Basın mensuplarına konuşan Bin Hilli, "İsrail'in Kudüs'te uyguladığı sorumsuz politika ancak daha fazla gerginlik ve çatışmaya yol açar ve gidişatı kontrol edilemeyecek din çatışmasının tohumlarını eker." dedi.
İsrail'in bölgeyi patlamaya hazır bir volkanın ağzına getirdiğini ifade eden Bin Hilli, bu ülkenin gerçekle bir ilgisi olmayan destanları Yahudi yerleşimcilerin Mescid-i Aksa baskınlarına bahane olarak kullandığını kaydetti.
"İsrail'in uygulamaları, Müslümanların duygularına yönelik açık bir kışkırtmadır." diyen Bin Hilli, İsrail'in Müslüman ve Hristiyan Kudüs sakinlerine yönelik daha fazla askeri kanun çıkarması ve baskıcı uygulamalar getirmesi konusunda uyararak, bunların söz konusu ülkenin Kudüs'teki Yahudi yerleşimci siyasetini güçlendirme, demografik ve coğrafi yapıyı değiştirme ile Kudüs'ü Filistin'den ayırma planının bir parçası olduğunu dile getirdi.
Bin Hilli, uluslararası toplumdan, özellikle de BMGK'dan İsrail ve Yahudi yerleşimcilerin sistematik suçlarını ve terörünü önlemek için derhal harekete geçmeye çağırdı.
Kudüs'te bir grup Yahudi yerleşimci dün İsrail polisinin koruması altında Mescid-i Aksa'nın avlusuna girmişti. Yüzlerce Yahudi yerleşimci, pazar günü de Süleyman Mabedi'nin yıkılışının anıldığı "Tişa BeAv" adı verilen matem günü dolayısıyla İsrail polisinin koruması altında Mescid-i Aksa'nın avlusuna girmişti.
İsrail yönetimi 2003'ten itibaren Yahudi yerleşimcileri, polis korumasında Mescid-i Aksa'nın avlusuna alıyor ve zaman zaman Müslümanların girişlerine yaş sınırlaması getiriyor. Birçok radikal İsrailli örgüt ve siyasetçi, üzerinde daha önce iki kez yıkılan bir Yahudi tapınağının bulunduğuna inandıkları Harem-i Şerif'in kendileri için de ibadete açılması çağrısında bulunuyor. Kaynak: AA