Dünyada insanların yüzde 40'tan fazlasını etkileyen su kıtlığının küresel ısınma nedeniyle kaygı verici düzeye çıkmaya başlamasıyla, ikamesi mümkün olmayan "su", 21. yüzyılın stratejik kaynaklarından biri kabul ediliyor.
Bu çerçevede, su alanında atılacak adımlar en kapsamlı şekliyle, New York'ta 2015'te düzenlenen Birleşmiş Milletler (BM) Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesinde 193 ülkenin imzasıyla kabul edilen 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinin kabulünden sonra ilk defa 18-23 Mart tarihlerinde Brezilya'da "suyu paylaşmak" ana temasıyla düzenlenecek "8. Dünya Su Forumu"nda ele alınacak.
8. Dünya Su Forumu
Nüfus artışı, hızlı şehirleşme ve sanayileşmenin yol açtığı su ihtiyacı ve iklim değişikliğinin su kaynakları üzerindeki olumsuz etkisi, gelecek 20-25 yıl içerisinde su sıkıntısının Ortadoğu dahil bazı bölgelerde kriz boyutuna tırmanma ihtimalini ortaya çıkardı.
Su sorunlarının dünyanın dikkatine getirilmesi ve uluslararası iş birliğinin güçlendirilmesi amacıyla, 1992 Rio BM Çevre ve Kalkınma Konferansında alınan kararlar doğrultusunda, 1997'den bu yana devlet ve hükümet başkanları, bakanlar, uluslararası kuruluşlar ve sivil toplum kuruluşlarınının katılımıyla "dünya su forumları" düzenleniyor.
Üç yılda bir düzenlenen "Dünya Su Forumları" şimdiye kadar sırasıyla, 1997'de Fas'ın Marakeş kentinde, 2000'de Lahey'de, 2003'de Kyoto'da, 2006'da Meksika'da, 2009'da İstanbul'da, 2012'de Marsilya'da, 2015'de Güney Kore'de yapıldı.
Bu yıl Brezilya'da düzenlenen forumda "iklim, insanlar, kalkınma, şehir, ekosistemler ve finans" konularında tematik oturumlar yapılacak.
Türkiye, "herkes için temiz su ve sıhhi koşullar" için çabalıyor
Türkiye, BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinin altıncısı olan, "2030'a kadar herkes için suya ve sıhhi koşullara erişimi ve suyun ve sağlıklı koşulların sürdürülebilir yönetimini garanti altına almak" taahhüdünü yerine getirmek için altyapı, sıhhi tesislerin inşaası ve her düzeyde hijyeni teşvik etme çalışmalarına devam ediyor.
"Herkes için temiz su ve sıhhi koşulları" ön planda tutan Türkiye, insani sorumluluklarının bilinciyle Ortadoğu, Asya ve Afrika'ya su sektöründe finansal ve teknik yardım çalışmalarını sürdürüyor.
Temel hedefi, temiz içme suyuna ve sanitasyona erişim olmayan ve kırılgan nüfusun yaşadığı hassas bölgelerde sürdürülebilir güvenli içme suyu sağlamak olan Türkiye, 2008-2016 yılları arasında sadece Afrika'nın değişik ülkelerinde 480'den fazla kuyu açtı, 1 milyon 650 binden fazla nüfus bu hizmetlerden faydalandı.
Türkiye'nin komşularıyla su alanında iş birliği
İklim Değişikliği Hükümetlerarası Paneli raporlarına göre, iklim değişikliğinin su kaynakları üzerinde olumsuz etkilerini en çok yaşayan bölgelerden biri olan Akdeniz Bölgesinde, su kaynaklarının verimli kullanılması azami önem taşıyor.
"Su-gıda-enerji" ilişkisi, hidroelektrik enerji, gıda güvenliği ve sürdürülebilir kalkınma çerçevesinde su kullanımının taşıdığı önemi göz önünde bulunduran, hem aşağı hem de yukarı kıyıdaş ülke olan Türkiye, sınır aşan su kaynaklarının hakça ve verimli kullanımını savunurken, bunu komşularıyla bir iş birliği alanı olarak görüyor.
Türkiye'nin su kaynakları ve sınır aşan sular politikası
Trkiye, su kaynakları politikasını ekonomik ve sosyal kalkınmayı, su ve gıda güvenliği açısından öncelikleri ve bölgesel gelişmeleri göz önünde bulundurarak değişen koşullara göre gözden geçiriyor.
"Sınır aşan suları" kıyıdaş ülkeler arasında anlaşmazlıktan ziyade, bir iş birliği unsuru olarak gören Türkiye, suların "hakça, akılcı ve verimli" kullanımına önem veriyor, aşağı kıyıdaş ülkelere "belirgin zarar vermeme" ilkesine uyuyor.
Her havzanın özgün koşullara sahip olduğu anlayışıyla sınır aşan sularla ilgili sorunlara kıyıdaş ülkeler arasında çözüm aranması gerektiğini savunan Türkiye, üçüncü tarafların arabuluculuk girişimlerine ise ilke olarak sıcak bakmıyor.
Kişi başına düşen yıllık kullanılabilir su miktarının yaklaşık 1500 metreküp olduğu Türkiye'nin 2023 yılında 100 milyon nüfusa ulaşacağı ve yıllık kullanılabilir su miktarının 1125 metreküp olacağı yönünde tahminler var. Kişi başına 5 bin metreküp suyu olan ülkelerin "su zengini" olarak nitelendirildiği göz önünde bulundurulduğunda, Türkiye'nin su zengini olmadığı, kişi başına düşen yıllık su miktarı açısından komşularına kıyasla daha az suya sahip olduğu görülüyor
(AA)