“Şöhretin bedeli” sadece bir Türk filmi adı değil!

Şöhret, hem baş döndürüyor hem de bağımlılık yapıyor.

1

Hedef Psikolojik Danışmanlık ve Eğitim Merkezi

Uzm. Psk. Nurten YILDIRIM SANCAK

Şöhretli insanların o şöhrete bağımlı hale gelmeleri yadsınamaz bir gerçek. Tabiibu durum psikolojiyi zaman içinde yıpratıyor, bozuyor. 

Şöhretli olmak çok istenen bir şeyken, zaman içinde bedel ödenen bir durum doğuruyor. Bu bedellerin en ağır olanı da kuşkusuz“intihar” olarak karşımıza çıkıyor. 

Şöhretin ağırlığı sonucu depresyona girip intihar eden birçok ünlü var. Geçen yıl yaşamına son veren oyuncu Robin Williams, ondan önce aşırı doz uyuşturucu ile kendini ölüme sürükleyenünlü müzisyen AmyWinehouse, ülkemize baktığımızda ise geçtiğimiz günlerde yaşamına son veren şarkıcı Ankaralı Namık gibi.

PEKİ, NEDİR BU ŞÖHRETLİ İNSANLARI İNTİHAR NOKTASINA GETİREN?

İntihar eden insanları mercek altına aldığımızda, çoğunun parası ve şöhreti devam ediyorken yaşamına son verdiğini görüyoruz. Demek ki, “şöhret eşittir, para ve mutluluk” formülü doğru değil. Bunların mutluluk getirmediğine sayısız kez şahit olduk. 

“Şöhret, depresyon, intihar” üçlüsü ile ilgili sayısız örnek okuyoruz. Bu şöhretli insanlar kendilerini yoğun baskı altında hissediyorlar. Çünkü onlar hep en güzel/yakışıklı, en çekici, en sevilen, en çok talep edilen olmak istiyorlar. 

MUTLU OLMAK VE MUTLULUĞU OYNAMAK ARASINDAKİ FARK

Hep en iyi, en mutlu olmak; dahası en mutluyu oynamak zor, yorucu ve yıpratıcı bir şey. Kendileri ve özel yaşamları ile ilgili her şeyi saklama eğilimindeler. Başkalarına malzeme vermemek için ilişkilerinde/evliliklerinde, arkadaşları ile verilen pozlarda hep mutlular. Kurdukları ilişkiler çok derin değil. Onların uğraşları kendileri, kendi görüntüleri, statüleri, kısaca şöhretlerini koruma odaklı.

Sürekli olarak statülerini, güçlerini, güzelliklerini/yakışıklılıklarını ve çekiciliklerini kaybetme korkusu taşıyorlar. Çünkü onların iktidarlarını tehdit eden yeni ve daha genç kadınlar/erkekler gelmekte arkadan. Onlar bu durumu oldukça önemli bir tehdit olarak görüyorlar.

Popülaritelerinin azaldığını fark ettikleri zaman ise rol yapmaya başlıyorlar. Sanki hala popülermiş gibi davranmaya, yaşamaya çalışıyorlar. Her sabah haklarında haber çıkmış mı diye bakarken, zamanla kendileri ile ilgili haberlerin azaldığını görmek, onların ciddi anlamda mutsuz olmalarına sebep olabiliyor.

Toplum olarak önce onlara kapıları açıyor, egolarını şişirdikçe şişiriyoruz. Sonra onlardan sıkılıp yerlerine pat diye yeni bir yıldız yaratıyoruz. (Fakat bu yalnız bize özgü bir şey değil, bütün dünyada böyle.) 

Binlerce, milyonlarca hayranı olan biri gün geliyor yeterince ilgi görmemeye başlıyor. İşte o zaman hayatındaki o ilginin azalması, zamanla bitmesi yalnızlık hissettiriyor. Bu yalnızlıkla birlikte ruhsal problemler, alkol ve uyuşturucu kullanımı başlıyor. Bütün bunların sonucu olarak, neredeyse depresyona girmek kaçınılmaz hale geliyor. Ağır depresyon ise intiharın en yaygın nedeni. 

Biyolojik olarak intihara eğimli olan kişilerde alkol, madde bağımlılığı ve özel hayatla ilgili stres faktörlerinin devreye girmesi ile intiharlar görülebiliyor. 

ALKOL, UYUŞTURUCU, DEPRESYON ÜÇLÜSÜ

Ünlülerin çoğunun yaşadığı sanal hayatlar, kendilerinden beklenenlere göre oluşturdukları yaşam tarzı onları adeta kaygan bir zeminde duruyorlarmış hissi yaşatıyor. Kayma ve düşme korkusu ile yaşamalarını sürdürmelerine sebep oluyor.

Aklımıza alkol, uyuşturucu, depresyon ve intihar ilişkisi nasıl oluyor diye bir soru gelebilir. Onu da şöyle açıklayabiliriz: Alkol ve uyuşturucunun zihinsel fonksiyonları bozan bir etkisi var. Mantıklı düşünme ve karar verme yetileri kayboluyor. Muhakeme gücü zayıflıyor. İnsan duygularını kontrol edemez hale geliyor. Umutlarını yitiriyor ve ağır çaresizlik hissediyor. Bu yaşadıkları, kişiyi bunaltarak depresyona neden oluyor. Ağır depresyon sonucu kişi sağlıklı düşünemediği için neredeyse intiharı tek çare olarak görüyor.

ÜNLÜLER İÇİN ÇIKIŞ YOLU

Sonuç olarak, şöhretin ve ünün bir bedeli var!Ünlü kişilerin özel hayatları hep mercek altında. Tam anlamıyla samimi davranamıyor, zamanla hep tetikte yaşıyorlar. Kendileri ile olan ilişkilerinde bile sorun var. Neredeyse kendileri ile baş başa kalmaktan bile korkuyorlar. Hele popülariteyi kaybettikleri zaman, artık sevilmiyor, kimse onlarla ilgilenmiyor diye ruhsal bir çöküntü yaşamaları işten bile değil.

Ama her ünlü için bunu söylemek elbette doğru değil. Kişinin, yaşadığı bu durumu (depresyonun) bir hastalık olarak değerlendirmesi ve bir uzmandan yardım alması gerekiyor. Aynı şekilde, eğer alkol ve madde bağımlılığı varsa, yine bir uzmana başvurması ve tedavisini olması lazım. Şöhretle birlikte kişinin psikiyatrist veya psikologla düzenli çalışması, en sağlıklı olan yaklaşım.