Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Yiğit Bulut, TRT Haber TV'de Hasan Kurtulmuş'un sunduğu Derin Analiz programında, paralel örgütün finans kaynaklarına kayyum atanmasını, İGDAŞ'ın halka arzı konusunu ve gündemde öne çıkan diğer konuları değerlendirdi.
Paralel örgütün finans kaynaklarına kayyum atanmasıyla birlikte yerleşik düzenin medyasının hemen harekete geçtiğine işaret eden Bulut, "bu bir zorbalıktır, bütün dünya bunu seyrediyor, not alıyor" şeklinde tepkiler verdiklerini belirterek "öyle bir noktaya gelmişiz ki, o köşe yazarı olur demeden, devlet, terör örgütü olarak yargılanan bir örgütün maddi kaynaklarına kayyum atayamayacak" dedi.
İGDAŞ'ın halka arzıyla ilgili olarak ise Yiğit Bulut, bunun bir devrim olduğunu, bu devrimin önünü Başbakanlığı döneminde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açtığını ifade ederek, "bugün İGDAŞ için alınan bu karar İstanbul Büyükşehir Belediyesi için belki en yüksek geliri sağlamayacak ama halk kendi malına parasını verecek, ortak olacak ve aldığı İGDAŞ hisseleri çocuğuna kalacak, torununa kalacak. Aynen bir ev gibi, bir arsa gibi miras olarak nesiller boyu devam edecek" dedi.
Yiğit Bulut şöyle konuştu:
Artık Türkiye'de iş öyle bir noktaya gelmiş ki, paralel örgütün organik uzantısı olan ve örgüte maddi kaynak sağlayan şirketlere yargı yoluyla kayyum atanıyor, yerleşik düzenin gazetelerinde köşe yazarı şöyle yazıyor: Bu bir zorbalıktır, bütün dünya bunu seyrediyor, not alıyor. Bu tarihe geçecek bir zorbalıktır.
O KÖŞE YAZARI ONAYLAMADIĞI SÜRECE DEVLET TEDBİR ALAMAYACAK!
Öyle bir noktaya gelmişiz ki, o köşe yazarı "olur" demeden devlet terör örgütü olarak yargılanan bir örgütün maddi kaynaklarına kayyum atayamayacak. O köşe yazarı onaylamadığı sürece, onun grubu onaylamadığı sürece devlet kendini korumayla ilgili bir tedbir alamayacak. Niye? Çünkü onlar "establishment", yani yerleşik düzen.
"411 el kaosa kalktı" manşetiyle "bu bir zorbalıktır, bunu kabul etmiyoruz" şeklindeki köşe yazısının hiçbir farkı yok. Onların kabul etmediği hiçbir şey, onların olur demediği hiçbir şey bu ülkede olamayacak. Böyle bir mantık içinde bugünlere kadar geldiler.
Bu algı yönetimi bugün artık zirve yapmış durumda. Ve Türkiye seçime giderken bu ülkenin insanlarının bunu çok net bir şekilde sorgulaması lazım. Ben hiçbir partinin sempatizanı değilim. Ama ben bu ülkede, devletin seçilmiş cumhurbaşkanına "katil" diye yazı yazabilecek bir medya grubunun varlığını sorgulayan bir vatandaşım. Siz hangi menfaatiniz kesildiği için veya oynamak istediğiniz hangi büyük oyunun önüne geçildiği için hırsınız aklınızın önüne geçiyor da seçilmiş cumhurbaşkanına katil diyebilecek bir noktaya geliyorsunuz?
BU SEÇİMDE YERLEŞİK DÜZEN OYLANACAK
Bakın, bu ülkede bir yerleşik düzen vardı ve hala var. Ve seçime giderken bu ülkenin insanlarının vereceği karar bir siyasi parti kararı değil. Verecekleri karar çok açık ve net. Ya bu yerleşik düzenin eskisi gibi Türkiye'yi yönetmesine izin verecekler, o yerleşik düzenin sistem partileriyle işbirliği yaparak istediği gibi yönetmesini onaylayacaklar, ya da üreten büyük güçlü Türkiye'nin çıktığı yolu tamamlamasına onay verecekler, izin verecekler. Seçim bu kadar basit.
"Ben yerleşik düzenin boyunduruğu altında yaşamak istiyorum" diyorsan, buyur arkadaş seçimini ona göre yap. "Ben bağımsız olmak istemiyorum, benim çocuklarım da köle olsun, benim torunlarım da köle olsun, benim çocuklarımın ne düşüneceğine de o köşe yazarları karar versin, benim hayatıma neyin uygun olduğuna da o gazeteler karar versin, ülkeyi medya yönetsin..." Bunu isteyenlere zaten yapacak hiçbir şey yok.
Eğer size verilene razıysanız, önünüze konulana, aklınıza sokulana razıysanız, yapacak hiçbir şey yok. Yolunuza devam edin.
Yok, "ben bireyim, ayağa kalktım, üreten güçlü bir Türkiye istiyorum" diyorsanız, o zaman dönüp bazı şeyleri sorgulamanız gerekiyor.
İGDAŞ'IN HALKA ARZI BÜYÜK BİR DEVRİMDİR
Bakın bir örnek vereyim. Çok güncel bir örnek. Bugün Kadir Topbaş bir açıklama yaptı. Dedi ki, "İGDAŞ blok olarak birilerine satılmayacak, halka arz edilecek" dedi.
Bakın bu bir devrimdir. Bu yapılan açıklama bir devrimdir. İGDAŞ, Türkiye'deki doğalgaz tüketiminin %50'sinin aboneleri tarafından yapıldığı, 5 milyon abonesi olan bir şirket. Yani dünyanın en büyük doğalgaz dağıtım şirketlerinden bir tanesi. Dünyanın en fazla abonesi olan şirketlerinden bir tanesi.
Benim yazılarım var "İGDAŞ halka arz edilmelidir" diye. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin aldığı halka arz kararı bir devrimdir.
BU DEVRİMİN YOLUNU SAYIN CUMHURBAŞKANI AÇMIŞTI
Biliyorsunuz, bunun yolunu Sayın Cumhurbaşkanımız, Başbakanlığı döneminde açmıştı. Otoyollar ihalesi iptal edildikten sonra, yaptığı bir konuşmada otoyolların halka arz edilecek şekilde yeniden modellendirileceğini söylemişti. Yani otoyolların da belli bir dönem sonra halka arz edileceğini söylemişti.
HALKA ARZ NE ANLAMA GELİYOR?
Bugün İGDAŞ için alınan bu karar İstanbul Büyükşehir Belediyesi için belki en yüksek geliri sağlamayacak ama halk kendi malına parasını verecek, ortak olacak ve aldığı İGDAŞ hisseleri çocuğuna kalacak, torununa kalacak. Aynen bir ev gibi, bir arsa gibi miras olarak nesiller boyu devam edecek.
SAYIN CUMHURBAŞKANI'NA VE SAYIN TOPBAŞ'A TEŞEKKÜR EDİYORUM
Ben bir Türk vatandaşı olarak hem Sayın Kadir Topbaş'a teşekkür ediyorum, hem de bu yolu açan Sayın Cumhurbaşkanımıza teşekkür ediyorum. Çünkü bu devrimi başlatan kendisidir.
BU YENİ BİR SÜRECİN BAŞLANGICIDIR
Bu neden önemli biliyor musunuz? Bu, devletin mallarının milletle paylaşılma sürecinin başlangıcıdır. Bu, ekonomide yeni bir modelin adımıdır. Bu ekonomide, yerleşik düzen ve uzantılarının bir daha asla eskisi gibi bu ülkenin varlıklarının canını, kanını ememeyeceklerinin garantisi olan bir adımdır.
İGDAŞ'ın halka arz edilmesi olarak bakmayın olaya. Eğer bir devlet varlıklarını milleti ile paylaşmaya karar vermişse, bu çok önemlidir. Bu ne demek? Bu, Makina Kimya'yı da milletle paylaşacağım demek. Bu petrol şirketlerinin de milletle paylaşılacağı anlamına geliyor.