DR. SEVDA SARIKAYA / sevda.sarikaya@stargazete.com
Bu hafta yazım hazırlıkları içerisinde olduğum kadın beyni-erkek beyni kitabım için yaptığım araştırmalarda rastladığım bir istatistikten bahsedeceğim. Kitapta sadece birkaç cümle olarak geçecek bu konuyu, köşede daha detaylı ele almak istedim. Kadınlara karşı iş hayatında, akademide, politikada ve daha birçok başka alanda ön yargılı tutumla ilgili oldukça şaşırtıcı bir veri var. 2020-UNDP (United Nations Development Programme) raporuna göre toplumun yüzde 90'ı, sıkı durun, daha da ilgincini söyleyeceğim, kadınların yüzde 86'sı belirttiğim alanlarda kadınlara karşı ön yargılılar. Bu veriler dünya nüfusunun yüzde 80'ini oluşturan 75 ülkeden elde edilmiş. Aslında bu sonuçlar 'cam tavan sendromu' denilen, kadınların önüne çıkarılan tüm 'görünmez' engellerin istatiksel dökümü. Araştırmadan elde edilen bazı veriler şöyle;
Bu sonuçlar nörobilimsel açıdan yorumlandığında, beynin yıllar içerisinde koşullanmalara verdiği bilinçdışı tepkinin, aslında olduğumuzu düşündüğümüz kişiden çok farklı davranmamıza yol açtığını gösteriyor. Burada introjection-Türkçesi içe yansıtma olarak çevrilebilir-devreye giriyor. Başka bireylerin düşüncelerini kendi düşüncen gibi benimseme durumu. Bu daha çok otorite olarak kabul edilenlere karşı oluyor. Mesele 'erkekler ağlamaz' cümlesini bilerek ya da bilmeyerek hayatınıza yansıtmanız buna bir örnektir. Bunların birçoğunu bilmeden yaparız.
Hiçbirimiz aslında olduğumuzu düşündüğümüz kişiler değiliz. Bunu yapabilmemiz için kendimizi kritik edebilme yeteneğimizi geliştirmemiz gerekiyor. Sonrasında kendinizde bulduklarınıza hayret edeceksiniz. "Ben kızıma her konuda desteğim!" diyen ebeveynlerin kaçı düşündüğü kişi acaba? Ya da dil, din, cinsiyet ayrımı yapmadığını iddia eden insanların ne kadarının pratik hayattaki davranışları söyledikleri ile uyuşuyor? Bu cümleler içerisinde öz eleştiri de barındırıyor. Derinlemesine incelediğinde kendisinde birçok arıza bulmuş bir insan olarak bunları söylüyorum. Hepimizde var bu arızalar. Ama beynimizin öyle bir savunma mekanizması var ki, kolaydan sapmamak için tüm kusurlarına kılıf uydurabilir, tüm yanlışlarını kabul edilebilir bir bakış açısıyla çerçeveleyebilir. Çünkü bu kolay olandır. Öz farkındalık kazanmayı yapacak olan da beynimizdir. Ama bu irade, dayanıklılık ve sabır gerektirir. Hepsi bizim elimizde. Hepsi cinsiyetten bağımsız olarak beynimizin kapasitesi dahilinde.