Turkcell iletişimi kesseydi, milyonlar Erdoğan’ın çağrısını duyamayabilirdi

Mehmet Ali Ergün
mehmetali.ergun@aksam.com.tr

Eylül darbesini hayal meyal hatırlıyorum. Görevden alınmış öğretmen bir baba, çocuklarına sahip çıkmaya çalışan ev kadını bir anne…  Her tarafı didik didik edilmiş, dağıtılmış bir ev. Gerisiyle ilgili en ufak bir şey yok. Biz ne zaman memlekete geri döndük, babam ne zaman aramıza katıldı. Uzun mu sürdü kısa mı… Hiç birini hatırlamıyorum.

Ve sonrasında aradan geçen 36 yıl… 15 Temmuz 2016 Cuma günü Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi’yle akşam yemeğindeyiz. Büyükekşi, ikinci yarı için ihracat beklentilerini anlatıyor. 

Ardından telefonlarımız çalmaya başlıyor. Saat 22.24… İlk gelen bilgi “Asker her iki köprüyü de kapatmış, terör saldırısı şüphesi varmış” şeklinde.
Sonrası bildiğiniz gibi… İlk açıklama Başbakan Binali Yıldırım’dan geliyor. Bunun bir darbe kalkışması olduğunu söylüyor Başbakan. 
Ardından Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Başkomutanı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Türk milletine o tarihi çağrısı cep telefonu ekranından, TV ekranlarına yansıyor: “Milli iradeye sahip çıkmak için meydanları doldurun.”

ŞU ÇILGIN TÜRKLER!

İşte iletişimin gücü… Görüntülü konuşma, bir cep telefonu uygulaması sokağa çıkan 

milyonlar…
Ve sonrası bu büyük halkın başarısı. Kuvayi Milliye ruhuyla çıplak ellerle istiklal mücadelesi veren bu halk, yine çıplak ellerle cuntanın darbe girişimini bastırıyor. 
Bilmem kaç tonluk tankları paşa paşa ait oldukları yere, kışlalara geri yolluyor. Ve o saatten bugüne kadarki zaman dilimi içinde dünya, “Şu Çılgın Türkler”i saygı ve hayranlıkla bir kez daha konuşmaya başlıyor.
O uzun ve karanlık gecenin bir ekonomi gazetecisi olarak dikkatimi çeken bazı kırılma noktaları oldu. Özellikle iş dünyasını temsil eden birkaç isim bunun bir darbe girişimi olduğu haberi gelir gelmez “Milli iradeden başka bir güç tanımıyoruz” açıklamaları yaptı. Bana göre bu önemli. 
Ya ilk dakikadan itibaren “cuntanın, darbenin karşısındasındır” ya da “hele bir ne oluyor  görelim de” diyenlerdensindir…
Cuntaya ilk dakikalardan itibaren tepki gösteren o isimlerden biri de Turkcell Genel Müdürü Kaan Terzioğlu’ydu. Önce kişisel tepkisini koydu, ardından da Turkcell’in kurumsal sosyal medya hesabından şu başlıkla bir mesaj paylaşıldı: “Önemli Açıklama: Hükümetimizin ve demokrasinin yanındayız.”
Aynı başlığın altında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türk halkını, devlete ve millete sahip çıkmaya çağıran mesajı da yer aldı. 
Dün telefonla aradığım Kaan Terzioğlu, o gece yaşadıklarını şöyle anlattı:

KESİN TALİMATI GELMİŞ

"Olayın daha en başında bizi arayan darbeci ekibin söylediği aynen şuydu: “İstanbul ve Ankara’da terör saldırıları bekleniyor. Bu sebepten dolayı askerler koruma amaçlı EMASYA Protokolü çerçevesinde pozisyon alınıyor. Ülke güvenliği söz konusu. O yüzden şuan için tüm iletişim altyapısını kapatmanız gerekiyor.”

ŞÜPHELENDİK, HAREKETE GEÇTİK

Bu talimatı ilk başta, “halkın güvenliği” söz konusu olduğundan önemli bulduk. Ekiplerimiz, iletişim altyapısını kısmaya hazırlanıyorlardı ki son anda durumun farklı olduğunu hissetmeye başladık. Hemen harekete geçerek “Talimatları uygulamama” kararı verdik. İlgili birimlerimize, “Kimden ne talimat gelirse gelsin, ben ve Genel Müdür Yardımcısı arkadaşımın bilgisi olmadan hiçbir adımın atılmaması” talimatında bulunduk.”
Ardından Başbakanımız Binali Yıldırım ve sonrasında da Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın saat 00.26’daki açıklamalarından işin gerçeğini anladık. Vakit kaybetmeden de saat  00.38 sularında “Darbe girişimine karşı hükümetimizin yanındayız” mesajı yayımladık.”

TEK KAHRAMAN: HALK

Kaan Bey ayrıca, “Bunlar inisiyatif gerektiren şeylerdi. Biz de o sorumluluğu, o inisiyatifi alarak yolumuza devam ettik” diye de konuştu ve şu noktaya vurgu yaptı: “Türkiye büyük bir badire atlattı. Bunun tek kahramanı sokakta demokrasiye sahip çıkan halkımız.”

ŞEBEKE KAPATILSAYDI?

Kaan Terzioğlu’dan bunları dinledikten sonra oturup yazmak istedim. Ya Turkcell o iletişim hattını kapatsaydı. Ya Cumhurbaşkanı Erdoğan, cep telefonu üzerinden o tarihi açıklamayı yapıp, ‘Türk milletini göreve’ çağıramasaydı.

HEDEF O O MESAJDI

Terzioğlu, şöyle devam etti: “İletişimin durdurulması, Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımızdan gelen mesajları engellemek amacını güttü. Biz de iletişim kesilmesin diye her şeyi yaptık. O andan itibaren tek amacımız, iletişimi kesintisiz olarak devam ettirmekti .”

ÇOK GEÇ OLABİLİRDİ

Sorular çok, cevap tek: Bugün, Meclis’i dağıtılmış, bütün tersanelerine girilmiş, orduları dağıtılmış, sokakları kan gölüne çevrilmiş, “sahibi belli bir cuntanın yönettiği” ülkeye uyanacaktık.

Konuşma tavan yaptı

Darbe gecesi hem mesajlaşma hem de data trafiği tabiri caizse ‘tavan’ yaptı. Turkcell’deki iletişim trafik bilgilerini de paylaşan Kaan Terzioğlu, “14 Temmuz saat 22.00’den 15 Temmuz saat 06.00’ya kadar 66 milyon dakikalık bir konuşma trafiği yaşandı. Fakat darbe gecesi olan 15 Temmuz saat 22.00 ila 16 Temmuz saat 06.00 arasındaki konuşma 184 milyon dakikaya yükselerek 3 kat arttı.

Halk cepten TV izledi

Aynı zaman diliminde cepten internet kullanımı da 468 bin GB’tan 646 bin GB’a yükselmiş. Yani data kullanımında yaklaşık yüzde 40 artış yaşanmış. Darbe kalkışmasının olduğu gece Turkcell TV uygulamasını yaklaşık 3 bin kişi indirmiş. Kaan Terzioğlu, “Bu artış sokağa çıkanların olup bitenleri cep telefonundan izlediklerine işaret ediyor” dedi.

Twitter 4 kat arttı

FACEBOOK: Darbe kalkışmasının olduğu gece  iki kat artarak 114 birime ulaştı.

TWITTER: Aynı sürede twitter kullanımı ise bir gün öncesinin saatine göre 4 kat arttı.

BİP: Kalkışmanin başladığı gece 25 bin 119 kişi BİP uygulamasını indirdi. Kalkışmanın yaşandığı günlerde 785 bin 948 kişi BİP’i aktif olarak kullandı.

Yabancılar kaygılanacak bir duruma gelmeden üstesinden geldik

Kaan Terzioğlu, “Biz yapmamız gereken neyse onu yaptık. Bunu yaptığımız için de hakikaten başımız dik, alnımız açık” dedi. Peki Turkcell’in yurtdışındaki yabancı paydaşları ne diyor? Yaşananları nasıl yorumluyor? Terzioğlu bu sorularla ilgili de şunları aktardı: “Ben her konuştuğum yatırımcıya şu mesajı veriyorum: Böyle bir felaketi yaşayan bir ülkenin, bu kadar hızla ayağa kalkması, halkının devletine sahip çıkması Türkiye’nin gücünü gösteriyor. Özellikle ilk saatlerde kişisel endişelerini dile getirdiler, sağlığımızı ve hayatımızı sorguladılar. Daha sonra işle alakalı sorgulara fırsat kalmadan her şey kontrol altına alındı. Yani kaygılanacak bir duruma gelmeden işin üstesinden gelindi. O yüzden bunun da altını çizmek gerekiyor.”

Gebze’deki merkezi basıp şebekeyi kesmek istediler

DARBE kalkışmasının yaşandığı gece Turkcell’in Gebze’deki Data Center’ının da darbeciler tarafından basıldığını anlatan Kaan Terzioğlu, “Gebze Data Center’ımızı bastılar. Oradaki arkadaşlarımızın ellerindeki telefonları topladılar. İletişim şebekemizi kapatmaya çalıştılar. Fakat bugünün dünyasında bizim bir lokasyonumuzu ele geçirmeleri yetmez. İki, üç, dört lokasyonumuzu da ele geçirseler biz anlık olarak beşincisini hatta altıncısını yaratabilecek bir altyapıya sahip durumdayız. “Eski dünyadaki gibi bir tane santrala gideyim, bir televizyon kanalını ele geçireyim, kapatayım diyerek bu işler olmuyor. Bizim çok yedekli bir altyapı sistemimiz var. Üstelik bu sadece Türkiye’de değil, yurtdışında da bize ait yedekli bir altyapı. Onları kullanarak doğru iletişimi insanlara gönderdik. SMS (kısa mesaj) makinalarımızı çalıştırdık. Gerekiyorsa yurtdışından faaliyetlerimizi devam ettirecek yeterliliğimiz de var. Anlık böyle reflekslere sahip ciddi bir altyapıya sahibiz. Teknolojimiz bu imkanları mümkün kılıyor, biz de bunları kullandık” diye konuştu.

TRT’yi acilen yayından kaldırdık

Darbe kalkışmasının hainleri, 15 Temmuz gecesi TRT’yi basmış ve sözde sıkıyönetim bildirisini TRT spikerine okutmuştu. Kaan Terzioğlu, bununla ilgili de gözlerden kaçan bir ayrıntıyı şöyle aktardı: “Herkese Cumhurbaşkanımızın mesajını gönderdik. Daha sonra da darbeci cuntanın bildirileri yayınlanmaya başladı. Bu bildirilerin ortadan kalkması için de gerekli tedbirleri aldık. TRT’yi Turkcell TV+ platformumuzdaki yayından kaldırdık.”