Beyaz eşyada 2 aylık üretim yüzde 11,5 arttı

Türkiye ekonomisinin gelişmesinde başı çeken sektörlerden biri olarak nitelendirilen beyaz eşya sektöründe, yılın ilk 2 ayı itibarıyla 4 ana üründe üretim yüzde 11,5, iç satışlar yüzde 14,5 ve ihracat yüzde 10,4 arttı.

Türkiye Beyaz Eşya Sanayicileri Derneği (TÜRKBESD) Başkanı Ergün Güler, sektörün 2016 yılı beklentileri ve ilk 2 aylık rakamlarını açıkladı.

Güler, dünyanın Çin'den sonra en büyük beyaz eşya üreticisi konumundaki Türkiye'de, beyaz eşya sektörünün, bulaşık makinesi, çamaşır makinesi, buzdolabı ve fırından oluşan dört ana kaleminde 2015 yılında yüzde 6 büyüme kaydettiğini anımsatarak, 2016 yılı büyümesini ise yüzde 5 civarında beklediklerini söyledi.

Sektörün 2016 yılına, bu beklentiyi destekler nitelikte hızlı bir başlangıç yaptığına işaret eden Güler, yılın ilk 2 ayına ilişkin şu bilgileri verdi:

"2016 yılı başında, otomotivde yüzde 3 küçülme ve konut satışlarında yüzde 1,5 daralma oldu. Beyaz eşya sektörü ise Türkiye sanayisinin lokomotifi olmaya devam ediyor. Türkiye 2016 yılı büyüme öngörüsünün de yüzde 3,5 - 4 civarında beklendiği göz önünde bulundurulursa sektörün ilk 2 ayda bu oranın 3 katı büyüdüğü görülüyor. Hem iç piyasada hem de ihracatta çok güçlü büyüdük. Ocak-şubat aylarında beyaz eşya sektörü 4 ana üründe üretimini yüzde 11,5, iç satışlarını yüzde 14,5 ve ihracatını yüzde 10,4 artırdı."

Güler, iç pazardaki büyümenin ötelenen alımlar ve evlilik - boşanma gibi sebeplerden kaynaklandığını, Ar-Ge, üretim, lojistik, satış ve pazarlama gibi konularda son 10 yıldır mükemmelleşen sektörün iç ve dış pazarda ödevini iyi yaptığını anlattı.

İhracattaki büyümenin de bazı sektörlerde yaşanan azalmaya rağmen memnuniyet verici olduğunu vurgulayan Güler, mevcut pazarlarda devam eden satışların yanı sıra önümüzdeki süreç için tüm üyelerinin İran pazarı başta olmak üzere potansiyel pazarlarla ilgilendiklerini aktardı.

"Anti-damping vergisi daha gelmeden sıcak rulo fiyatını yüzde 30 artırdı"

Güler, sektörün orta ve uzun vadedeki gelişimine değinerek, "Bu büyüme rakamlarımıza rağmen ne yazık ki orta ve uzun dönemli projeksiyon yaptığımızda sektörün ve Türkiye'nin yatırım anlamında cazibesini yitirme tehdidi altında olduğunu görüyoruz." dedi.

Girdilerin önemli bir kısmını oluşturan, beyaz eşya sanayisinin ve bunun yanı sıra yan sanayinin de kullandığı yassı çeliğe haziran sonu gibi gelmesi muhtemel anti-damping vergisinin sektör rekabetçiliğini azaltacağı ve sektöre büyük bir yük getireceğinin altını çizen Güler, şöyle konuştu:

"Bugün yassı çelikte gümrük vergisi yüzde 9 ama Avrupa'da gümrük vergileri yüzde sıfır. Şimdi bir de anti-damping vergisi geliyor. Bunun yanı sıra bitmiş üründe vergi yok. Bu durumda, bize ne diyorlar? Çin'den sonra ikinci büyük üreticiyiz ve arkamızdan Polonya ve Romanya geliyor. Bu durumda, yatırımcılara 'Türkiye'ye değil Romanya'ya, Polonya'ya yatırım yapın' diyorlar. 

Aynı zamanda, tüm üreticilere de 'Üretim yapmayın, bitmiş ürün ithal edin' demekle aynı anlama geliyor. Bu durum ihracatı da etkileyecek, KOBİ seviyesinde çok sayıda tedarikçisi ile çok geniş bir ekosistem oluşturan beyaz eşya sektörünün girdileri de bu maliyet artışından etkileneceği için ihracatta Polonya, Romanya, Çin gibi ülkelerle rekabet açısından sıkıntı yaşayacağız.

Yedi ülkeden yapılan ithalatta yüzde 0,42'den yüzde 18'e varan oranlarda belirlenen anti-damping vergisi, ilk etkisini yurt içinde sıcak rulo maliyetlerinde gösterdi. Steelorbis tarafından açıklanan verilere göre, Türkiye'de sıcak rulo fiyatları, verginin konuşulmaya başlaması ile yüzde 30 artarak Avrupa ortalama fiyatlarının çok üzerinde. Yatırımların devamını sağlamak önemli."

"Devlet, yabancı marka satınalmalarına destek vermeli"

Güler, yatırımları artırmak ve sürekliliğini sağlamanın günümüz global rekabet ortamında çok önemli olduğunu ve bu noktada teşvik sisteminin sağlıklı işlemesi gerektiğini belirtti.

Turquality'nin bu kapsamda çok başarılı bir çalışma olduğunu dile getiren Güler, bütün üyelerinin programı kullandığını, programın kapsamının geliştirilmesi gerektiğini anlattı.

Güler, Çinli firmaların oldukça yüksek rakamlarla Avrupa ve ABD'den yaptığı bazı şirket alımlarını anımsatarak, bu rakamların bir özel şirket tarafından ödenmesinin zorluğuna işaret etti.

Çin devletinin şirketlere verdiği desteği örnek gösteren Güler, Türkiye'de de bu gibi desteklerin olması gerektiğine dikkati çekti.

Güler, bu şekilde ekonomik kalkınmaya verilen katkının da büyüyeceğini söyledi.

Yan sanayinin yerlileştirme sürecinin öneminin altını çizen Güler, "Sektörümüzde kimi ürünlerin üzerinde maliyette etkin olan, kompresör ve elektrik motoru gibi pahalı komponent girdilerinin Türkiye'de üretilmesi sağlanmalıdır. Hatta ayrı bir ürün ve ayrı sektör olarak desteklenmesi planlanarak bunların öncelikli sektör görülmesi sağlanmalı ve Türkiye'de üretiminin artırılması için teşvik programı düzenlenmelidir." görüşünü de paylaştı. (AA)