1
Gabriel, Körber Vakfı tarafından düzenlenen Berlin Dış Politika Forumu’nun açılışında yaptığı konuşmada, globalleşen dünyada Avrupa’nın, zenginliğine rağmen siyasi açıdan zayıf kaldığına vurgu yaparak Ortadoğu ve Asya ülkelerinin güçlenmesi sebebiyle ABD’nin, Avrupa ülkelerini yalnız bırakmasının kendi çıkarına da olmayacağına dikkati çekti.
Avrupa kıtasının doğusunda yeni kriz bölgelerinin ortaya çıktığını ve bu krizlerin bölgeyi istikrarsız hale getirdiğini ifade eden Gabriel, “Çin, Türkiye, İran ve Rusya gibi ülkelerin yoğun şekildeki ilerleme çabaları global düzenin ve bölgesel güçler dengesinin kaymasına sebep oluyor” dedi.
‘RAKİPLER UYUMUYOR’
ABD’nin kendi çıkarları için Avrupa’yı rakip olarak görmekten vazgeçmesi ve ekonomik iş birliği yapması, Avrupa ülkelerinin de bir araya gelerek kendi stratejilerini belirlemesi gerektiğini kaydeden Gabriel, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Rakiplerin uyumadığını görüyoruz. İki hafta önce Rusya Devlet Başkanı Soçi’de toplantı yaptı. Bir defasında Suriye Devlet Başkanı oradaydı. Daha sonra Türkiye Cumhurbaşkanı, ondan sonra da İran Devlet Başkanı. Soçi’de toplanan büyük devletler dost değiller ama bazı ortak noktaları var. İçeride ve dışarıda, geçmişteki büyüklüklerine vurgu yapıyorlar. Ve en önemlisi de bizden farklı olarak, Batı’ya arada bir gününü göstermek için de kendi sermayelerini ortaya koyuyorlar. Statüleri için bir çeşit ‘büyük güç vergisi’ ödemeye hazırlar diyebiliriz. Ekonomik kayıplar, diplomatik aşağılamalar, mali cezalar, yaptırımlar gibi birçok şeyi göze alarak bölgesel liderlik taleplerini ve ulusal egemenliklerini sergiliyorlar. Bunları Rusya’nın Ukrayna’ya karşı sergilediği tavrında görüyoruz. İran, komşu ülkeleri kontrol edebilmek ya da diğer ülkelerin kontrolünü zorlaştırabilmek için bölgedeki, kısmen terörist milislere büyük miktarlarda kaynak aktarıyor. Türkiye ise (Suriye’deki) Kürtlerin ulusal çabalarına karşı kendi çıkarlarını koruyabilmek için askeri harekatlardan ya da Amerika ile ihtilafa girmekten bile çekinmiyor. Suriye bu açıdan bakıldığında üç eski imparatorluğun ilerlemesinden başka bir şey değil.”
EVRENSEL DEĞERLERE AYKIRI
Dünyada insan hakları, demokratikleşme ve devletler hukukuna saygı gibi konuların sorgulanır hale geldiğini, terörizm, göç krizi ve iklim değişikliği gibi konuların dünyayı büyük ölçüde değiştirdiğini belirten Gabriel, dünya ülkelerinin ulusal düzeyde gelişme çabalarının bazen evrensel değerlere aykırı düştüğünü ancak etkili olduğunu gözlemlediklerini söyledi.
Dünya çapında eski sınırların ve ulusalcılığın gücüne özlem duyulduğunu, bu rekabet ortamının iyi olmadığını, Avrupa’nın güvenliğini ve refahını tehdit ettiğini savunan Gabriel, “Dünya ne yöne giderse gitsin, AB sadece kendi kararlarını alır ve gücünü yansıtırsa ayakta kalabilir” diye konuştu.
BİRLİKTE HAREKET ETMELİYİZ
“Ya kendimizi geliştireceğiz ya da dünya bizi şekillendirecek” diyen Gabriel, Almanya’nın uluslararası siyaset sahnesinde tek başına hareket edemeyeceğini, AB olarak birlikte hareket etmeleri gerektiğini, Rusya’nın da etkili bir komşu olduğunu, Avrupa’nın güvenliğini Rusya’ya karşı bir tutumla değil ancak Rusya ile iş birliği yaparak sağlayabileceklerini kaydetti.
AA