini temsil ediyor.”
ENERJİ MESELESİ
Erdoğan’ın milli duruşu ile Batı’nın çıkarlarını bozduğuna dikkati çeken Sofuoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Erdoğan, başta Ortadoğu’daki enerji oyunlarını ülkesi çıkarlarına çevirdi. Örneğin Bakü-Ceyhan-Tiflis boru hattında Türkiye’nin payı sadece yüzde 6.5’di. Bu da Azeri lider Elçibey’in bedenini ortaya koyarak 1.5’tan o rakama çıkmıştı. Bakın şimdi TANAP projesinde Türkiye’nin payı yüzde 30. Mesele bu. 2002 yılında Irak-Türkiye arasındaki Kerkük-Yumurtalık boru hattından yılda 3 bin varil petrol akıyordu. Şimdi günde 700 bin varil ve bunun 1 milyona çıkarılması konuşuluyor. Bütün mesele bu. Aradaki bu fark, daha önce Batılı ülkelerin kasasına giriyordu, şimdi Türkiye ve bölge halklarına gidiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ bölge ülkelerini de domine etti. Türkiye’nin güneyindeki enerji hatlarına inme, bölge ülkeleriyle hareket etme ihtimali güçlendiği için rahatsızlık duyuluyor. Mesele Erdoğan değil, onun temsil ettiği irade ile Batı’nın çıkarının bozulduğu petrol, doğalgaz, enerji”
ÜLKENİN SAĞLAM İRADESİNİ TEMSİL EDİYOR
SDE Koordinatörü Doç. Dr. Mehmet Şahin, Türkiye’nin Erdoğan düşmanlığı üzerinden zayıflatılmak ve yeni bir Ortadoğu haritası çizilmek istendiğini söyledi. Şahin, şu an Suriye’deki gelişmelerle bağlantılı gibi görünse de aslında Erdoğan ve AK Parti’yi devirme planlarının Gezi Parkı olayları sürecinde başlandığını anlatıyor: “Suriye’de federatif bir Suriye isteniyor. Erdoğan, bunun önünde ciddi bir irade koydu. Başka bir lider benzer iradeyi gösterebilseydi, o da hedef olurdu. Sayın Cumhurbaşkanı, Türkiye’nin sağlam iradesini temsil ediyor. Bu süreç, Gezi olaylarıyla hazırlanmaya başlandı.” Yaşananların 1990’lı yıllarla birebir aynı olduğunu belirten Şahin, “Türkiye’nin içerde ve dışarıda atlattığı badirelere baktığınızda bunu görüyorsunuz.. Türkiye’nin karşı çıkışını engellemek için Türkiye’yi terör ve koalisyonlar dönemine mahkum etmişlerdi. Şimdi de Suriye’yi parçalamak için Türkiye’de güçlü bir lider ve parti değil, koalisyonlar istiyorlar” dedi.
ORTADOĞU VE AFRİKA DA KAYBEDER
Doç. Şahin, bunun sadece Türkiye için değil bölge devletleri ve halkları içinde bir felaket olacağını belirterek, “Türkiye bir güçlü irade koyamazsa, Suriye’nin ardından bir sonraki adım Türkiye olacak. Türkiye’nin bütünlüğü tehlikeye girecek. Bundan İran, Suudi Arabistan ve bölge halkları da zarar görecek. Orta Doğu, Balkanlar, Afrika kaybeder” dedi.
İSLAM ALEMİ VE DÜNYA İÇİN 10 MADDEDE FELAKET
Batı ve Türkiye içerdeki ‘devşirmeleri’ başarı kazanır ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile AK Parti hükümeti iktidardan düşürülürse ne olur? “Bu, Türkiye ve bölge ülkeleri için bir felaket olur” değerlendirmesinde bulunan Sofuoğlu, yaşanabilecekleri 10 maddede özetledi:
- Birincisi, önce Suriye’de maşa bir PKK devleti kurulur. I. Dünya Savaşı sürecinde Arapları parçalayıp, savaştırarak güçsüzleştirdikleri gibi bölgede birden fazla Kürt devleti kurulur ve savaştırılır.
- İkincisi, Türkiye’nin güneyinde de bir PKK devleti kurulmaya çalışılır. Türkiye’nin milli birliği bölünür.
- Üçüncüsü, fetret devri başlar. Türkiye’de, şu anda ülkenin tüm kesimlerinden oy alabilen tek lider Erdoğan ve AK Parti. HDP Güneydoğu, CHP Ege ve Akdeniz kıyıları, MHP İç Anadolu’dan oy alabiliyor sadece. Erdoğan ve Ak Parti’nin devrilmesi demek, Erdoğan, Özal ve Menderes gibi yeni bir lider çıkana kadar ülkede siyasi istikrar bozulur, koalisyonlar, kaos dönemi başlar
- Dördüncüsü, Türkiye, yeniden Türkiye IMF’ye bağımlı getirilir. IMF’nin 2001 krizinde yaptığı gibi, çiftçiye, esnafa, işçiye verilen destekleme kredileri kaldırılır. Yoksul ve ihtiyaç sahiplerine yönelik yardım fonları kaldırılır.
- Beşincisi, Türkiye’deki milli otomobil, milli uçak, milli tank, milli helikopter gibi sanayi hamleleri ‘Devrim otomobilinde’ olduğu gibi hayal olur ve sanayide yeniden dışa bağımlı hale gelinir.
- Altıncısı, Ortadoğu’daki enerji savaşları sırasında ülkemizden geçen nakil hatlarındaki uluslararası petrol, doğalgaz anlaşmalarında Türkiye’nin payı minimize edilir.
- Yedincisi, Türkiye AB’deki kazanılmış haklarını kaybeder. Bugün mülteci krizini durdurmak için vize serbestliği ve tam üyelik için yeni fasılların açılması vaadiyle kapımızda dolaşan AB ülkeleri, Türkiye’ye hiç bir şey vermeden her istediğini yaptırmaya çalışır. Türkiye’ye kapılarını kapatır.
- Sekizincisi, Anadolu’nun bin yıllık ortak ruhu ve değerlerini temsil eden parti gittiğinde, Anayasal güvenceye alınması muhalefet tarafından engellenen başörtüsü ve ana dilde eğitim gibi özgürlükler kaybedilebilir. Türkiye, yeniden bir 28 şubat süreci yaşayabilir.
- Dokuzuncusu, milli gelirde ciddi bir düşüş yaşanır. Erdoğan ve AK Parti öncesinde Türkiye’de ‘Araplar bizi sırtımızdan vurdu’ anlayışla uzak durma modası hakimdi. Erdoğan bu anlayışı değiştirdi ve daha önce Batı’ya giden Arap sermayesini Türkiye’ye çekti. Batı’daki ekonomik krizin en büyük nedenlerinden bu. Erdoğan giderse, Arap sermayesi tekrar Batı’ya akar. Batı’da kriz biter, Türkiye’de başlar.
- Onuncusu, Erdoğan döneminde Türkiye ‘dünyada başka ülkelere en çok yardım ülkeler’ arasına girdi. Balkanlar, Ortadoğu, Kafkaslar ve Afrika’da emperyal oyunlar bozuldu. Düşünün, Erdoğan öncesi dünyanın altın, elmas ve enerji kaynağı Afrika’daki elçilik sayısı 9 idi, şimdi 26. Türkiye, karşılık beklemeden bu ülkeler yardım yapıyor ama yardım yapılan ülkelerdeki Türk mallarına ilgi artıyor ve Türk pazarı tüm dünyaya yayılıyor. Yıllık ihracat 35 milyar dolardan, sayısız krize rağmen 160 milyar dolara ulaşmış. Aradaki 125 milyar dolarlık fark, daha önce Batılı ülkelerin cebine giriyordu şimdi ise hem Türkiye hem de bölge ülkelerinin cebine giriyor. Erdoğan’ın gitmesi, Türkiye ve bölge ülkeleri ile halkları için bir felaket olur.”STAR