Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, NATO Savunma Bakanları Toplantısı'nın ardından Brüksel'de görev yapan Türk gazetecilerle bir araya gelerek soruları yanıtladı, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Bakan Akar'ın, açıklamalarının satır başları şöyle;
Türk Silahlı Kuvvetleri bir taraftan hudut güvenliği diğer taraftan terörle mücadele faaliyetlerini kararlılıkla sürdürüyor. Ayrıca Libya, Azerbaycan gibi dost ve kardeş ülkelerde de dostlarımızın, kardeşlerimizin, haklı davalarını elimizden geldiğince desteklemeye devam ediyoruz.
UKRAYNA-RUSYA GERİLİMİ
Bizlerde, ilgili diğer ülkelerde ve NATO ülkelerinde bir endişe söz konusu. Bu endişeyle gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Diplomasi ve diyaloğun sürdürülmesi ve bu şekilde çözüme gidilmesi hepimizin ortak dileği. Bunu vurguladık, vurgulamaya devam ediyoruz. Bizim için hem Gürcistan'ın hem de Ukrayna'nın toprak bütünlüğü ve egemenliği önemli. Sayın Cumhurbaşkanımızın da belirttiği gibi tansiyonun düşürülmesi için Türkiye olarak bugüne kadar elimizden geleni, üzerimize düşeni yaptık, yapmaya devam ediyoruz."
Görüşmelerde Güney Kafkasya'daki bölgesel iş birliğinin herkesin yararına olduğunu ifade ettik. DEAŞ, El-Kaide, PKK ve PKK'dan hiçbir farkı olmayan YPG ve FETÖ gibi terörün her türlüsü ile mücadele ettiğimizi, bunu sürdürdüğümüzü ve bu alanda müttefiklerimizden daha fazla işbirliği beklediğimizi de burada yine altını çizerek muhataplarımıza ifade ettik.
NATO Genel Sekreteri'nin yanı sıra İngiltere Romanya, Letonya, Estonya, Kuzey Makedonya, Hollanda, Yunanistan, Bulgaristan, İtalya, İspanya ve ABD'nin de aralarında bulunduğu çok sayıda savunma bakanı ile görüşme fırsatı buldum. Hem askeri eğitim iş birliği hem de savunma sanayi konularını ele alma, ana, kilit konular hakkında görüş alışverişinde bulunma fırsatı bulduk. Bu bakımından toplantının son derece yararlı geçtiğini söyleyebiliriz.
"TUTUMUMUZ BAŞINDAN BERİ AÇIK VE NET"
Bizim Rusya-Ukrayna krizine ilişkin tutumumuz başından beri çok açık ve net. En üst düzeyde Sayın Cumhurbaşkanımızdan başlayıp bakanlar düzeyinde ve diğer heyetler arası görüşmelerde hep dile getirildi. Biz başlangıçtan itibaren konuşmalara ve görüşmelere Kırım'ın işgaline karşıyız diye başladık. Ukrayna'nın toprak bütünlüğünü desteklediğimizi de söyledik, söylemeye devam ediyoruz. Bölgedeki gerginliğin sağduyulu ve dengeli bir yaklaşımla çözülmesinden yanayız ve bu manada Karadeniz'e kıyısı olan ülkelerin barış, diyalog, huzur ve refah içinde yaşaması bizim en samimi temennimiz.
Gelişmelere göre bizim almamız gereken tedbirler neyse bunları bugüne kadar aldık, almaya devam edeceğiz.
YUNAN BAKAN İLE GÖRÜŞMESİ
Yunanistan Savunma Bakanı Sayın Nikolaos Panagiotopoulos ile gayet olumlu, yapıcı bir görüşme yaptık. Spontane gerçekleşti, gerçekçi bir görüşme oldu.
Türkiye ve Yunanistan arasındaki güven artırıcı önlemler toplantısının dördüncüsünün Ankara'da yapılması için Yunan heyete yönelik davetlerimizi yineledik.
Buna bağlı olarak bir silahlanma sevdasına giren Yunanistan birtakım ittifaklar peşinde koşmaya çalışıyor. Biz de 'Bunlar beyhude gayretler' diyoruz. Zaten akil, aklı başında Yunanlar da bunu ifade ediyorlar. Bu kadar ekonomik problem varken bir silahlanma sevdasıyla Yunan halkının imkanlarını, fırsatlarını, maddi kaynaklarını heba etmek öncelikle ve özellikle Yunan halkını rahatsız ediyor, onun yükünü artırıyor.
Türkiye, Yunanistan başta olmak üzere tüm komşularının sınırlarına, toprak bütünlüğüne saygılıdır. Türkiye coğrafyası, nüfusu, ordusu, ekonomisi, tarihi ve değerleriyle güçlü bir devlet. Fakat Türkiye hiç kimseye karşı bir tehdit değil. Bunun görülmesi, bilinmesi lazım. Türkiye hem bölgesel hem de küresel barışın ve istikrarın teminatı olmaya veya küresel ve bölgesel barışa katkı sağlamaya devam ediyor. Bizim durumumuz budur. Türkiye güvenilir, güçlü ve etkin bir müttefik. Bunu herkesin bilmesi lazım.
Türkiye çok sayıda Suriyeli mülteciye ev sahipliği yapıyor. İnsani yardımda bulunuyor. Hal böyleyken Yunanistan'a girmeye çalışanlara silahla, botlarını delmek, bazen ateş etmek suretiyle karşı koymak gerçekten hiç yakışık almayan, bu çağda olmaması gereken, uluslararası hukuk, insani değerler, insan hakları bakımından kabulü mümkün olmayan davranışlardır. 3 yılda, 85 bin mülteciyi özellikle denizde acımasız, canice, insanlık dışı şekilde karşılamışlar, ittirmişlerdir. Bunun başka yolu olması lazım. Buna derhal son verilmeli.
İpsala'da Yunan sınır unsurları tarafından geri itilen 19 kişi donarak öldü. AB'de, başka yerlerde insan haklarının en önde savunucusu olarak ortaya çıkanlar nerede? Avrupa'nın göbeğinde insanlar hayatlarını kaybettiler. Sağ kalanların ifadeleri var: 'Soydular, bizi çıplak tuttular, paramız pulumuz gitti. Çoluğumuz çocuğumuzla ölüme terk ettiler.' diyorlar. Yunan muhataplarımızdan bunlara bir çare bulunmasını istiyoruz. Bu, insan haklarının kesin ihlalidir.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin eşit hak sahibi olduğunu anlamaları, Türk varlığını kabul etmeleri lazım. Türk varlığını içlerine sindirmeleri lazım. Kimseler yokken biz vardık orada. Dolayısıyla bu tarihi arka planıyla, sosyal yapısıyla, değerleriyle, gelişimiyle bunları görmek lazım. Oradaki insanların da Kıbrıslı kardeşlerimizin de haklarına saygı göstermeleri lazım.
NATO başarılı bir savunma ittifakı. Biz de buranın tam üyesiyiz. Dolayısıyla buradahaklarımız, sorumluluklarımız var. Hem haklarımızı sonuna kadar kullanmak hem de sorumluluklarımızı sonuna kadar yerine getirmek için elimizden gelen gayreti gösterdik, gösteriyoruz.