GÜLCAN TEZCAN
gulcantezcann@gmail.com
Edebiyatçı kimliği kadar aktivist olarak da yaşadığı dönemde derin izler bırakan Şule Yüksel Şenler, şehirli dindar kadınlar için bugün de önemli bir rol model. Gazete yazıları, çıkardığı dergi ve konferansları ile milyonları etkileyen Şenler'in kırk önce attığı tohumlar meyveye durdu. Yurdun dört bir yanında onun adını taşıyan gençkızlar yetişti, Şule Yüksel'in dava şuuru, nasihatleri bugün de hakikat yolunu bulmak isteyenlere rehberlik ediyor.
Şule Yüksel Şenler'in aziz hatırasını yaşatmak ve yeni nesilleri onun idealist kimliğiyle tanıştırmak amacıyla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın onursal başkanlığında kurulan Şule Yüksel Şenler Vakfı, vefatının 3. yıl dönümünde Demokrasi ve Özgürlükler Adası'nda milyonların Şule Ablasını yâd etmek için çok özel bir program düzenledi. Emine Erdoğan, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, Kadem Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Sümeyye Erdoğan Bayraktar ve vakıf üyelerinin yanı sıra çok sayıda STK temsilcisi ve gençlerin de katıldığı programda bir dönem Yaslıada olarak da adlandırılan Demokrasi ve Özgürlük Adası'ndaki Adnan Menderes Müzesi de ziyaret edildi.
Anma programında Şenler'in cesaretiyle, vakarıyla, rikkatiyle tarihe mal olmuş bir haysiyet anıtı olduğuna inandığını dile getiren Emine Erdoğan, onun böyle bir duruş için çok büyük bedeller ödediğini belirtti. Kemikleşmiş bir zihniyet karşısındaki fikri mücadelesi yüzünden hakkında birçok dava açıldığını aktaran Erdoğan, Şenler'in evinin kundaklandığını, tehditlerle karşılaştığını ve hapse girdiğini kaydetti.
"Sabır, sebat, tevekkül, sağlam bir iman,
onun narin bedeninde birleşti"
Şenler'in hapishane günlerinde ve sonrasında, hastalıklarla mücadele ettiğini ifade ederek, fakat onu şikâyet ederken hiç görmediklerini anlatan Erdoğan, "Çünkü o, kendini, inandığı değerlerin bu ülkede kök salması için çalışmaya adamış biriydi. Sabır, sebat, tevekkül, sağlam bir iman, onun narin bedeninde birleşti ve ortaya kimselerin bükemediği çelikten bir bilek çıktı. Allah'ın ona en büyük ikramı, çektiği çilenin ve döktüğü alın terinin karşılığını henüz dünya hayatını terk etmeden görmüş olmasıdır." değerlendirmesini yaptı.
Erdoğan sözlerine şöyle devam etti: "Onun (Şule Yüksel Şenler) çemberine dâhil olabilmenin, nasihatleriyle büyümenin onurunu her daim hissettim. Ortaya koyduğu örneklik, onunla tanıştığım ilk günden beri bana ilham oluyor. Ancak o, sadece bana değil, bir millete de ilham oldu. Kitleleri peşinden sürükleyen, ender insan hakları savunucularından biridir. Evrensel bir semboldür. Bizlere ama bilhassa sizlere, çok önemli bir miras bıraktı. Bu mirası omuzlayacak, güncel söylemlerle, uluslararası platforma taşıyacak olan, sizlersiniz. Kendi döneminde sayısız kadının ve erkeğin hayatını değiştirdi. İnanıyorum ki, hikâyesi anlatıldığı sürece, gelecekte de birçok insanın hayatını değiştirecek. Dünyanın neresinde olursa olsun; hakikate ve adalete susamış, zulüm altında kıvranan insanlar için, bir rehber olacak. Gerek şahsiyeti ve eserleri gerekse erdemlerle örülü mücadele yöntemleri, herkes için ilham vericidir"
"BÜYÜK ZORLUKLARLA KAZANILMIŞ
HAKLARIN KONFORUNDA, GEÇMİŞİ UNUTMAYIN"
Erdoğan "Çok şükür ki, ülkemizde, kamusal alanda başörtüsü ve Müslüman kimlik üzerindeki baskılar büyük ölçüde çözüldü ancak, insan haklarına ve milli kimliğimize yönelik sınamalar, farklı şekillerde her zaman karşımıza çıkıyor ve çıkmaya da devam edecek. O yüzden, lütfen sizler, büyük zorluklarla kazanılmış bu hakların konforunda, geçmişi unutmayın. Ağacın, şiddetli esen rüzgârlara dayanabilmesi için, toprağa bağlandığı kökün sağlam ve derin olması gerektiği bilinciyle, hareket edin! İslamofobi'nin ve milli değerleri hedef alan, küresel ideolojilerin karşısında duracak olan, sizlersiniz! Bu yolda yorulmaya, gönüllü olun." dedi.
Erdoğan, Demokrasi ve Özgürlükler Adası'nda gezdiği esnada Şule Yüksel Şenler'in kendisine anlattığı anıyı şöyle ifade etti: Menderes rahmetli öldüğünde çok etkilenmiş. Bayrağı alıp hiç düşünmeden dışarı çıktım diyor. Sandım ki ben o bayrağı alında bütün millet arkamdan gelecek. Döndüm ki, bütün millet arkamdan gelecek ama kimse yok. Çok üzülmüş ve ağlamış tabi." Emine Erdoğan'a konuşmasının ardından Şule Yüksel Şenler'in Huzur Sokağı kitabının ilk cildi hediye edildi. Emine Erdoğan adada bulunan 27 Mayıs, Adnan Menderes ve Demokrasi ve Özgürlükler müzelerini de ziyaret etti.
MENDERES İÇİN MİTİNG MEYDANINA ÇIKTI
Emine Erdoğan, anma programında Şule Yüksel Şenler'in aktivist kimliği ve cesareti ile ilgili olarak şu anısını paylaştı: "Bir aksiyon insanı olan Şule Yüksel Şenler'in, en önemli özelliği cesur olmasıydı. Özellikle, yaşadığı baskı döneminde yaptıklarına, inanın kolay kolay kimse cesaret edemezdi. Sizinle bu yürekliliğinin sınırlarını resmedecek bir anekdot paylaşmak istiyorum: Rahmetli Adnan Menderes idam edilmeden önce onun adını dahi söylemek sakıncalıydı. İşte böyle bir vasatta, Şule Yüksel Hanım Adalet Partisi'nin gençlik kollarına üye olur. Zeytinburnu'nda bir mitingde konuşma yapacaktır. Şule Yüksel Hanım, dosya kağıtlarını birbirine ekleyerek, 1 metre 70 santim boyunda bir şiir yazar. Menderes'le ilgili bölümleri okumaması için sıkı sıkı uyarılır. Asker, polis meydanda hazır bekliyordur. Buna rağmen kürsüden, 'Ey Menderes, Menderes! yanık yanık çağlıyor, bir millet de ardından, yanık yanık ağlıyor' mısralarını okur. Koca meydan hüngür hüngür ağlayan insanların sesleriyle çınlar. Sonradan, anılarını naklederken şöyle söyler: 'Millet acıyla dolu ama, dışa vuramıyor. Ben de milletin sesi olmaya çalışıyorum. Ne derlerse desinler, hapse atsınlar. Hiçbir şeyden korkum yok diyorum."