Beyaz Saray Sözcüsü Josh Earnest, Türkiye'nin başlattığı Fırat Kalkanı Operasyonu'nun, DAEŞ karşıtı çabalara sunduğu önemli katkıların son örneği olduğunu söyledi.
Earnest, Beyaz Saray'daki günlük basın toplantısında, gazetecilerin Türk Silahlı Kuvvetleri Müşterek Özel Görev Kuvveti ve Koalisyon Hava Kuvvetlerince Suriye'nin Türkiye sınırındaki Cerablus bölgesinde terör örgütü DAEŞ'e yönelik başlatılan Fırat Kalkanı Operasyonu'na ilişkin sorularını yanıtladı.
"Türkiye'nin bu adımları atmış olması önemli bir ilerleme"
"ABD'nin sınırın bu bölgesinin kapatılması amacıyla kararlı adım atması için Türkiye'yi bir süredir teşvik ettiğini" belirten Josh Earnest, geçen sonbaharda ABD Başkanı Barack Obama ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasında Antalya'daki G20 toplantısı sırasında yapılan görüşmede de bu konunun gündeme geldiğini hatırlattı.
Earnest, şunları söyledi:
"Türkiye'nin bu adımları atmış olması önemli bir ilerleme göstergesi. Antalya'daki o toplantıda da Obama, bu çabalar için Türkiye ABD'nin desteğini isterse bunun verileceği konusunda Erdoğan'a teminat verdi, çünkü stratejik öncelikler sınırın bu bölümünün kapanmasıyla doğrudan ilgiliydi. DAEŞ ikmal hattı buradan geçiyordu ve buranın kapanması gerekiyordu. NATO müttefikimiz Türkiye DAEŞ karşıtı çabalara değerli katkılar sundu. Bu da (operasyon) son örneği."
Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyindeki Kürt gruplara yönelik tepkisi hatırlatılan Sözcü Earnest, bunu takip ettiklerini söyledi.
ABD'nin her türlü terör eylemini kararlı ve güçlü şekilde kınadığını vurgulayan Josh Earnest, "Diğer taraftan Suriye içinde Kürtleri de içeren bazı unsurlar var. Bunlar bizim DAEŞ karşıtı çabalarımıza önemli katkı sağlıyorlar. Durumun komplike olduğunu inkar etmenin anlamı yok. Bu konuda duyarlıyız ve izlemeye devam ediyoruz." dedi.
"ABD DAEŞ karşıtı gruplara destekliyor"
Earnest, Türkiye'nin PYD'ye tepkisinin ABD ve uluslararası koalisyonun Suriye'deki krizi çözme çabalarında hareketini zorlaştıran unsurlardan biri olduğunu belirterek, ABD'nin DAEŞ ile mücadele eden grupları desteklediğini hatırlattı.
Beyaz Saray Sözcüsü Earnest, "Bunu da Türklere anlattık. Kendileri de zaten bu durumdan rahatsızlıklarını gizlemediler. Ama gerçek şu ki Suriye içinde DAEŞ ile savaşan gruplarda Kürtler var ama Araplar, Türkmenler ve diğerleri de var. Bunlar kayda değer kazanımlar sağladılar. Bu kazanımlar ABD öncülüğündeki uluslararası koalisyonun donatma faaliyetleri, danışmanlığı ve yardımı olmadan mümkün olamazdı." şeklinde konuştu.
"ABD TÜRK DEMOKRASİSİNİN DESTEKÇİSİDİR"
ABD-Türkiye ilişkilerinin güçlü şekilde devam ettiğini vurgulayan Beyaz Saray Sözcüsü Earnest, şöyle devam etti:
"ABD ve Türkiye, ortak çıkarlarına yönelik tehditlere cevap verirken oldukça verimli şekilde koordine olma kabiliyetine sahip. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin sınır boyunca DAEŞ güçlerine karşı ilerlemesi, bunu da ABD ve uluslararası koalisyonun güçlü desteğiyle yapmaları sanırım bu koordinasyonun en iyi örneği.
Diplomatik ilişkilerimiz de değerli. Bu yüzden ve ABD'nin demokratik yollarla seçilmiş, sadece bir ay önce darbe girişimiyle tehdit edilmiş Türk hükümetine desteğini yinelemek için ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden bugün Türkiye'yi ziyaret etti. Türk halkının ve hükümetinin şunu anlaması önemli; Dünyanın en etkili demokrasisi olan ABD, Türkiye'nin demokrasinin destekçisidir."
GÜLEN'İN İADESİ TALEBİ
Earnest, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in iade edilmesine yönelik soruları da cevapladı.
Josh Earnest, "Gülen'in iadesi talebi darbe girişimiyle, en azından doğrudan ilgili değil. Bu sizi rahatsız ediyor mu?" sorusuna şu karşılığı verdi:
"Darbe girişiminin yaklaşık 6-8 hafta önce yapıldığını düşünürsek, bu kadar kısa süre içinde Gülen'e karşı bir dava sunulacaksa Türkiye'nin sağlam bir şey oluşturamaması bence anlaşılabilir bir durum. Türkiye'nin uzun zamandır Gülen'in faaliyetleri hakkında endişeleri vardı ve ABD'ye önemli kanıtlar sundular. Adalet Bakanlığı yetkilileri de bunları dikkatlice inceliyor. Adalet Bakanlığı heyeti bu hafta Türk muhataplarıyla konuyu ele almak ve kanıtları incelemek üzere Türkiye'de. Başından beri söylediğimiz iki ülke arasındaki iade anlaşması ve hukuk kuralları bunun nasıl çözüleceğini belirleyecek."