Bu festival filmlerini sakın kaçırmayın

İstanbul Film Festivali yaklaşıyor! Bu yıl 38. kez 5-16 Nisan tarihleri arasında gerçekleşecek etkinlikte mutlaka görülmesi gereken filmleri listeledim…

BAŞAK BIÇAK / basakbicak@gmail.com

Grace a Dieu

François Ozon’un Berlin’de prömiyerini yapan ve Jüri Büyük Ödülü’nü kazanan son filmi, gerçek bir vakadan esinlenen güçlü bir dram.

High Life 

Claire Denis’in, Toronto’da promiyerini yapan bilim kurgu filmi, Robert Pattinson, Juliette Binoche’lu kadrosuyla göz dolduruyor.

The White Crow 

Ralph Fiennes’ın, efsane balet Rudolf Nureyev’in hayatını anlattığı filminin senaryosu, The Hours ve The Reader ile Oscar’a aday gösterilen senarist David Hare’e emanet.

Greta 

Neil Jordan’ın Toronto’da prömiyerini yapan filmi, başrolleri Isabelle Huppert ile Chloë Grace Moretz paylaştığı bir psikolojik gerilim. 

Destroyer

Başrolündeki Nicole Kidman’ın performansıyla büyülediği film, Jennifer’s Body ve Aeon Flux ile tanıdığımız Karyn Kusama’dan bir polisiye.

Mr. Jones 

Agnieszka Holland, George Orwell’le görüşmesinin yazarın Hayvan Çiftliği romana esin kaynağı olduğu söylenen efsanevi gazeteci Gareth Jones’un hayatını hikayeleştiriyor.

Dragged Across Concrete 

Kendine özgü tarzıyla ünlenen S. Craig Zahler’in yeni filmi Mel Gibson ve Vince Vaughn’lı kadrosu ve Tarantinovari sahneleriyle öne çıkıyor.

Synonymes

Yönetmeni Nadav Lapid’in hayatından izler taşıyan film, İsrail’den Paris’e göç eden ve kimliğini tamamen reddeden bir adamı merkezine alıyor. 

All Is True

Kenneth Branagh, yeniden Shakespeare dünyasına dönüyor ve ünlü yazarın hayat hikâyesinden bir kesiti Ian McKellen ve Judi Dench’li kadrosuyla sinemaya aktarıyor. 

In Fabric

Peter Strickland, görselliğiyle ve atmosferiyle İtalyan ustalar Dario Argento ve Mario Bava’ya saygı duruşu niteliği taşıyan yeni filminde koyu kırmızı bir elbisenin lanetini takip ediyor. 

Rojo

Francis Ford Coppola, Sidney Lumet ile John Boorman’ın suç filmlerinden beslenen yönetmen Benjamin Naishtat, Arjantin’in en karanlık yıllarından, gergin bir suç filmi ortaya çıkartıyor.

Ich War Zuhause, Aber

Angela Schanelec’e Berlin’de ödül getiren son filmi, düz bir anlatı izlemeyen, beden, sanat ve varoluş hakkında bir deneme-film. 

Di Jiu Tian Chang

Wang Xiaoshuai’ın, başrol oyuncularına Gümüş Ayı kazandıran filmi, Çin’in tek çocuk politikasının yıkıcı etkilerini anlatan epik bir melodram.

Edmond 

“Fransız tiyatrosunun prensi” lakaplı Alexis Michalik, Belle Epoque döneminde geçen filminde, Cyrano de Bergerac’ın ortaya çıkış hikâyesini anlatıyor.

El Pepe, A Supreme Life

Emir Kusturica’nın Venedik’ten ödüllü belgeseli El Pepe, Uruguay’ın devlet başkanlığını yürütmüş olan, “El Pepe” lakaplı José Mujica’yı beyazperdeye taşıyor.