LEYLA ÖZTÜRK / cumartesi@aksam.com.tr
Bilim eğitimin en önemli unsurlarından bir tanesi insanların çevreleriyle, diğer insanlarla ve gelecekle olan ilişkisini göstermesidir. Çocuklara kendilerinden önce başlayan, devam eden ve devam edecek olan bir bütünün parçası olduğunu anlatır. Amaç çocukları kendi kozmik görevlerine hazırlamaktır. Bir örnek ile açıklayacak olursak, bitkiler oksijen oluştururlar ve hayvanlar oksijen olmasaydı hayatlarını kaybederlerdi. Mercanlar, denizyıldızları, derisi dikenliler ve okyanuslarda yaşayan diğer canlılar, sudaki kalsiyum karbonatı emerek diğer canlı türlerinin hayatlarını sürdürmelerine yardımcı olurlar. Bu minerali emerek kendi vücutlarını beslerler. Böyle olmasaydı eğer okyanus suları diğer canlıların yaşamını sürdüremeyeceği kadar zehirli hale gelirdi. Bu durum, bu canlıların görevidir ve bu sayede fark etmeden çevrelerine ve çevrelerindeki canlılara yardım ederler, onlara hayatlarını sürdürebilmeleri için ortamı düzenleme görevini yerine getirirler.
Odak noktamız çocuklara her şeyin birbiri ile ilişkili olduğunu göstermek olmalıdır. Örneğin, matematik tarih boyunca süregelen ihtiyaçlardan doğmuştur. Dil yapılanması coğrafya ile ilişkilidir. Biyoloji, coğrafyadan etkilenir. Hatta tüm bu konular bile birbirleri ile ilişki içerisindedir. Amacımız çocukların hayal gücünden yararlanmak olduğu için bilim eğitimini verirken hikayelerden yardım almakta fayda var. Örneğin, dinozor konusu işlenecekse dinozorlar ile ilgili bir hikaye anlatılabilir. Bu evredeki çocukların bir diğer önemli özelliği de kahramanlara hayranlık duymalarıdır. Hikayeler ile bu özelliklerini kullanmaları sağlanabilir ve çocukların merak duygularını harekete geçirmeye yardımcı olabiliriz.