Murat Çiçek
Başkan Erdoğan, "Anayasa Mahkemesi, maalesef birçok yanlışı arka arkaya yapar hale geldi. Bu da bizi ciddi manada üzüyor. Şu an itibarıyla Yargıtay'ın aldığı karar asla kenara atılamaz" dedi.
Başkan Erdoğan, aralarında TürkMedya CEO'su Murat Çiçek'in de bulunduğu gazetecilerin sorularını cevapladı.
BAŞKAN Erdoğan, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı 16. Liderler Zirvesi'nin yapıldığı Özbekistan'dan dönüşünde uçakta gazetecilere değerlendirmelerde bulundu, soruları cevapladı:
YARGITAY'IN SUÇ DUYURUSU: (Anayasa Mahkemesi'nin Can Atalay'la ilgili verdiği ihlal kararına karşın Yargıtay 3. Dairesi'nin aldığı karar) Her şeyden önce Yargıtay'ın bir yüksek mahkeme olduğunu herhalde kimse inkar edemez. AYM, bu noktada maalesef birçok yanlışları da arka arkaya yapar hale geldi. Bu da bizi ciddi manada üzmektedir. Şu an itibarıyla Yargıtayın aldığı karar asla bir kenara atılamaz. Anayasa Mahkemesinin kararına karşı Yargıtay da şu anda demiştir ki: 'Sen yüksek mahkemeysen ben de yüksek mahkemeyim ve yüksek mahkeme olarak da şu anda sizinle ilgili bir yaptırımı ben de talep ediyorum.' Bu talebinin gereğini bekliyor ve bu talebine karşı bunun gereğini yerine getirecek olan merci neresiyse o merciden bu talebini istiyor. Bu, parlamentoysa parlamentodan istiyor. Şimdi Can Atalay'ı alın, koyun bir kenara. Bundan önce yine benzer şeyler maalesef oldu. Parlamentomuz bu konularda ağır hareket ediyor yani birçok terörist, parlamentoda dokunulmazlıkların kaldırılması süreci geciktiği için kaçtılar, yurtdışına çıktılar."
SERİ ADIM ATMAYILIZ: Bu konuların bu kadar ağır ele alınmaması gerekir. Çok seri kararla bu işlerin bitirilmesi lazım. Seri olarak bu adımlar atılmayınca ondan sonra bakıyorsunuz birisi Amerika'da, birisi Almanya'da, birisi Fransa'da meydana çıkıyor. Ondan sonra da oralardan Türkiye'yi tehdit ediyorlar. Benim ülkem yurtdışına kaçmış sapıkların tehdidiyle karşı karşıya kalmamalı, kalamaz. Anayasa Mahkemesi de bu konuyla ilgili olarak Yargıtay'ın attığı bu adımı hafife de alamaz, almamalıdır.
MECLİS'İN YETKİSİ: Eğer partimden bazı arkadaşlar da burada Yargıtayı yerip Anayasa Mahkemesine övgüler düzüyorsa onlar da yanlış yapıyorlar. Bizim 'Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz' anlayışıyla hareket etmemiz lazım. Buralarda kalkıp da birilerine şirin görünmenin anlamı yok. Son olarak şunu da vurgulamak isterim ki anayasa yapma yetkisi Yüce Meclisimizindir ve bu yetkisini devredemez. Kimse de milletin iradesiyle oluşmuş Meclis'in bu mutlak yetkisine el uzatamaz.
GAZZE: İsrail bu zulmü, barbarlığı sergilemeye eğer devam ediyorsa burada tüm ülke liderlerinin düşünmesi gereken bir şeyler var demektir. Ben BM Genel Kurulu'nda 1947 haritasıyla bugünkü haritayı mukayeseli şekilde orada tüm dünyaya haykırdıysam bunun bir nedeni var. Bunu yaparken bir şeyleri ortaya koyuyorum. Bu katliamlar 1947'den itibaren başladı. O günden bugüne adeta İsrail ile Filistin'in haritaları arasında bir değiş tokuş söz konusu.
BM'NİN TAVRI: İsrail'in saldırılarının arkasında başlangıcından itibaren başta ABD olmak üzere tüm Batı yer alıyor. Guterres, BM Genel Sekreteri olarak hakkın ve haklının yanında yer alıyor. Amerika'nın ve İsrail'in yanında kaç ülke var? BM'de insani ateşkesin sağlanması için yapılan oylamada Amerika'yla beraber olan 14 ülke vardı ama 120 ülke bunların karşısında dimdik durdu. 40 veya 41 ülke de çekimser kaldı. Bu cesur ülkeler bütün dünyaya bir mesaj veriyor. 'Ey Amerika, sen ne kadar büyük olursan ol, haklı değilsin, İsrail haklı değil. Haklı olan buradaki mazlumlardır.' diyorlar.
DİPLOMASİ: Riyad Zirvesi'nden sonra arkadaşlarımla yeniden telefon diplomasisine odaklanacağız. BM'de hakkı ve adaleti savunanların sayısını daha da artırmaya yönelik bir çalışma başlatacağız. Bizim buradaki bütün temennimiz, sadece insani yardımların geçiş koridoru değil ayrıca İsrail'e yönelik, yaralı Filistinli mazlumların geçişlerini sağlayacak baskıyı artırmak. Biz bu koridor açılırsa bu yaralıları ve kanser gibi kronik hastalıkları olan kardeşlerimizi hastanelerimize almaya hazırız. Bunun için de hazırlıklarımızı tamamladık.
ATEŞKES: Umutsuz olmak diye bir şey yok. Tabii ki umudumuz var. Şunu unutmamak gerekir, 2-2,5 buçuk milyon nüfuslu bir Gazze'den söz ediyoruz. Burada şu anda 11 bine yakın çocuk, kadın, yaşlı Filistinli can verdi. Bunun yanında 25-30 bin yaralı var. Şu anda devasa bütün o binalar yıkılmış, enkaza dönmüş vaziyette. Acaba bu enkazların altında durum nedir? Gelen haberler fecaat. Bütün bunlarla birlikte bu enkazlar nasıl kalkacak? Bunlara yönelik de yaptığımız diplomatik ataklarda bazı olumlu sinyaller alır gibiyiz. Temennim odur ki bunlar hayata geçer. Onun için Riyad Zirvesi'ni çok önemsiyorum. Ateşkesi sağlamak öncelikli hedefimizdir.
İKİSİ DE AYNI YERE SELAM GÖNDERİYOR
CHP'DE GENEL BAŞKAN DEĞİŞİMİ: Biz ne dedik? Bay Bay Kemal dedik. Dediğimiz oldu mu? Oldu. Bunu ilk söylediğimiz zaman yapsaydı bu kadar olumsuz olmayacaktı. Bunların birbirinden farkı yok. Al birini vur öbürüne. Biri Demirtaş'a selam gönderiyor. Biri Kavala'ya selam gönderiyor. Aynı şekilde diğeri de onlara selam veriyor. Şimdi bunlar hala Demirtaş'a selam gönderirsem ben güçlenirim havasındalar. Kavala'ya selam gönderirsem güçlenirim diye düşünüyorlar. Yahu güçlenemezsin. Sen de kaybedeceksin. Öbürü de kaybedecek. Eğer bu parti Atatürk'ün partisiyse Atatürk'ün partisinde milli olmayan, yerli olmayan kimse barınamaz ve barınamayacaktır. Şimdi 31 Mart bunun kantarı olacak ve bu kantarda İstanbul, Ankara başta olmak üzere inşallah Cumhur İttifakı gereğini yapacaktır. Cumhuriyet Halk Partisi başına kimi getirirse getirsin değişmez, değişemez.
ABD TEPKİLERİN HEDEFİ HALİNE GELDİ
BLINKEN'İN ZİYARETİ: (ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken'ın Ankara ziyareti) Görüşmeler esnasında kendisine bazı tekliflerimiz Dışişleri Bakanı'mız tarafından yapıldı. O da neydi? Örneğin şu anda günde 20-30 tır geçiyor. Tabii insani bir yardım değil. Bunun yükseltilmesi, en az 500 tır'a bunun çıkarılması gerekir teklifi yapıldı. Onun da buna olumlu yaklaştığı Dışişleri Bakanı'mız Hakan Fidan tarafından bana nakledildi. Temennimiz odur ki eğer hakikaten bu 500 tır hal yoluna girerse bir nebze olsun biraz rahatlama olur gibi. Çünkü burada ilaç, gıda, özellikle su bütün bunlara ciddi manada ihtiyaç var.
YAKIŞIR ŞEKİLDE: Bakanlık konuğuna temsil ettiği makama yakışır şekilde yaklaşımda bulundu. İsrail'in Gazze'de yaptığı katliama destek vermek, tüm dünyada ABD'yi tepkilerin hedefi haline getirdi. Eğer 3 gün içinde İstanbul Yenikapı'ya 1,5 milyon insan geliyor, bir şeyi ifade ediyor. Yani 'Bizim sesimize kulak verin. Bizim sesimizi dünyaya haykırın.' diyorlar. ABD Dışişleri Bakanı Blinken'ın en büyük hatası en başta oldu. İsrail'e gittiğin zaman, 'Ben buraya ABD Dışişleri Bakanı olmanın yanında bir Yahudi olarak geldim.' dersen bunun da bir karşılığı olur.
REHİNELER: Hamas'ın sivilleri rehine olarak tutmak gibi bir derdi yok. Tam aksine, olması gereken İsrail'in elindeki Filistinlilerin bırakılmasıdır. Hamas'ın sivilleri bırakmamak gibi bir kararlılığı yok, 'Bırakırız.' diyorlar. Tabii orada askerler var. Bu askerlerin içerisinde üst rütbeliler de var ama İsrail'in kalkıp da 5 yaşında, 10 yaşında, 15 yaşında çocukları rehine alacak kadar vicdani olmayan tutumu da ortada. Olumlu adımlar atıldığı takdirde biz her türlü riski alır ve bu işin çözümüne katkıda bulunmaya çalışırız.
İİT'NİN RİYAD ZİRVESİ: Konunun tüm detaylarına varıncaya kadar orada konuşmak ve bir an önce insani ateşkesin sağlanmasının teminine yönelik müzakereler yapmak için toplanacağız. Ben, Riyad'daki toplantıyı çok önemsiyorum. Hem ateşkesin sağlanması hem kalıcı barış ile ilgili yapabileceğimiz çok şey var. Bu zirveden çıkacak kararlar, İsrail'in zulmünü durdurmak için büyük bir adım olacaktır. Bizim önceliğimiz de derdimiz de barış.