Trafikte değil, pistte yarışın

SİBEL ATEŞ YENGİN
sibel.ates@aksam.com.tr

İstanbul Rallisi’ni zaferle tamamlayarak Türkiye Ralli Şampiyonası Kadın Pilotlar birinciliğini garantileyen Simin Bıçakcıoğlu’yla yarışın son etabı Çorum Rallisi’nden önce buluştuk. Otomobillere olan tutkusunu, ralli serüveninin nasıl başladığını konuştuk. Geçmişe gidip babasının arabasını çaldığı günleri de andık, makas attığı günleri de. 

Araba merakının başladığı o ilk güne dönelim mi?

Küçüklüğümden beri otomobilleri seven bir çocuktum. “Bir an önce büyüsem de araba kullansam” derdim. Babam çok iyi otomobil kullanırdı, hep onu izlerdim. Zaten ona baka baka öğrendim. Kimseye örnek olmak istemem ama biraz büyüyünce otomobil kaçırmaya başlamıştım. Trafiğe kapalı alanlarda arabayı çevirmeyi, yanlamayı öğreniyordum. 
Hem arabayı kaçırıyorsun hem de atraksiyonlu sürmeyi öğrenmek istiyorsun, evdekiler öğrense…
Zaten öğrendiler (kahkahalar). Babam fark edince “Madem bu işi seviyorsun öyleyse ehliyet alman lazım” dedi. Zamanı gelince ehliyetimi aldım. Safari Motor Spor’da Hakan Dinç’ten eğitim almaya başladım. Babam “Eti senin kemiği bizim. Bak bakalım yeteneği var mı? Varsa öğret, yetiştir” dedi ve ona teslim etti… 
Tenis, voleybol dururken sen en çetrefillisini seçmişsin…
Aslında sporun her dalıyla uğraştım. Binicilik, okçuluk, voleybol. Üstelik hepsine de kabiliyetim vardı. Her sene okul takımına girerdim. Antrenörlerim bırakmayayım diye çok yalvarmıştı. Otomobil tutkusu hepsinin önüne geçti ve ehliyeti alır almaz yarışmaya başladım. 
Yarıştığın o ilk günü hatırlıyor musun?
Hatırlamaz mıyım. Arabadan indiğimde kıpkırmızıydım ve her tarafıma buz koymuşlardı. Elim ayağım titriyordu. Hayatımda hiç bu kadar titrediğimi hatırlamıyorum. Yarışın bittiğini işaret eden ışıklar sönene kadar kalbim ağzımdaydı. 
Kaçıncı olmuştun?
16 erkek pilot içinde tek kadın pilot bendim. Çok hatırlamıyorum ama 13. Olmuştum galiba iki üç erkeği geçmiştim. Zamanla, tecrübe kazandıkça daha iyi dereceler aldım. 
Peki, gelelim ralli macerana…
Pistte olmaktan sıkılmıştım. Hayatımda sürekli bir koşturma ve zorluklarla mücadele etme durumu vardır. Zor olan şeyler hep bana daha ilgi çekici gelmiştir. Ralli de bu sporun en üst noktasıydı. İki yıllık pist tecrübesinden sonra otocross ve tırmanma yaptım ralliye geçebilmek için. Direkt başlayabilirdim ama yaptığım sporlarda hep adım adım gitmek istedim. Kendimi yoğura yoğura, pişire pişire iyice işin mantığını öğrenmek istedim. 2010 yılında İstanbul mahalli rallisiyle ralli kariyerime başladım. 
Sonra şampiyonluklar gelmeye başladı…
Evet, 2012’de şampiyonluklarım başladı. İlk kadın pilotlar ve erkekler arasında mücadele ettiğim sınıfta yani sınıf 5’te ilk şampiyonluğumu ilan ettim. Dünyada en son yapılan kıtalararası ralli şampiyonasına katılan son kadın oldum. 
Son kadın mı, neden?
Bir daha asla yapılmayacak bu yarış, artık bitti. Güzel bir anıydı benim için. Kadınlar arasında ikinci oldum. Çok farklı bir tecrübeydi. Orada yaptığınız işe inanılmaz değer veriyorlar, basın da çok ilgiliydi. Türk kadınının ülkesini yurt dışında temsil etmesi çok özel ve güzel bir duygu. Bir de Türkiye’de kadının otomobil kullanmasına ön yargıyla yaklaşılır. “Kadından iyi şoför olmaz” derler. 
Kusura bakma ama ben de bazen trafikte kadınlara kızıyorum…
Kadınlar üç beş işi aynı anda yapabilme kapasitesine sahiptir ya ama bunu otomobilde yapmaya çalıştığı zaman olmuyor. Trafikte giderken aynı anda hem ruj sürüp hem ışığa bakıp o esnada sağından solundan gelecek araca bakabilmesi mümkün değil. Bunu anlayamadıkları için de trafikte dikkatli gidemiyorlar. Bu arada en az kadınlar kadar otomobili kötü kullanan erkekler de var. 
ANNEM ARABANIN ÖNÜNE ATLAdI
Babandan izni almışsın peki annen seni durdurmadı mı? 

Annem başta tedirgindi. Çok korkuyordu. Bir gün yarış izlemeye gelmişti. Yarışın bir etabında uçurumun kenarından geçmemiz gerekiyordu. Tam uçurumun kenarına geldim bir anda annem arabanın önüne atladı ve “Ne olur kızım hız yapma, dikkat et” demez mi. Tabii ki ben de hızımı azaltıp öyle virajı dönmüştüm. Düşünebiliyor musun, bir anda önüme atlıyor. Resmen basireti bağlanmış. Anne yüreği işte o evhamla bir anda yola atlayıverdi. Neyse artık alıştı.
Yarış dışında hız yapar mısın?
İstanbul trafiğinde “Kimse otomobil kullanmayı bilmiyormuş gibi düşün, kimsenin verdiği sinyale güvenme” diyerek kendimi sürekli telkin ediyorum.   Çünkü sağ sinyal verip sola geçen çoktur. Mesela sürücünün teki arabanın içinde telefonunu düşürse bulmak için bir anda frene basabiliyor. 
Peki, diğer arabalarla kapıştığın ya da makas attığın oldu mu?
Bu işlere girmeden önce arabalarla kapışırdım. Yapmadım desem yalan olur, makas da attım.  
Bir erkeğe kızıp sıkıştırdın mı?
Evet, yaptım. 
İyi olmuş. Hep onlar yapıyor…
Kadın olduğumu görünce çok şaşırmış, gözleri fal taşı şeklinde yüzüme bakakalmıştı. Artık yapmıyorum. İşin ciddiyetini anladıktan sonra herkesi bilinçlendiriyor ve “Arabanızı modifiye yaptırıp caddede yarışacağınıza  piste gelin. Hem kendi hayatınızı hem de başkalarının hayatını riske atmayın” diyorum. 
Hiç kaza geçirdin mi?
İlk defa geçen sene kaza yaptım. Çanakkale rallisiydi. Zemin asfalttı. 130-140 kilometre hızla yokuş aşağı iniyorduk. Sol 90 döneceğimiz bir viraj vardı. Virajın içinde de çakıl, mıcır varmış. Bir anda otomobilin kontrolünü kaybedince lastikler o malzemeye takıldı ve havada burkularak dört beş takla attım.
Ne fena. O an hayatın film şeridi gibi gözlerinin önünden geçti mi? 
Çok soğukkanlıydım. Çünkü takla atmanın nasıl bir şey olduğunu gerçekten merak ediyordum. Böyle bir kazayı duyduğunuzda ya da gördüğünüzde size çok ürkütücü geliyor. Ama ben otomobilin beni nasıl koruyabileceğini merak ediyordum. Anlayabilmem için kötü de olsa yaşamam gerekiyordu. O an sadece duamı etmiştim. Araba durunca hemen Co-pilotuma döndüm, iyi olduğunu görünce içim rahatladı. Esas arabadan indiğim anda arkamdan gelen diğer otomobil aynı mıcıra takılıp arabamın tam önüne düşmüştü. Takla attığımda o kadar korkmadım.     Otomobil üstüme gelirken çok korktum. Hafif bir bel ağrısıyla atlattık. Bu arada otomobilin de ne kadar dayanıklı olduğunu görmüş oldum (kahkahalar). 
 
Futbolculara, teknik direktörlere dünya kadar para veriliyor. Onlara verilen paranın yüzde onu diğer spor dallarına harcansa çok daha güzel işler çıkacak ortaya.

YOLUMUZA TAŞ KOYANLAR OLDU
Erkek arkadaşın var mı?

Var. O da yarışçı ama şu anda yarışmıyor.  İyi bir yarışçı ve  çok güzel dereceleri var. 
Beğeniyor mu seni? Yani araba kullanmanı…
(Kahkahalar). Beğenmiyor. Daha doğrusu beğenmiyor demeyeyim de Adil, bir insanın hep daha fazlasını ve daha iyisini yapabileceğini düşünür.  
Erkek arkadaşınla hep arabalardan mı konuşursunuz?
Evet. Otomobil taşımacılığı yapıyoruz. Sonuç olarak yine otomobillerle haşir neşiriz. Sürekli çalışıyoruz. İkimiz de zorluklarla mücadele etmeyi seviyoruz. Yolumuza taş koyanlar çok oldu ama biz hep mücadele ettik ve duruşumuzdan    ödün vermedik. 

YARIŞTAN ÖNCE MAVİ OJELERİMİ SÜRERİM
Bebeklerle oynar mıydın?

Babam heveslenip Barbie almıştı ama oynamadığımı görünce bir daha almadı. Abimin arabalarıyla ya da action man’leriyle oynardım. Çok hayal kurardım, hâlâ öyleyim. Şımarık bir çocuk olmadım asla. Maymun iştahlı da değildim. 
Oyuncağın arabalar olmuş, şimdi ralli yapıyorsun aynı zamanda süslüsün de…
Evet, seviyorum. Yarışa başladığım ilk dakikalarda saçlarım fönlüdür. Ama bittiğinde saç baş bir yerde olur. 
Yarış öncesi bir ritüelin var mı?
Nazar boncuklu kolyemi hiç çıkarmam. Yarış öncesi mavi ojemi sürerim. Bir yarışa giderken sürmedim Allah’tan hiçbir şey olmadı.

Kadınlarda haset ve kıskançlık var
Kızlarla anlaşıyor musun?

Erkeklerle daha iyi anlaşıyorum. Küçüklüğümden beri böyleydi. 
Kızların nesini sevmiyorsun, erkeklerle hangi konuda anlaşıyorsun?
Erkeklerle zevklerim daha ortak. Onlarla oturup play-station’da futbol oynuyorum, maç izlemeye bayılıyorum. Fenerbahçe taraftarıyım. Kadınlarla çok fazla anlaşamıyorum çünkü kadınlarda haset ve kıskançlık var. Belki de benim karşıma böylesi çıkmıştır. Tabii ki çok iyi kız arkadaşlarım var. Çok yakın olduğum iki üç dostum var ve onlar bana     yetiyor. Diğerlerini de hayatıma çok fazla dahil etmiyorum. Birbirinin ayağını kaydıran, birbirini çekemeyen kadınlar var. Gerçi erkekler arasında da var. O yüzden erkeklerle hep daha iyi anlaştım.