1
Uluslararası Arap Akademisyenleri Derneği Onursal Başkanı Semir Hafız, İdlib'de yaşananların Türkiye'ye baskı unsuru olarak kullanıldığını savunarak, ''Suriye'de bulunan uluslararası aktörler, Türkiye'yi yanlarına çekmek istiyor. Türkiye ise ne ABD'nin ne de Rusya'nın yanında saf tutmadan, ortada durup Suriye'nin lehine büyük bir çaba harcıyor.'' dedi.
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA), İstanbul'da "Suriye'nin Geleceği İdlib Meselesi ve Bölgesel Aktörler" başlıklı bir panel düzenledi.
Panelde bir konuşma yapan Uluslararası Arap Akademisyenleri Derneği Onursal Başkanı Semir Hafız, Rusya'nın 2015 yılında Suriye'ye girmesi ile beraber tüm dengelerin değiştiğini söyledi.
''İdlib Türkiye'ye karşı bir baskı unsuru olarak kullanılıyor''
İdlib'deki sorunun, ABD ve Rusya tarafından Türkiye'ye karşı bir baskı unsuru olarak kullanılıyor olabileceğine değinen Hafız, şöyle devam etti:
''İdlib'deki kurtuluş hükümeti, dışarıdan gelen baskıları azaltmak için El Kaide bağlantılı bu silahlı grupları çözmek için çok çaba gösterdi ama bu gruplar güç yetirilemeyecek kadar büyümüştü. Ve bu silahlı gruplar yüzünden İdlib hedef haline getirildi. Özellikle son günlerde herkes tek bir ağzı olmuş İdlib'de büyük bir facia olacağını konuşuyor. Enteresan olan durum ise bu faciayı en çok dile getirenler ise Rusya ve ABD. Bu neden bu kadar abartılıyor? Evet büyük bir facia olabilir ama tüm bu yaşananlar yeni değil.
Suriye'de 1 buçuk milyon şehidimiz var. Sayıları binlere varan tutuklularımız var, milyonlarca göçmenimiz var. Dolayısıyla şöyle bir şey düşünmek zorunda kalıyoruz. İdlib meselesini Türkiye'ye karşı bir baskı unsuru olarak kullanmak istiyorlar. Suriye'de bulunan bütün uluslararası güçler, Türkiye'yi yanlarına çekmek istiyorlar. Türkiye ise Suriye konusunda oldukça hassas davranıyor. Ne ABD'nin ne de Rusya'nın Suriye ile ilgili planlarının içinde yer almak ya da saf tutmak istemiyor. Türkiye ortada kalıp Suriye'nin lehine büyük bir çaba harcıyor.''
''ABD-Rusya, İsrail'in güvenliği için koordinasyon halinde''
Uluslararası Arap Akademisyenleri Kurucu Üyesi Yasir Neccar ise Rusya'nın düzenlediği hava saldırılarından sonra İdlib'in geleceği konusunda ciddi bir endişe içinde olduğunu belirtti.
Suriye meselesinde garantör konumunda olan Rusya ve ABD'nin İsrail'in güvenliğini sağlamak için çabaladığını savunan Neccar, ''Suriye'nin güneyinde İsrail'in güvenliğini sağlamak için Rusya ile ABD arasında çok ciddi bir koordinasyon var. Özellikle İsrail'in temas noktaları sayılabilecek noktalarda Rusya'nın jandarmalık yaptığını ve İsrail'in de buna izin verdiğini görüyoruz.
Rusya, ABD ve İran'ın Suriye'deki nüfuzunu azaltmak veya Suriye sorununun çözümündeki konumunu zayıflatmak için anlaşmış olabileceği gibi ABD'nin PYD/YPG güçlerine destek vermesi noktasında da bir çalışma ve anlaşma içinde olabilir. Etkin olduğu ve ABD desteği konusunda da Rusya ile bir işbirliği yapmış olabileceği ileri sürülen görüşler arasında. Rusya, Suriye'nin doğusunda İran'ın rolünü zayıflatarak, ABD'ye Suriye'nin geleceği ile ilgili söz hakkı tanımış da olabilir.'' dedi.
Neccar, ABD'nin Güney Suriye'yi altın tepsi içinde Rusya'ya sunduğunu, YPG/PKK'nın bölgede etkinliğinin arttırılması konusunda da iki ülkenin, Helsinki Zirvesi'nde anlaştığını öne sürdü.
Helsinki Zirvesi'nde Suriye ile ilgili yeni bir harita üzerinde de anlaşmaya varılmış olabileceğini iddia eden Neccar, ''Yakın gelecekte ABD'nin bu bölgede ne istediği veya ne isteyebileceğini hep beraber göreceğiz. Ayrıca Rusya ve ABD'nin, Suriye'de kesin bir siyasi çözüm konusunu da net bir karara vardıklarını düşünüyorum.'' diye konuştu.
''Türkiye, Tebriz Zirvesi'nde çok net mesaj verecek"
Cuma günü İran'ın Tebriz şehrinde Türkiye-Rusya ve İran arasında gerçekleşecek olan, 'üçlü Zirve'de Türkiye'nin etkin bir çözüm önerisiyle gideceğini kaydeden Neccar, şöyle konuştu:
''Tebriz'de, Türkiye, Rusya ve İran arasında gerçekleşecek üçlü görüşmede İdlib sorunu en sıcak konu olacak. İran ve Rusya zirveye, ellerinde İdlib'in durumunu düzeltecek hazır bir askeri planla gidebilirler. Çünkü İdlib herkes için askeri bir cephe, ana eksen durumunda. Üçlü zirvede ne çıkacağını bilmiyoruz ama Türkiye'nin orada çok büyük bir rol üsteleneceğini biliyoruz. Türkiye, bölgede çatışan gruplar arasında siyasi çözüm sağlamak veya bu grupların silahsızlandırılması noktasında etkin davranacaktır. Ayrıca Türkiye, İdlib'de yeni saldırıların olmasını engellemek için Rusya'yı ikna etmeye çalışacaktır. Türkiye sonuçta İdlib'de söz sahibi bir ülke ve hiç kimse Türkiye'nin o bölgedeki gücünü sınırlayamaz. Zirvede bu mesaj, Türkiye tarafından Rusya'ya çok net bir şekilde verilecektir."
''Türkiye terörizm bahanesini ortadan kaldırmak istiyor''
SETA uzmanı Dr. Veysel Kurt da uluslararası aktörlerin Suriye'de özel de ise İdlib'de ne yapmaya çalıştığı, hedefinin ne olduğu ve açıklarının ne olduğu sorusunun hayati önem arz ettiğini söyledi.
Suriye'ye bağlı Dera bölgesini kontrol altına alan Esed rejiminin Rusya ve İran'ın bu öz güvenle muhaliflerin son kalesi olan İdlib'e yöneldiğini aktaran Kurt, sözlerini şöyle sürdürdü:
''İdlib'in Türkiye açısından önemli bir konumu var. Türkiye bölgede bir istikrar, siyasi bir düzenin kurulmasını sağlamaya çalışıyor. Suriye genelinde de sorunun siyasi bağlamda çözümü için bir şeyler yapmaya çalışıyor. Yaptığı en önemli şey Heyet Tahrir eş-Şam (HŞT) ile bazı grupların ayrışmasını sağlamak. Çünkü Suriye'ye yapılan tüm uluslararası müdahaleler terörizmle mücadele amacıyla yapıldı. Türkiye, Suriye'de siyasi çözümün sağlanması ve özellikle terörizm bahanesini ortadan kaldırmak için çaba sarf ediyor. Bu amaç doğrultusunda HŞT'yi terör listesine aldı. Türkiye'nin DEAŞ ile mücadelesi de ayni şekilde devam ediyor.''
"Rusya, Esed rejiminin varlığını yeniden tahkim etmek istiyor''
Kurt, Suriye'de özellikle İdlib konusunda hızlı bir viraja girildiğini, Cenevre görüşmeleri ve cuma günü Tebriz'de de düzenlenecek zirvelerle Suriye sorununda dönüm noktasına gelineceğini kaydetti.
Uluslararası aktörlerin, Suriye genelinde yaşanan birçok sorunu görmezlikten gelip İdlib'e yoğunlaşmasının düşündürücü olduğunu vurgulayan Dr. Veysel Kurt, şunları kaydetti:
''İdlib'de Türkiye, Rusya ve İran, Suriye rejimi ve muhalifler var. Rusya ve İran, Suriye rejiminin korunması için bir blok niteliği taşırken ABD ve İsrail'in ağırlığını koymasıyla İran'ın oradaki etkinliği sınırlandı. İdlib'de Türkiye, İran ve Rusya, bir yandan kendi pozisyonlarını korumak için mücadele ederken, aynı zamanda Suriye krizini tümden çözmek için ortak çalışmalar, müzakereler de yürütüyorlar.
Rusya, Suriye'de Esed rejiminin varlığını yeniden tahkim etmek istiyor. En azından şimdilik Fırat'ın doğusunu söz konusu etmiyorlar. Şu anda tek hedefleri İdlib'i rejimin kontrolü altına almak. Rusya, HŞT'yi kendisini tehdit eden bir unsur gibi göstererek vuruyor. Rusya, Özellikle Kafkas bölgelerinden gelen ve Suriye'de savaşan Türkistan İslam Partisi'nin de ileride Rusya'da terör olayları düzenleyebileceğini öne sürerek, İdlib'de ve Suriye genelinde yok etmeye çalışıyor.''
AA