AA
Duma'da 7 Nisan 2018'de düzenlenen kimyasal silahlı saldırı, yaklaşık 5 yıl boyunca rejim ve destekçilerinin yoğun ablukasına maruz kalan Doğu Guta bölgesindeki zorunlu tahliyelerin yaşandığı sırada yapıldı.
Hafızalara kazınan katliamda, çoğu kadın ve çocuk yüzlerce sivil de zehirli gazlardan etkilenerek tedavi gördükten sonra evlerini terk etmek zorunda kaldı.
Rusya, katliamdan 5 gün sonra rejim güçlerinin Duma ve Doğu Guta'nın tümünde kontrolü ele geçirdiğini duyurmuştu.
Kimyasal Silahları Yasaklama Örgütü (KSYÖ), 1 Mart 2019'da Duma'da kimyasal silah kullanıldığını teyit etti ancak savaş suçlusu rejim için uluslararası mahkemelerce henüz yargı süreci başlatılamıyor.
Halihazırda Esed rejimi, 11. yılını geride bırakan iç savaşta işlediği savaş suçlarından Uluslararası Ceza Mahkemesine (UCM) üye olmadığından ve BMGK toplantılarında Rusya ve Çin tarafından korunmasından dolayı hukuk önünde hesap vermekten kurtuluyor.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi toplantılarında rejim lehine toplam 16 kez veto kullanan Rusya ve Çin, kimyasal silah saldırılarını konu alan oturumlarda ise 6 kere yine rejimi koruyacak biçimde bu hakka başvurdu.
AA muhabirleri, katliamın 4. yılında kimyasal silah saldırısından kurtulduktan sonra Türkiye sınırındaki Bab ilçesine göç eden Dumalı sivillere ulaştı.
- "NEFESİMİZ DARALDI BOĞULMAYA BAŞLADIK"
12 yaşındaki İbrahim Hıbbiyye, "Biz o dönem sığınaklardaydık. Uçak saldırıları oluyordu. Kimyasal saldırıdan bir gün önce de yoğun hava saldırıları olmuştu. Sığınakta neredeyse 70 aile vardı. O kadar çok ve şiddetli saldırılar oluyordu ki alışmıştık artık. Ertesi günkü saldırılarla kimyasal solumaya başladık." diye konuştu.
Hıbbiyye, hava saldırısı nedeniyle o an kimyasal gazdan kaçmak için dışarı da çıkmakta güçlük çektiklerini belirterek şunları anlattı:
"Nefesimiz daraldı boğulmaya başladık. Bu sırada bez parçalarını suyla ıslatarak maske yapmaya çalıştık. Sığınaktan çıktıktan sonra dışarda kan ve ölenleri gördüm. Saldırının ardından ordu, 'ya sizi daha ağır kimyasalla vururuz ya da Duma'yı terk edersiniz' diyerek bizi tehdit etti. Biz de ayrılmaya karar verdik."
Hıbbiyye, rejim güçlerinin, ikisi ağabeyi 17 sivil akrabasını öldürdüğünü kaydederek "Rejim çok zulüm yaptı, çok insan öldürdü, çok sayıda aileyi yerinden etti. Esed'siz bir ülkede evime tekrar dönüp yakınlarımla yeniden bir arada yaşamayı hayal ediyorum." ifadelerini kullandı.
- "NEFESİM KESİLDİ. BİZİ SARİN GAZIYLA HEDEF ALDILAR"
Suriye'deki iç savaşta iki oğlu Esed rejimi güçlerince öldürülen Dumalı baba Ebu İzzet Hıbbiyye de 7 Nisan 2018'deki kimyasal silahlı katliamının görgü tanığı olduğunu söyledi.
Hıbbiyye, rejim güçlerinin ilçede sivillerin kaldığı bir sığınağın girişini kasıtlı olarak kimyasalla hedef aldığını vurgulayarak "Olay yerine yakındım, oraya vardığımda insanların öldüğünü gördüm. Hedef alınan bölge birinci tıbbi noktanın yakınındaydı. Sağlık noktasına gittiğimde yerde yatan insanları gördüm." dedi.
Katliamda onlarca sivilin can verdiğini vurgulayan Hıbbiyye, "Manzara akıl almazdı. Aklım gitmişti. Acile getirilen insanların ağızlarından köpükler akıyordu, gözleri yerinden fırlamış gibiydi. O manzarayı görünce çok derinden etkilendim. Nefesim boğazıma kilitlendi. Nefesim kesildi. Bizi sarin gazıyla hedef aldılar." diye konuştu.
Hıbbiyye, bu saldırıda, yakınlarından ve çevresinden çok sayıda kişinin etkilendiğini belirterek rejim güçlerinin kimyasal silahlı saldırı öncesi de Duma ilçesini yoğun şekilde bombaladığını hatırlattı.
Zorunlu tahliyelerle muhaliflerin kontrolündeki yerlere göç ettiğini dile getiren Hıbbiyye, "Evlatlarımı, kardeşlerimi ve tüm ailemi Duma'ya gömdüm. Şehit oldular. Ben burada nasıl rahat olayım? Ülkenin kuzeyindeki Bab'dayım, Duma'da toprak altındaki iki oğlumun mezarını dört bayramdır göremedim. Genç yaşta toprağa verdim. İşte Esed, İran ve Rusya bizi bu hale getirdi." ifadelerini kullandı.
- Hafızalara kazınan diğer kimyasal silah saldırıları
Esed rejimi, ilk büyük kimyasal silahlı katliamını 21 Ağustos 2013'te başkent Şam'ın Doğu Guta bölgesinde yapmıştı. Uluslararası camianın gündemine oturan katliamda 1400'ün üzerinde sivil hayatını kaybetmişti.
Rejim güçleri, 4 Nisan 2017'de de İdlib'in Han Şeyhun ilçesinde sivilleri kimyasal silah saldırısıyla hedef alarak bu yasaklanmış silahtan vazgeçmediğini gösterdi.
Söz konusu katliamda 100'den fazla sivil ölmüş, 500'den fazla sivil yaralanmıştı.
Suriye İnsan Hakları Ağına göre, Esed rejimi, Suriye'de iç savaşın başlamasının ardından muhaliflerin kontrolündeki yerleşimlere 217 kez kimyasal silah saldırısı gerçekleştirdi.