Seibert, başkent Berlin'de düzenlenen basın toplantısında, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres tarafından İran ile mevcut nükleer anlaşmaya ilişkin açıklanan raporu değerlendirdi.
İran'ın ve anlaşmaya taraf diğer ülkelerin anlaşmadan kaynaklanan yükümlülüklerini şu ana kadar yerine getirmelerini memnuniyetle karşıladıklarını belirten Seibert, şunları kaydetti: Bunun yanı sıra raporun değindiği diğer bir husus ciddi şekilde endişe verici. Bu endişe İran'ın balistik füze programını sürdürmesi. İran'ın bu yılın haziran ve temmuz aylarında gerçekleştirdiği füze atışları bu anlaşmaya aykırı düşüyor. İran'a, 2231 numaralı BM kararına tümüyle uyması yönünde kuvvetli şekilde çağrıda bulunuyoruz.
BM Genel Sekreterinin raporunda, İran'ın, silahların ve balistik füzelerin başka ülkelere verilmesi konusunda bu ülkeye getirilmiş kısıtlamaları ihlal ettiğine dikkatin çekildiğini ve bunun da endişeleri artırdığını ifade eden Seibert, İran'ın, 22 Temmuz'da ve 4 Kasım'da Suudi Arabistan'a füze saldırıları düzenlenmesine iştirak ettiği yönünde bulguların olduğunu da bildirdi.
Seibert, İran'ın deniz yoluyla Yemen'e silah taşıdığı yönünde bilgiler olduğunu belirterek, bu nedenle BM Genel Sekreterliğinin BM Güvenlik Konseyinin (BMGK) bir araya gelerek bu konuda müzakere etmesi kararını memnuniyetle karşıladıklarını söyledi.
"Yemen BM Özel Temsicisinin çabalarını destekliyoruz"
Yemen'den dün Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'a yönelik son füze saldırısını da şiddetle kınadıklarını dile getiren Seibert, sözlerini şöyle sürdürdü: Böyle bir eylemi haklı gösterebilecek hiçbir şey yok. Suudi Arabistan'a yönelik saldırılar sona ermeli. Yemen'deki tüm tarafları bu şiddet döngüsünü kırmaya, silahlı çatışmalara son vermeye, siyasi müzakereleri yeniden canlandırmaya ve deniz ablukasının tümüyle kaldırılması konusunda çaba harcamaya çağırıyoruz. Yemen BM Özel Temsicisinin çabalarını destekliyor ve Yemen'deki ihtilafın ancak diplomatik yollardan çözülebileceği yönündeki görüşümüze vurgu yapmak istiyoruz.
Seibert ayrıca, AB Komisyonunun Polonya'ya yaptırımlar getirilmesi yönünde karar alması durumunda Almanya'nın tutumunun nasıl olacağı şeklindeki soru üzerine, Almanya Başbakanı Angela Merkel'in Brüksel'de Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile düzenlediği basın toplantısında, komisyonun alacağı karara uyacakların söylediğini hatırlattı.
AB Komisyonunun, anlaşmaların koruyucusu ve bir ülkenin hukuki kurallara uyup uymadığını kontrol etmekle yükümlü olduğunu belirten Seibert, bu nedenle komisyonun alacağı kararı destekleyeceklerini kaydetti.
BM Genel Kurulunda Kudüs'ün statüsüyle ilgili karar tasarısı
Basın toplantısına katılan Almanya Dışişleri Bakanlığı Sözcü Yardımcısı Rainer Breul ise, Almanya'nın, BM Genel Kurulunda Kudüs'ün statüsüyle ilgili oylanması beklenen karar tasarısı konusunda nasıl bir tutum izleyeceğine yönelik soru üzerine, BMGK'nin konuyla iki kez ilgilendiğini, 8 Aralık'ta düzenlenen bir toplantıda, Almanya'nın Fransa, İngiltere, İtalya ve İsveç ile Kudüs'ün mevcut statüsünün korunması gerektiğine ve Ortadoğu'da iki devletli çözümü desteklediklerine vurgu yaptıklarını anımsattı.
Arap ülkelerinin bu konuda bir karar metni hazırladıklarına işaret eden Breul, AB ülkelerinin ise bu konuda ortak bir karar almak istediklerini, bu nedenle de görüşmeler yaptıklarını bildirdi.
AA