Efsanelerin festivali Primavera Sound

UYGAR TAYLAN
uygartaylan@gmail.com

Avrupa’nın en önemli müzik festivallerinden Primavera Sound geçen haftaya damgasını vurdu. Radiohead, Pj Harvey, Sigur Ros,Tame Impala ve Selda Bağcan gibi efsane isimlerin yer aldığı festival, şimdiden unutulmazlar arasına girdi.

PRIMAVERA GÜNLÜĞÜ

Belki de bahar mevsiminin en güzel isimlerinden biri İspanyolca Primavera. Aynı zamanda Avrupa’nın en büyük müzik festivalinin de adı. İspanya’nın en etkileyici şehirlerinden biri olan Barcelona’da, her bahar Primavera Sound ismiyle kendi türünde en iyilerin sahne aldığı bir müzik festivali düzenleniyor. Bu yıl efsane line-up’la müzikseverlerin karşısına çıkan festivalin biletleri iki gün içinde tükenip henüz yaz başlamadan Barcelona’da erken bir turizm patlaması da sağladı. Bu yıl dünyanın dört bir yanından 200 bin müzikseverin katıldığı festivalde yerimi almak için yollara düştüm. Radiohead, Pj Harvey, Sigur Ros, Air, Tame Impala, LCD Soundsystem, Moderat, Explosion in the Sky, Beirut, Beach House, Todd Terje, Dj Koze, Kiasmos gibi say say bitmeyen müzik dünyasının en iyi isimlerinin yanında bir de bizden tanıdık bir ses vardı, Selda Bağcan! 

16 ayrı sahne

Barcelona’nın labirent gibi sokaklarında kaybolmadan festivalin düzenlendiği Parc del Forum’u bulup fütüristik mimarisi karşısında hayran kaldım. Kapıdan girerken 1998 yılında Ankara’dan İstanbul Haydarpaşa Garı’na kadar sınırsız techno çalan J&B Techno Festivali treniyle başladığım festival yolculuğumun, Primavera Sound’la devam ettirmenin haklı gururunu yaşadım. İçeride önce müzik gruplarının tişörtlerinin çılgınlar gibi satıldığı standı görüyorsunuz. Sonra karşınıza Star Wars filmindeki uzay gemilerini andıran dev bir güneş enerjisi paneli çıkıyor. Kolunuza takılan festival bilekliğinin gazıyla, devasa festival alanını gösteren haritadan sahnelerin yerlerini anlamaya çalışıyorsunuz. Çünkü Primavera Sound Festival alanı 16 ayrı sahneye sahip. Konserler ise ardı ardına başlıyor. Bazen aradaki mesafeden dolayı bir konserden  diğerine zar zor yetişebiliyorsunuz. Primavera’nın deniz kenarındaki alanında saatler akşam üzerini göstermeye başladığında kalabalık insan seline dönüşüyor. Festival ne kadar kalabalık olursa olsun ne yeme içme ne de tuvaletlerin önünde uzun kuyruklar görüyorsunuz. Organizasyon gerçekten muhteşem. 31 Mayıs-5 Haziran tarihleri arasında düzenlenen festivalde bu sene 269 isim konser vermiş. İlk gece maskeli performanslarıyla Goat üzerine Suede sahne aldı. 

TAME IMPALA SAHNEYİ UÇURDU

Heyecanın gittikçe arttığı ikinci gün saat 21.00 sularında Fransızların efsane elektronik ikilisi Air, hemen hemen tüm hitlerini çalarak seyirciyi mest etti. Festivalin  ritmini chill out’dan yakalayıp final parçaları ‘La Femme D’Argent’la feci gazladılar. Ardından karşılıklı iki kale gibi kurulmuş ana sahnelerin diğerinde atmosferik müziğiyle Explosions in the Sky dinleyenleri büyüledi. Gecenin hatta belki de tüm festivalin en iyi performanslarından biriyse saat 23.30 sularında sahne alan Tame Impala’ydı. Primavera Sound’da ilk kez çalan günümüzün en iyi saykodelik rock gruplarından Tame Impala ufak bir aksaklığa rağmen adeta sahneyi uçurdu. 

ÖNCE SELDA BAĞCAN SONRA RADİOHEAD NASIL YANİ?

Festival boyunca her seferinde “Büyük gün geldi” derken buldum kendimi ve nihayet ikinci gün sıra Radiohead’deydi. Önce mendillerin sallandığı Selda Bağcan & Boom Pam konserini tek nefeste gururla izledik. “Acaba kalabalık olur mu?” derken Ray Ban sahnesinde Selda Bağcan yabancılara türkü söylettiği efsane bir konsere çığlık gibi sesiyle imza attı. Ardından hep birlikte Radiohead’in sahne aldığı Heineken sahnesine koşturduk. Thom York’un sesi, Radiohead’in cayır cayır gitarları ve ilk parça ‘Burn the Witch’ biz koştukça bizi içine çekiyordu. Primavera’nın en büyük grubu Radiohead, yeni albümlerin yanı sıra tüm discographyden art arda şarkıları çalıyordu ki birden ‘Creep’ başlayınca yer yerinden oynadı. Sahne özel olarak tasarlanmış led ekranlar ve ışıklarla hipnotize edici gözüküyordu. Dünyanın dört bir yanından Radiohead dinleyicisiyle özellikle ‘Paranoid Android’, ‘No Suprises’, ‘Karma Police’ ve ‘Weird Fishes’ gibi parçaları hep bir ağızdan koro şeklinde söylemek inanılmazdı. Herkesin orda olmak için tek bir sebebi vardı ‘müzik!’ Geceyi tadı damağımda kalsın niyetiyle kulaklarımda Radiohead’le bitirip günün bir başka grubu Beach House’a kalmayı düşünmüyordum. Derken yakalandığım Olafur Arnalds ve Janus Rasmussen ikilisinin elektronik projesi Kiasmos giderayak geceyi sert ritimleriyle zirveye taşıdı.

SİGUR ROS GÜRÜLTÜLÜ VE HUZURLU

Üçüncü gün 17.45’te İspanyolların sert çocukları Viva Belgrado’un Adidas sahnesinde çığlık çığlığa performansıyla başladı. Konserler serisi dream pop, post punk’ın en güzel isimlerinden Wild Nothing’le devam etti. Akşam saatler ilerledikçe heyecan ve kalabalıkların tek bir yöne Pj Harvey için Heineken sahnesine yöneldiğini fark ettim. Sahneye saksafon brass grubuyla çıkan Pj Harvey, önce genç görüntüsüyle sonra müziğiyle izleyiciyi kendine hayran bıraktı. Henüz Pj Harvey bitmemişti ki H&M sahnesi Sigur Ros için hazırlanıyordu. Biz de en önden yerimizi aldık. Demir kafeslerin oluşturduğu sahne dekorunun ardında ‘Ovedur’, ‘Staralfur’ ve ‘Saeglofur’ parçalarıyla başlayan konser ‘Glosoli’, ve ‘Festival’ isimli parçaların muhteşem performanslarıyla zirve yaptı. İlk kez Primavera Sound’da izlediğim Sigur Ros’un gürültülü olduğu kadar huzurlu olabilen inanılmaz canlı performansı mutlaka görülmesi gereken konserlerden. İstanbul Zorlu PSM’de bu akşam sahne alacak İzlandalı grup Sigur Ros’u kaçırmayın derim! Gece ilerleyen saatlerde sert ritimleriyle sahnenin kontrolünü son zamanların en iyi elektronik müzik gruplarından biri olan MODERAT aldı. Daha önce İstanbul’a da gelen grup Primavera’da ‘A New Error’la sahneye çıkıp son albümden ‘Running’le bir kez daha yerleri salladı. Kulaklara bayram ettiren konserler izleyip yeri geldi hayattaki en büyük yol arkadaşım fotoğraf makinemle “Çekmeyelim, dinleyelim” dedik. Sahne alan isimleri, organizasyonun güzelliği ve etkileyici mekânıyla efsane bir Primavera Sound rüya gibi geçti. Türkiye’de de müziğin, müzisyenin ve konserlerin desteklenmesi dileğiyle...