Kriter dergisinin Şubat ayı sayısında bu konuyu kaleme alan Mehmet Çağatay Güler yazısında, Moskova’nın aynı Çeçenistan’da olduğu gibi Suriye’de de kendisine muhalif olan, çıkarlarına aykırı hareket eden ve dini olarak kontrol altında tutamadığı bölge halkını, Grozni modelini esas alarak yani kuşat ve yok et taktiğini benimseyerek, yönetmeyi planladığını anlattı. İşte Rusya’nın bölgede uyguladığı taktikler ve hedeflerini ortaya koyan yazıdan bazı bölümler:
GROZNİ MODELİ
Grozni modeli, 1994 ve 1999’da Rusya Federasyonu’nun Kuzey Kafkasya bölgesinde yer alan Çeçenistan ile girdiği iki savaşta izlediği kuşatma, yok etme ve yönetme sistemine dayanıyor. Nazi Almanya’sının İkinci Dünya Savaşı’nda Sovyetler’e uyguladığı “Yıldırım Savaşı” ya da bilinen adıyla “Blitzkrieg” taktiğinden yola çıkılarak oluşturulan model, Rusya’nın özellikle gerilla taktiğine karşı benimsediği savaş stratejileri arasına girmiştir. Bu model, düşman satıhlarını ani ve hızlı saldırılarla kırmaya, vurulan bölgenin tamamıyla yok edilmesine ve gerektiğinde karşı koyan güçlerin kuşatma vasıtasıyla teslim olmaya zorlanmasına dayanmaktadır.
Moskova ve Grozni arasında yaşanan ve on binlerce insanın hayatını kaybettiği savaşta başta Grozni olmak üzere birçok şehrin büyük hasarlar aldı. Rus ordusu, Grozni şehrini yerle bir etmiş, Şamil Basaev ve direnişi yürüten birçok kritik isim öldürülmüş ve bölge uzun süre kuşatma altında tutularak direnişçiler kaçmaya ya da teslim olmaya mahkum edilmiştir.
SURİYE’DE AYNI TAKTİK
Suriye sahasına baktığımızda Rusya’nın Grozni tecrübelerinden yola çıkarak aksiyon aldığı birçok örneğin mevcut olduğunun altını çizmemiz gerekmektedir. Bu bağlamda karşımıza iki temel örnek çıkmaktadır. Bunlardan ilki Halep, ikincisi İdlib’dir. Ek olarak Humus ve Guta’da da söz konusu modelin uygulandığını görmekteyiz ancak haiz oldukları önem, yarattıkları etki ve varılan sonuçlar itibariyle diğer iki örneğin arkasında kalmaktadırlar. Halep savaşı, Grozni’nin yerle bir edilip Çeçenistan’da yönetimin değişmesinden yalnızca üç yıl sonra başlamıştır. Rejim güçleri ve sahada birlikte hareket ettiği unsurlar dört yıldan fazla süren bu savaşta neredeyse hiç ilerleme kaydedememişlerdir. Birinci Çeçen Savaşı’nda olduğu gibi düzenli ordu, gerilla taktiği karşısında başarı gösterememiştir ta ki Rusya’nın 2015’te savaşa dahil olmasına kadar.
İLK HALEP’TE UYGULANDI
Bu andan itibaren sahada dengeler rejim güçlerinin lehine değişmeye başlamış ve zaman içerisinde Halep, tamamıyla Rusya’nın desteklediği rejim güçlerinin kontrolü altına girmiştir. Süreci incelediğimizde ise Rusya’nın Grozni modelini Halep sahasında uyguladığını görmekteyiz. İlk olarak Rusya’nın yoğun hava saldırıları sonucunda muhalif güçlerin ablukaları kırılmaya başlanmış, Halep’e Kuzey’den ve Azez’den uzanan ikmal hatları kesilmiş ve birçok alan yerle bir edilmiştir. Ardından Halep’i kuşatma operasyonu hız kazanmış, bölgeye giden tek karayolu yoğun bombardımanlar sonucunda kullanılamaz hale getirilmiştir. Son olarak da kuşatma altına alınmış ve tüm ikmal yolları kesilmiş olan bölgede, artan hava saldırıları ve bombardımanlar sonucunda yaşam imkansız hale gelmiştir. Muhalifler büyük kayıplar vererek peyderpey geri çekilmiş ve rejim alanın kontrolünü ele geçirmiştir. 4 yıldan fazla süren bu savaşın bilançosuna baktığımızda 23 binden fazla yaşamını yitiren sivil, yerinden edilmiş halk ve yerle bir olmuş bir bölge görmekteyiz. Rusya, Halep’te uyguladığı Grozni modeli ile sahada istediğini bir kez daha elde etmiştir.
İDLİB’DE YAPILMAK İSTENEN
Rusya’nın Grozni tecrübelerini Suriye sahasına aktardığı bir diğer önemli örnek ise İdlib’dir. Grozni ve Halep örneklerinde olduğu gibi İdlib’de de yapılmak istenen bölgede rejime dolayısıyla Rusya’ya muhalif olan aktörleri etkisiz hale getirmek ve yönetilebilecek bir bölge oluşturmaktır. İdlib, ülke içerisinde en çok göç alan ve aynı zamanda göç veren bölgelerden bir tanesidir. Yaklaşık 3,3 milyon insana ev sahipliği yapmaktadır. Suriye savaşından en fazla zarar gören bölgelerin de başında gelmektedir. İdlib yalnızca nüfus yoğunluğu olarak değil aynı zamanda bölgeye hakim olan muhalif aktörler bakımından da Halep’ten farklı bir konumdadır. Muhalif güçlerin kalesi olarak nitelendirilen bu bölgeye Moskova, ülke çapında rejim karşıtı güçlerin dirençlerinin kırılması bağlamında, ayrı bir önem atfetmektedir.
2015’te Halep’te olduğu gibi İdlib’de de dengeler değişmeye başlamıştır. Bölge ağır Rus hava saldırılarına ve bombardımanlarına tanık olmuştur. Buna rağmen saha dinamikleri ve Türkiye’nin de bu bölgede bir aktör olması, rejim güçlerinin İdlib’in kontrolünü bütünüyle ele geçirmesine engel olmuştur.
1.6 MİLYON İNSAN GÖÇ ETTİ
Grozni modelinin bir gerçeği olarak artan Rus hava saldırıları, bölgede yaşayan milyonlarca insanı yerinden etmeye başlamıştır. Nitekim gelinen son noktada bölgede bulunan toplam yerinden edilmiş insan sayısı 1.6 milyona yaklaşmıştır. Kasımdan bu yana 310 sivil hayatını kaybederken, İdlib bölgesinde oluşan maddi hasar 320 milyon doları geçmiştir. Alt ve üst yapılar kullanılamayacak hale gelmiş, birçok bölgede yaşam durmuştur. Rusya her şeye rağmen Grozni modeli çerçevesinde istediği sonuçları elde etmiştir.
KUŞAT VE YOK ET
Moskova aynı Çeçenistan’da olduğu gibi Suriye’de de kendisine muhalif olan, çıkarlarına aykırı hareket eden ve dini olarak kontrol altında tutamadığı bölge halkını, Grozni modelini esas alarak yani kuşat ve yok et taktiğini benimseyerek, yönetmeyi planlamaktadır. Sonuç itibariyle, Moskova’nın yıkıma ve yok etmeye dayalı düşmanlarıyla mücadele yöntemi olan Grozni modeli, Rusya’ya ve müttefiklerine sahada önemli avantajlar sağlamakta ve uzun vadeli hedeflerine ulaşmada önemli bir araç olarak karşımıza çıkmaktadır.