endereren@gmail.com
Şimdi Fallout serisinin kabul etmek gerekir ki kendine has bir atmosferi, oyuncuyu içine çeken ilginç bir büyüsü var. Bu büyüyü seri Bethesda’nın eline geçip 3D dünyasına atıldığı andan itibaren çok daha net bir şekilde deneyimleme şansına eriştik. Fallout 3 ile çok daha geniş kitlelere hitap etmeye başlayan Fallout, New Vegas ile arşa yükselmiş, Fallout 4 ile ise başarılı olsa da bazı beklentileri karşılamayı başaramamıştı. Fallout 76 ile hep hayalinizi kurduğumuz online bir Fallout oyunu gerçeğe dönmüş diyebiliriz. Ancak tam olarak beklediğimiz şekilde değil. Fallout 76 mekaniksel olarak hem PvP hem de PvE’ye izin veren bir yapıya sahip. Oyunun açık dünyasında birçok farklı etkinlikler olabiliyor. Haritanın neresinde olursanız olun, harita üzerinden etkinliğin olduğu alana Fast Travel yapma şansınız bulunuyor. Aynı etkinliğe katılan farklı oyuncular ile etkinliği tamamlayıp ödüller alabiliyorsunuz. Bu ödüller bazen gerçekten değiyor gibi gözükse de, bazen boş yere yaptığınızı da hissedebiliyorsunuz. Burada şans faktörü devreye giriyor. Genel anlamda hikaye görevlerini açık dünyada bulduğunuz ses kayıtları ve notlar üzerinden elde ediyorsunuz. Keza keşif yaparken bulduğunuz bir ses kaydı veya not, sizleri bir yan göreve de götürebiliyor. Grafikler tarafında ise Fallout 4’ün neredeyse tıpa tıp aynısı bir yapım ile karşı karşıya olduğumuzu söyleyebilirim. Hali hazırda yaşını fazlasıyla belli eden başımızın belası Creation Engine ile geliştirilen yapım, ne yazık ki günümüz oyunlarına bakıldığında önceki nesil gibi gözüküyor. Uzun lafın kısası Fallout 76, köklü bir Fallout hayranını tatmin etmeyi başaramasa da, hayatta kalma oyunlarını seven ki Fallout 76’ya tam olarak bir hayatta kalma oyunu diyemeyiz, çevirimiçi bir atmosferde Fallout evrenini deneyimlemek isteyen oyuncular, Fallout 76’yı sevebilir. Eğer güzel bir indirim ile oyunu satın alma fırsatı yakalarsanız, satın almanızı önerebilirim.