Necip Fazıl'ın eserleri dijital sergi oldu

''Bir Şiir Bir Hayat / Zindandan Mehmed'e Mektup'' sergisi İstanbul Atatürk Kültür Merkezi'nde kapılarını açtı. Sergiyi küratörü Şeyma Kısakürek Sönmezocak, Akşam Cumartesi için anlattı.

ALİ DEMİRTAŞ / ali.demirtas@aksam.com.tr

Türk edebiyatına derin izler bırakmış, şair, romancı ve oyun yazarı Necip Fazıl Kısakürek, 39. vefat yıldönümünde tiyatro eserleri ve bir sergiyle Atatürk Kültür Merkezi'nde anılacak. Anma etkinlikleri kapsamında 25 Mayıs 1983'de vefat eden Necip Fazıl Kısakürek'in 'Reis Bey' adlı oyunu 14 - 15 Mayıs tarihlerinde, 'Bir Adam Yaratmak' oyunu ise 17 - 18 Mayıs tarihlerinde AKM Tiyatro Salonu'nda seyirciyle buluşacak. "Bir Şiir Bir Hayat / Zindandan Mehmed'e Mektup" başlıklı sergi ise 13 Mayıs – 26 Mayıs tarihleri arasında AKM Çok Amaçlı Salon'da sanatseverleri ağırlayacak. Sergiyi küratörü ve Necip Fazıl Kısakürek Kültür ve Araştırma Vakfı'nın Yönetim Kurulu Başkanı Şeyma Kısakürek Sönmezocak ile konuştuk.

Ülkemizde, Necip Fazıl Kısakürek'i anma/hatırlama veya çeşitli nedenlerle yapılan etkinlikleri genel olarak nasıl buluyorsunuz?

Her sene özellikle mayıs ayında gerçekleşen etkinliklerde genel itibariyle, bir konuşmacı üzerinden ilerleyen programlar organize ediliyor. Okullarda okuma yarışmaları, şiir yarışmaları gibi etkinlikler yahut fotoğraf sergileri yapılıyor. Her okuyucu seviyesine göre değişen birçok etkinlik duyuyoruz. Bunlar yerel bazda değerlendirilmeli. Daha geniş ölçekli Necip Fazıl fikriyatı ekseni etrafında şekillenen nitelikli diyebileceğim bugüne kadar yapılmış bir etkinlik göremiyorum. Daha önce denenen etkinliklerin merkezinde genel itibariyle bir yasak savma olduğunu düşünüyorum. İnşallah bundan sonrası için değişir.

NECİF FAZIL'IN HİS DÜNYASINA YOLCULUK

AKM'de açılacak olan "Bir Şiir Bir Hayat / Zindandan Mehmed'e Mektup" başlıklı serginin içeriğinden ve tekniğinden de bahseder misiniz?

2015 yılında kurulan Necip Fazıl Kısakürek Kültür ve Araştırma Vakfı, 2018 senesinde "Bir Şiir Bir Hayat" isimli sergi serileri başlattı. Sergilerin de yeni bir kimlikle tasarlanması gerektiği fikrinden yola çıkarak interaktif sergilere başladık. Klasik olarak alışılagelmiş olan malzemelerin sadece "ser"ilmesi fikrinden farklı olarak, ziyaretçilerin, sergilenecek olan eşyaları, bir duygu bütünü eşliğinde görmelerinin daha etkileyici olacağını düşündük. Özellikle bu sergilerin misafirlerin koku hafızası ve görsel hafızalarında daha kalıcı etki sağlayacağını biliyoruz. Koku, duyular arasında hafızayı en çok etkileyenidir. Söz konusu şiir olduğunda, soyut bir aktarım yapmaya çalışıyoruz. Üstelik bu soyut aktarım esnasında aynı akışı bozmayacak hatta destekleyecek şekilde dokümanlarla, belgelerle destekliyoruz. Bu hususta diğer eserlerinden de destek alıyoruz. Bunun ilkini "Çile" şiiri ile yaptık. Seçilen şiirin iç müziği, şiirden verilmek istenen duygular, külliyatın diğer eserlerinden de desteklenerek interaktif şekilde ziyaretçilere sunuluyor. Zindandan Mehmed'e Mektup şiiri için de aynı noktalardan hareket ettik. Özellikle Cinnet Mustatili eseri bu konudaki en önemli referansımız oldu. Orada bahsettiği hapishane hatıralarından his dünyasını alarak, ziyaretçilere aktarmaya çalıştık. Üstad'ın hapishane hayatı öylesine bir kader ki; tüm ailesi bu kaderden payına düşeni alır. Çocuklarının ve Neslihan Hanım'ın cephesinden hiç bakılmayan bir kader. Bu sergide biraz da bu cepheyi ön plana çıkarttık. Ziyaretçiler, bu deneyim için gardiyanlar eşliğinde hapishaneye girecekler. Parmaklıklar ardından; Necip Fazıl'ın gözünden çocuklarını izleyecekler. En önemlisi de bu sergi interaktif olduğu kadar aynı zamanda da dijital bir sergi olacak. Hücrenin birinde Necip Fazıl'ın hologramını göreceğiz. Kendisinden Zindandan Mehmed'e Mektup şiirini dinleyeceğiz. Özel görüntülerini izleyip; o görüntülere işaret eden eşyalarını göreceğiz. Türk kültür hayatının derinliklerinde saklanan birçok acı gerçeği belgelerle göreceğiz. 26 Mayıs'a kadar AKM'de devam edecek sergimiz; Üstadın vefat tarihi olan 26 Mayıs'ta, onun 'Yılanlı Kuyudan' çıkışını işaret ederek sergimiz bitecek. Nasip olursa, 26 Mayıs tarihinde Ayasofya Camii'nde okunacak olan Hatim Duası ile programımız sona erecek.

ÖMRÜNÜN BÜYÜK ÇOĞUNLUĞU ORADA GEÇTİ

Serginin küratörlüğünü üstleniyorsunuz. Bu konudaki duygu ve düşüncelerinizi paylaşır mısınız?

Necip Fazıl'ın sanat hakkındaki fikirlerini merkeze alarak sanatın tebliğ yolunu değil, telkin yolunu seçmesi gerektiğine inanıyorum. Dolayısıyla sergilerde de bu yoldan ilerleyerek; fikirlerin, hislerin ziyaretçiler tarafından sezilmesini istiyorum. Sergilerin yeni bir kimliğe kavuşturulması gerektiğine inanıyorum. Hızla değişen çağda sanatın da yeni bir kimlikle inşa edilmesi, çağa ayak uydurması gerekmekte. Sergi tasarımımda da bu yoldan ilerliyorum. Özellikle interaktif sergiler daha önce yapılmamış ve denenmemiş bir yol. İlk sergimiz ÇİLE ile gördüğümüz, ziyaretçilerin; Üstad'ın o buhranını derinlerden hissetmeleri oldu. Temel olarak yaptığım; hisleri tecrübe etmelerini sağlamak. Bu da ziyaretçiler için unutulmaz oluyor. İşin sonucuna baktığımızda Necip Fazıl'ın hisleri ile özdeşleşiyorlar. Bu da Necip Fazıl'ı daha içten, daha derinden anlamaya sevk ediyor. Özellikle Zindandan Mehmed'e Mektup sergisi ile, ziyaretçilerin gardiyanlar eşliğinde, soğuk kasvetli demir parmaklıklar ardına girmeleri ve bunu hissetmelerini istiyorum. Necip Fazıl'ın ömrünün büyük çoğunluğu orada geçti. 1983 senesinde vefat etmeseydi tutuklanacak, ruhunu hapishane koğuşunda teslim edecekti. Muhakkak ki; Necip Fazıl Türk Fikir hayatında çok kıymetli. O kıymetin ne zorluklar yaşanarak ortaya çıktığını tecrübe etmek, ziyaretçilerin farklı bir gözle bakmalarını sağlayacaktır. Dolayısıyla; inanılmaz heyecanlıyım. İnşallah güzel bir deneyim olarak ziyaretçilerimizin hayatlarında yer edineceğiz.

HİÇ DURMADAN SESSİZCE ÇALIŞIYORUZ

Necip Fazıl Kısakürek Kültür ve Araştırma Vakfı'nda yürütülen çalışmalar hakkında biraz bilgi verir misiniz?

Vakfımız 2015 yılında kuruldu. Vakfın gayesi Necip Fazıl müzesi kurmak ve onu araştıranların, ilgi duyanların, meraklıların, onu ve onun fikirlerini en doğru kaynaktan edinmelerini sağlamaktır. Bu noktada hiç durmadan sessizce çalışıyoruz. Ondan kalan tüm orijinal evraklar tasnif edildi. Her biri tek tek taranarak bir dijital kütüphaneye çevrildi. Hakkında çıkan ne kadar kitap, makale, dergi, hatıra varsa hepsi toplanarak Araştırma Merkezine konuluyor. Yüzlerce kitap ve dergi var. Özellikle araştırmacılar Necip Fazıl konusunda bir araştırma yapacaksa; konu ile ilgili kaynak taramasını bizler aracılığıyla çok kısa sürede tamamlamış oluyorlar. Bu da onlara konularında çalışırken büyük bir rahatlık sağlıyor. Herhangi bir konuda bizi aradıklarında, onlara o konu ile ilgili ne kadar kaynak, kimlerin makalesi var, hepsini hazırlıyoruz. Şehir dışında olanlarla dijital olarak paylaşım yapıyoruz. Herhangi bir faaliyet yapılacaksa destek sağlıyoruz. Gayemiz Necip Fazıl ile ilgili bir çalışma yapılacaksa; en doğru yerden kaynaklara ulaşımlarını sağlamak. Bu bir sinema filmi de olabilir, tiyatro da olabilir. Yeter ki bize ulaşsınlar.