Eski diplomat açıkladı... Türkiye ile ilişkiler Ürdün halkının yararına

Ürdünlü eski politikacı ve diplomat Musa Bireyzat, Türkiye ile üst düzeyde, çekincesiz ve karşılıklı menfaat temeline dayanan ilişkilerin Ürdün halkının yararına olduğunu belirtti.

AA

Eski Ulusal İnsan Hakları Merkezi Genel Direktörü Bireyzat, Ürdün'deki genel duruma ve Türkiye ile ilişkilere yönelik değerlendirmelerde bulundu.

AA'da yer alan habere göre, Bireyzat, "Ülkedeki genel durum, 1952 Anayasası'nda olduğu gibi monarşiyi savunan her şerefli Ürdün vatandaşı için rahatsız edici ve endişe verici." dedi.

"Rejim tarafından halka dönülmesi gerekli bir durumdur." diyen eski diplomat, "Bu da özgür diyalog, ayrıca halkın gözdağı veya uyarı olmaksızın temsilcilerini seçmesi yoluyla gerçekleştirilir. Çünkü herhangi bir siyasi rejim, kendi toplumuna dayanmıyor, ondan güç almıyorsa, havada asılı kalacaktır." ifadelerini kullandı.

Buna güvenmemenin uluslararası güçlerin çıkarına olduğunu, Arap ve Ürdün halkının çıkarlarıyla çeliştiğini aktaran Bireyzat, güvenlik birimleri aracılığıyla baskıyla hükmetmenin sonuçlarının garanti edilemeyeceğini ve yönetimin meşruiyetini etkileyeceğini vurguladı.

Ürdün'deki hükümetlerin performansının genel yetkiye sahip olmadıkları için zayıf olduğuna işaret eden Bireyzat, hükümetlerin performanslarını özgür ve adil seçimlerle oluşan bir parlamento aracılığıyla gösterebileceğini söyledi.

Bireyzat, "Parlamento halkın iradesini ifade eder, yürütme erkinin iradesini değil." dedi.

"ÜRDÜN'ÜN KADERİNİ NEDEN İSRAİL'E BAĞLIYORUZ?

Bireyzat, demokratik anlayıştan, halkın çıkar, seçim ve taleplerinden uzak bir devlet yönetimi yaklaşımının doğru olmayacağını aktardı.

Eski diplomat, "Ürdün bilinmeyen ve endişe verici bir yolda ilerliyor. Arap ülkeleri başta olmak üzere yabancı ülkelerin nüfuzundan korkarak takındığı tutum, Ürdünlüleri şaşkınlığa uğratıyor." diye konuştu.

Ürdün halkının, İsrail'le ilişkiler konusunda ve baskılar karşısında görüşlerini ifade etmesi gerektiğini vurgulayan Bireyzat, "Ürdün'ün kaderini neden İsrail'e bağlıyoruz?" diye sordu.

Düşük katılımla gerçekleştirilen seçimlerle oluşan Temsilciler Meclisinin ülkedeki rolüne ilişkin konuşan Bireyzat, "Meclis, Ürdün halkının iradesinden farklı bir iradeyi temsil ediyor. Eğer halkın iradesini temsil etseydi siyasi rejim, rejimin meşruiyeti, gücü, manevra kabiliyeti ve dış baskılarla mücadelesi destek görürdü." ifadelerini kullandı.

Bireyzat, ülkesinin dış politikasıyla ilgili olarak ise şunları söyledi:

"Dış politikamız tek bir kişi tarafından şekillendirilir, o da Kral. Diplomatlar, ülkelerinin amaç ve çıkarlarının yanı sıra bulundukları devletin kendi ülkelerini destekleme veya ona zarar verme yeteneğini bilmelidir. Dış politika, devletin gerçek yeteneklerine, Ürdün halkının değerlerine, çıkarlarına ve isteklerine dayanmalıdır."

"TÜRKİYE BÖLGESEL İTTİFAKLARDA ÜRDÜN'ÜN DESTEKÇİSİ OLABİLİR"

1997-2002 yılları arasında Ürdün'ün Ankara Büyükelçiliği görevini üstlenen Bireyzat, Türkiye-Ürdün ilişkilerine de değindi.

Bireyzat, "Türkiye'ye yönelik bakış açımız net değil. Ancak iki ülkenin siyasi rejimleri ve toplumları arasında stratejik çıkar çatışması olmadığını biliyoruz." dedi.

Ürdün'ün stratejik çıkarlar açısından en az anlaşmazlık yaşadığı ülkenin Türkiye olduğunu kaydeden Bireyzat, bunun Ankara'nın Amman'ın kararlarını etkileme arzusunun olmamasından kaynaklandığını vurguladı.

Bireyzat, "Türkiye bölgesel ittifaklarda Ürdün'e Arap ülkelerinden dahi daha fazla destekçi olabilir." ifadelerini kullandı.

Türkiye'ye yönelik açılımların önündeki engellere ilişkin de Bireyzat, ülkesinin diğer ülkelerin tutumlarından etkilendiğini kaydetti ancak söz konusu ülkelere ilişkin bilgi vermedi.

Bölgesel durumun hareketli ve ittifak kavramının da kapsamlı olduğuna işaret eden Bireyzat, ittifaklar kurulmasından yana olmadığını ifade etti.

Ürdünlü diplomat, dostluk ve ilişkilerin güçlendirilmesini desteklediğini, Türkiye ile de bu bağlamda iyi bir şekilde ilerlenebileceğini aktardı.

Bireyzat, "Türkiye ile en üst düzeyde, çekincesiz ve karşılıklı çıkar temelindeki ilişkiler, Ürdün halkının yararına." ifadelerini kullandı.

İki ülke arasındaki ilişkinin tarihi, Ürdün'ün kurucu Kralı 1. Abdullah'ın 1930'larda Türkiye'ye resmi bir ziyarette bulunmasına kadar uzanıyor.

Bu, 1. Dünya Savaşı'nın (1914-1918) sona ermesinden ve 1923'te Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasından sonra Arap liderin gerçekleştirdiği ilk ziyaret olarak biliniyor.

Amman-Ankara arasındaki ilişkinin, 2000'lerden bu yana ülke yetkililerinin karşılıklı ziyaretlerini yoğunlaştırmasıyla saygı çerçevesinde şekillendiği görülüyor.

Filistin meselesi başta olmak üzere bölgesel meseleler karşısındaki tutumlarının yanı sıra Amman ve Ankara arasında Türkiye'nin ağustos ayında onayladığı ticaret ve iş birliği alanındaki anlaşmayla bağlantı bulunuyor.

"HASSAS MESELELERDE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ KISITLANIYOR"

Ürdünlü eski diplomat, toplanma ve barışçıl protesto hakkının kısıtlanmasına da değinerek, bu yaklaşımın insan haklarının ihlali olduğunu dile getirdi.

Bireyzat, direktör olarak çalıştığı 8 yılda (2012-2020) hassas olmayan meseleler konusunda belirli çerçevede ifade özgürlüğüne müsaade edildiğini ancak etkili ve hassas meselelerde ise ifade özgürlüğünün kısıtlandığını fark ettiğini söyledi.

Gösterilerin düzenlendiği alanlara demir barikatlar konulmasının kendisini rahatsız ettiğini belirten Bireyzat, tutuklamalar ve suç sayma durumunun artmasının yanı sıra demir barikatları ifade özgürlüğünü ciddi şekilde kısıtlayan bir gösterge olarak değerlendirdi.