Alman Spiegel dergisinin haberinde “Alman hükümetinin, iltica başvurusunda bulunmuş olan yaklaşık 50 Türk hakkındaki bilgi ve dosyaların MİT’in eline geçmesinden endişe duyduğunu” yazmıştı.
AKŞAM’ın ulaştığı güvenlik kaynakları ise dosya sayısının 50 değil 100’ün üzerinde olduğunu vurguladılar, ancak soruşturmanın gizliliği nedeniyle tam sayı ve içeriğine ilişkin bilgi vermediler.
Kaynaklar ayrıca, Avukat Yılmaz Sunar hakkındaki iddianamenin yakında hazırlanacağını da belirttiler.
Kaynaklar, Almanya’nın avukattan bilgi toplamasını istediği kişilerin FETÖ, PKK ve DHKP-C başta olmak üzere terör örgütleriyle ilişkili kişilerden oluştuğunu belirttiler.
Kaynaklar, olayın ‘nüfus casusluğu’ boyutunda değerlendirildiğinin de altını yeniden çizdiler.
10 BİN BAŞVURU İŞLEMDE
Almanya Federal Göç ve Mülteciler Dairesi’nin (BAMF) Alman medyasında yer alan Eylül 2019 verilerine göre; 2017’de 8 bin 483, 2018’de 10 bin 655 ve bu yılın ilk 9 ayında ise 7 bin 610 Türkiye vatandaşı Almanya’ya iltica başvurusunda bulundu. Başvuruların 2017’de yüzde 28.1’i, 2018’de yüzde 41.4’ü, bu yıl ise yüzde 48.8’i işleme konuldu.
‘KANAATİMİZCE YASAL’
Almanya’nın Ankara Büyükelçisi Martin Erdmann, elçilik avukatının tutuklanmasına ilişkin yazılı bazı gazeteci ve ajanslara bilgi verdi, ancak büyükelçiliğin resmi sosyal medya hesaplarından açıklama yapılmadı.
Erdmann, “Bu tutuklama bizim için anlaşılabilir değil. İsnat edilen suçların açıklığa kavuşturulması için yoğun girişimde bulunuyoruz. Hukuk danışmanımız Büyükelçiliğimize, uluslararası düzeyde olağan ve kanaatimizce yasak olmadığı tartışmasız olan bir destek sağlamıştır” dedi. Elçinin, ‘kanaatimizce yasak olmadığı’ ifadesi dikkat çekici bulundu.
ALMANYA’DA ENDİŞELİ TEPKİLER
Almanya Göç ve Mülteciler Dairesi (BAMF) Başkanı Hans Eckard Sommer de yazılı açıklama yaparak, “iltica başvurularının değerlendirilme sürecinde bazı durumlarda yurt dışında detaylı bir araştırmanın da gerekebildiğini” belirtti.
Açıklamada, sığınma başvurusunda bulunan çok sayıda kişiye ilişkin verinin Türkiye’nin eline geçmiş olabileceği de vurgulandı.
Almanya Sol Parti ve Yeşiller Partisi de tutuklamaya tepki gösterdi.
ELÇİLİKLERDEN 3.5 MİLYON TL PARA ALMIŞ
Almanya’ya sığınma başvurusunda bulunan terör örgütü üyeleri hakkında resmi olmayan yollarla bilgi toplayan Avukat Yılmaz Sunar’ın banka hesap hareketleri de polis tarafından mercek altına alındı. İncelemede Sunar’ın hesabına Avrupa ülkelerinin büyükelçiliklerinden 1 yılda 3.5 milyon TL aktarıldığı belirlendi.
ÇANTADA 13 DOSYA
MİT ve polisin 3 ay boyunca adım adım izlediği Sunar’ın İstanbul’dan otobüsle Ankara’ya geldiği sırada yakalandı. Medyada yer alan haberlere göre; yanında avukat arkadaşı B.D. ile yakalanan Sunar’ın çantasından 13 ayrı terör örgütü üyesine ait bilgilerin yer aldığı dosyalar çıktı.
3 ÜLKEYE DAHA BİLGİ
İddialara göre Sunar’ın Almanya’nın yanı sıra Hollanda, Norveç ve İsveç Büyükelçilikleri’ne de terör örgütü üyeleri hakkında adli kayıtlarla ilgili bilgileri paylaştı. Sunar’ın yasa dışı bilgi toplamasına yardımcı olan adli ve emniyet görevlilerinin kimler olduğu konusunda da araştırma yapılıyor, tüm bağlantıları inceleniyor.
ALMAN BAKAN ‘CASUSLUK’ DEMİŞTİ
2017’de Türkiye’yi Almanya’da da terör şüphelilerini araştırmakla suçlayan İçişleri Bakanı De Maiziere, “Alman topraklarında casusluk faaliyetleri suç teşkil eder” demişti.
Almanya, Türkiye’den kaçan terör şüphelileri hakkında Ankara’dan gönderilen dosyaları işleme koymadı; aksine şüphelileri Türkiye’de haklarında yasal takip olduğu yönünde uyardı. Alman istihbaratı, konuyu 28 Mart 2017’de medyaya sızdırdı ve Türkiye’nin Almanya’da da terör şüphelilerini araştırdığını duyurdu.
İçişleri Bakanı Thomas De Maiziere, aynı gün yaptığı açıklamada, “Vatandaşlar hakkında dış ülkeler tarafından istihbarat toplanamaz. Alman topraklarında casusluk faaliyetleri suç teşkil eder ve kabul edilemez” dedi.
Almanya, ülkedeki Türk terör şüphelilerine ilişkin bilgi topladıkları iddiasıyla son 2 yılda 17 soruşturma açtı, bunlardan en az 4’ü halen devam ediyor. Türk güvenlik kaynakları ise De Maiziere’nin ‘casusluk’ saydığı şeyi Almanya’nın Türkiye’de yaptığına işaret ederek, “Üstelik kendi vatandaşları da değil. Türkiye’nin avukattan elde ettiği bilgilerden endişelenmekte haksız değiller” dediler.