Atina'ya sesiniz çıkmıyor! S-300'ü Biden'la konuşacağım

Başkan Erdoğan, Balkanlar dönüşünde kritik mesajlar verdi: S-400'ü diline dolayanlardan, Yunanistan'ın S-300'leriyle ilgili bir şey duydunuz mu?

EMİN PAZARCI / ZAGREB

Başkan Recep Tayyip Erdoğan, Bosna-Hersek, Sırbistan ve Hırvatistan ziyaretinden dönüş yolunda gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını cevapladı:

SESLERİ ÇIKMIYOR: İfade ettiğim hususların, vermek istediğim mesajın son derece açık olduğunu düşünüyorum. Yunanistan'ın son dönemde Türkiye'ye yönelik tutumu izah edilir gibi değil. Bir yanda Ege'de yaptıkları ihlaller var, bazıları NATO görevi icra eden uçaklarımıza yönelik tacizler var, S-300 füzeleriyle radar kilitlemeye varan mütecaviz hareketler var. Bizim S-400 olayımızı diline dolayanlardan Yunanistan'ın S-300'leriyle alakalı bugüne kadar herhangi bir şey duydunuz mu? S-300'ler de Rusya'nın, S-400 de Rusya'nın. Ama ona ses yok.

BAŞI ABD ÇEKİYOR: Burnumuzun dibindeki adaları anlaşmalarla getirilen gayri askeri statü hilafına silahlandırmaya devam ediyorlar. Aynı zamanda tabii üsler kurulması olayı var. Bunun başını da malum Amerika çekiyor. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'na gittiğimizde Sayın Başkan'la orada bir görüşme fırsatı bulursak Amerika'nın bu noktada attığı adımlar da dile gelecektir, bu konuları da konuşacağız.

BU DİLDEN ANLIYORLAR: Diğer yanda deniz yetki alanları bağlamında Ege'de ve Doğu Akdeniz'de bize dayatmaya çalıştıkları maksimalist tezler var. Bunun da yenilir yutulur bir yanı yok. Türkiye ile doğrudan konuşmak yerine BM'de, ABD'de, AB'de ve hatta en güçlü üyelerinden olduğumuz NATO'da bizi sürekli şikayet suretiyle adeta tehdit mekanizmaları çalıştırıyorlar. Bunu tabii kabullenmek mümkün değil. Onların anlayacağı dil neyse biz parantez açarak o dille konuşuyoruz. Anlıyorum ki onlar da anlıyor.

SURİYE: (Teröre karşı yeni harekat) Suriye ile ilgili olarak, malum orada birçok terör örgütü var. Bu terör örgütlerinin bizim ulusal güvenliğimize tehdit oluşturmasına müsaade etmeyiz. Onun için de sahada bu doğrultuda gerekli çalışmaları yapmamız gerekiyor dedik ve bu çalışmaları yapıyoruz. Bölücü terör örgütlerine karşı bu çabalarımız, Suriye'nin birliği ve toprak bütünlüğünün de aslında teminatı ama rejim bunlara yönelik herhangi bir tavır şu ana kadar geliştirmedi ve geliştirmiyor.

CUDİ'DEN BİLİYORLAR: Orada da (Suriye) bu terör örgütlerinin anladığı, anlayacağı bir dil var. Bunlara da o dilden konuşmamız gerekiyor. Türkiye'nin kükremesi ne demek, Türkiye kükrediği zaman nasıl kükrer, onlar bunu da biliyor. Onun için de "Bir gece ansızın geliriz" veya "Bir gece ansızın oradayız" dediğimiz zaman terör örgütleri bunu biliyor. Nereden biliyor, Cudi'den biliyor. Nereden biliyor, Gabar'dan biliyor. Nereden biliyor, Tendürek'ten biliyor. Nereden biliyor, Bestler Dereler'den biliyor. Nereden biliyor, bizim sınır ötesi harekatlardan biliyor. Şehitlerimiz oldu. Ama bizim şehitlerimizin bedeli çok ağırdır ve o bedeli de bunlar ödeyecekler ve ödüyorlar.

Başkan Erdoğan, Akşam Gazetesi Ankara Temsilcisi Emin Pazarcı'nın da aralarında olduğu gazetecilerin sorularını cevapladı.

MERKEL VE MACRON'U ENERJİ KRİZİ İÇİN UYARDIM

HAVALIYDILAR: Yenilenebilir enerji konusunda tabii doğal gaz sıkıntısı patlak vermediği dönemde başta Almanya ve Fransa olmak üzere bunlar çok havalı dolaşıyorlardı. Çünkü "bizim nükleer enerjimiz var" diyorlardı, rahat olduklarını söylüyorlardı. Doğal gaz konusunda da sıkıntılarını olmadığını söylüyorlardı. Hatta o aralarda Merkel'le de Macron'la da görüşmelerim olmuştu. O görüşmelerde de onlar kömürü, yani termik santralleri kapatacaklarını ve yenilenebilir enerjiye geçeceklerini, hatta hatta nükleer enerji santrallerini de kapatma kararı aldıklarını söylemişlerdi. Mesela Almanya üç santrale indirmişti. Scholz gelince Scholz'la da ben bu konuyu konuştum, "Ben Merkel'in attığı adımdan geri gitmem. Ben de bu nükleer enerji santrallerini kapatmakta kararlıyım" dedi. "Bunu iyi düşündünüz mü?" dedim. "Evet, çünkü yenilenebilir enerji artık Avrupa Birliği'nin ortak bir kararı" dedi. Baktım Macron da aynı durumda. Ve ne oldu? Bir ay geçmedi, Almanya hemen Ruhr havzasını açma kararı verdi ki Ruhr havzası Almanya'nın kömürde çok güçlü olduğu, önemli bir termik santral havzasıdır. Şu anda Almanya Ruhr havzasını yani termik santrali kullanmaya başladı. Böyle bir duruma geldi. Tabii Rusya keyfinden bu kararları almadı, bu adımları atmadı. Avrupa öyle zannedildiği gibi rahat değil, huzurlu değil. Bu çok farklı bir yere gidiyor. Böyle bir durum var. Hamdolsun bizim şimdilik böyle bir sıkıntımız yok.

FATURASI AĞIR OLACAK

(Bu kış yaşanacak kriz Avrupa, Rusya-Ukrayna savaşıyla ilgili tutumunu değiştirir mi?) Bu kışı atlatmadan öyle bir kararı vermek zor gibi geliyor bana. Çünkü Avrupa için bu kış öyle kolay geçmeyecek, çok sorunlu bir kış olacak, mali noktadan faturası çok ağır bir kış olacak.

DERDİMİZ UYGUN FİYATA DOĞALGAZ

PUTİN'LE KONUŞTUM: Rusya bize herhangi bir yaptırım uygulamıyor. Hele hele kendisiyle fiyat konusunda bir görüşmem olmuştu. O konudaki yaklaşımını da bize müspet olarak gerçekleştirirse o zaman zaten "nurun ala nur" olur. Bizim derdimiz, mümkün olduğunca elektriği veya doğalgazı vatandaşımıza daha uygun şartlarda verebilmek. Hele hele 2023 ile birlikte kendi doğalgazımızı çıkarmamız halinde, vatandaşımızın kapısına doğal gazı çok daha ucuza ulaştıracağız. Hedefimiz bu. Şimdilik bu mevcut rezerv, ihraca yönelik bir rezerv değil. Ama Türkiye için çok büyük bir kapıyı açmış olacağız.

TÜRKİYE'YE 20 MİLYAR $ YATIRIM YAPMAK İSTEYEN FİRMALAR VAR

İŞİ SIKI TUTACAĞIZ: (Avrupa'da yaşanan enerji kriziyle bağlantılı olarak) Avrupa'dan gerek dünyanın değişik yerlerinden Türkiye'de yatırım için kapımızı çalanlar var. Şu an itibarıyla toplamda 20 milyar dolar gibi Türkiye'de yatırım yapma konumunda olan firmalar var. Bu rakam inşallah daha da yükselecek. Mali noktada dışarıdan parasını Türkiye'de park eden firmalar da başladı. Çünkü başka ülkelere güven kalmadı. Merkez Bankamızda rezerv yükselmeye başladı. Bu tabii rahat hareket etmemizi sağlıyor. Bu konuyla ilgili de şu anda birçok dost ülke gerekli desteklerini sağ olsun veriyorlar. Onlardan borçlanmamız Merkez Bankası olarak güçlenmemize neden oluyor. İnşallah bunu başarmak suretiyle de dövizdeki bu sıkıntıyı aşmış olacağız.

RUS TAHILINI AFRİKA'YA ULAŞTIRIRIZ

Semerkant'ta Sayın Putin'le geniş ve etraflıca olacağına inandığım bir görüşme yapacağız. Ağırlıklı olarak tahıl koridoru meselesini görüşeceğiz. Burada asıl dert, fakir ülkelerin tahıl koridorundan nasibini almalarını ve bu sıkıntılı dönemi aşabilmelerini sağlamak olmalı. Fakat şu anda durum öyle gözükmüyor. Biz tabii Semerkant'taki görüşmemizde artık Rus ürünlerinin de bu gemilerle koridordan gönderilmesini kendisinden rica edeceğiz. Eğer Rus tahılı da gelmeye başlarsa biz burada bu fakir Afrika ülkelerine varıncaya kadar hepsini en ideal şekilde belli bir sisteme oturtur, bağlarız ve oralara da bu tahılı, diğer ürünleri, hepsini göndeririz.

250 BİN KONUT 100 BİN ARSA

SOSYAL KONUT PROJESİ: 250 bin konut, 100 bin altyapılı konut arsası içeriyor. İcabında vatandaş "ben kendim yapacağım" diyorsa, onlara da "buyur kardeşim, 100 bin arsa var, kendin de yapabilirsin" diyoruz. Ayrıca 10 bin sanayi sitesiyle vatandaşımıza kendi işini kurma imkanı da sağlanacak. Gençler, emekliler, engelliler, şehit yakınları ve gazilere yönelik özel kontenjanlar olacak. Vatandaşlarımıza böylece ev sahibi olabilme kolaylığı sunuyoruz. Yüksek kira bedeli almak suretiyle korsanlık yapanlar da burada en büyük darbeyi yiyeceklerdir.

ALTILI MASADAN BİR ŞEY ÇIKMAZ

HDP'YE BAKANLIK: Onu benim değerlendirmem doğru olur mu? Ben böyle çürük tahtalara basmam. Nereye gideceği belli olmayan bu yapıdan hiçbir şey çıkmaz. Varsa adayınızı açıklarsınız değil mi? Ama şu anda altılı masanın yaptığı tek iş var; "Önümüzdeki toplantıyı kimin evinde yapacağız?" Tek yaptıkları iş bu. Sıralamaya koymuşlar. Başka bir şeyi hiç duydunuz mu? Hep bu. Bir mesafe alın, bir adım atın; yok. Herhalde bunlar YSK açıklamayı yaptığı ana kadar bir karar alamayacaklar diye düşünüyorum.

"ÖCALAN'I DA BIRAKACAĞIM" DİYEBİLİRLER

KILIÇDAROĞLU'NUN KHK VAADİ: Bunların şüheda diye bir dertleri yok. FETÖ'cülerle, KHK'lılarla ilgili "ben bırakacağım" diyor. Sen kimsin, neyi bırakıyorsun? Bunun kararını yargı verir. Ama o, bu kararı yargıya bırakmıyor, bu kararı kendisi verecekmiş! Yani bunların bir defa hukuk tanımazlığı da var, kanun tanımazlığı da var. Bay Kemal'e sormak lazım "sen bu yetkiyi nereden alıyorsun?" O masanın etrafında olanlarda da bu konuyla ilgili gariplikler var. Bunlara kalsa "Abdullah Öcalan'ı da bir KHK kararıyla bırakacağım" derler. Demirtaş için de derler. Diğerleri için de derler. Asla böyle bir şeye prim vermek mümkün değil. Bu kadar şehidimiz olacak, bütün bu şehitlerimizin faillerine siz tahliye kararı vereceksiniz veya beraat kararı vereceksiniz! Bizler bu ülkede siyaset yaptığımız sürece kolay değil bu işler.

ANA BAŞLIKLAR İÇİN EKİPLERİMİZ ÇALIŞIYOR

SEÇİM KAMPANYASI: Şu anda parti teşkilatımız içerisinde geniş bir ekibimiz bu çalışmayı yürütüyor. Bu çalışmaları belli bir noktaya getirdikten sonra kampanyanın ana başlıklarını o zaman açıklayacağız. Bu konularda AK Parti'nin deneyimi, tecrübesi her zaman için diğerleriyle mukayese edilemeyecek derecede ileridir, iyidir. Şu anda bu çalışmaları yürüten arkadaşlarımız bizlere sunumlarını yapıyorlar ve bu sunumlardan sonra da belli bir olgunluğa gelince bunu kamuoyuyla en güzel şekilde paylaşmayı planlıyoruz.

ENSAR, MUHACİR NEDİR, BİLMEZLER

MÜLTECİLER: (Suyelilere yönelik nefret söylemi) Demokratik haklarını, maalesef kin ve nefret türü yanlış yollara sevk etme üzerine bina eden başta ana muhalefet partisi ve onun yandaşları, yavruları ülkemize gelen bu misafirlere karşı böyle bir kampanyayı sürdürüyorlar. Birinci derecede Suriye, ikinci derecede Afganistan hatta Irak, buralardan gelenlere karşı biz ana muhalefetin durduğu yerde değiliz. Çünkü biz hicret kültürünü iyi biliriz. Muhacir kimdir, bunu çok çok iyi biliyoruz. Ana muhalefetin başındaki zatın hicret, muhacir, ensar nedir; haberi yok.

'ERDOĞAN DIŞ POLİTİKA USTASI'

Fransız Le Monde gazetesinde "Erdoğan büyük arabulucu" başlığı ile yayınlanan yazıda Başkan Erdoğan için 'dış politika ustası' denildi. Alain Frachon imzalı yazıda şu değerlendirmeler yapıldı:

Erdoğan'ın Ukrayna Devlet Başkanı Başkanı Zelenskiy ve Rusya Devlet Başkanı Putin ile ilişkisi iyi.

Fransa Cumhurbaşkanı (Macron) doğruyu söylüyor. Türk mevkidaşı Ruslar ve Ukraynalılar için irtibatta olan kişi.

Zelenskiy'e sıcak ve destek veren, her zaman Putin'i anlayan Erdoğan, arabulucu olarak kendini dayattı. Yan yana ama herkesle arası iyi.

Biraz kıskanç bir hisle de olsa realist ekolün dış politikada savunucuları ustayı selamlıyor.

Türk arabuluculuğu, Orta Doğu ve Afrika'ya hububat ihracatı için Ukrayna limanlarının blokajını kaldırmaya başlamasına izin verdi.

Rus işgal birliklerinin patlayıcı bir duruma neden olan Zaporijya nükleer santraline BM müfettişlerinin gönderilmesine yardım etti.

Temmuzda Erdoğan ile Putin Soçi'de güçlendirilmiş bir ekonomik ortaklık imzaladılar.

Ağustosta Zelensky, Erdoğan'ı Lviv'de ağırladı.

UÇAK SATMAK İÇİN SİNYAL ÇAKAN VAR

Erdoğan, İstanbul'da cuma namazı çıkışı basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. F-16 alımıyla ilgili ABD dışında başka ülkelerin de uçak sattığını hatırlatan Erdoğan, "Bunun için bize sinyal çakanlar var" dedi. ABD'nin Suriye'de terör örgütüyle tatbikat yapmasıyla ilgide de Erdoğan, "Aynı şeyi Irak'ta da yaptılar. Eğitim desteği de veriyorlar. BMGK'da eğer Sayın Başkan ile bir görüşmem olursa bu konuyu görüşeceğim" diye konuştu.