15 yıl önceki o çocuk değilim

EMİNE BIYIK
emine.biyik@aksam.com.tr

Hepimizin bildiği bir isim Murat Evgin. Söylediği her şarkının hakkını veren, yetenekli ve mütevazı bir sahne adamı… Farklı bir şeyler yapmak için kılı kırk yaran şarkıcı, 7 yıl aradan sonra 14 şarkının yer aldığı ‘Kaderimsin’ isimli albümünü sevenlerine hediye ediyor. Takım tutar gibi bazı müzik tarzlarının fanatikliğini yapanları tutucu buluyor ve artık sadece kendi istediği şarkıları yaptığını söylüyor. “15 yıl önceki o çocuk değilim artık” diyen Murat Evgin, albümünü ve 7 yılda nelerin değiştiğini anlattı.   

DOLU DOLU BİR ALBÜM OLDU

Uzun zamandır üzerinde çalıştığımız bir albümdü ‘Kaderimsin’. Dizi film müziği, konserler derken bir türlü stüdyoya kapanıp bitiremedik albümü. Bir de araya iki ayrı single sıkıştırdım; ‘Hayatı Yavaşlat’ ve ‘Alfabe’… Hatta Alfabe’nin klibini Tac Mahal’de çektik ama albüm ha çıktı, çıkacak derken klibi yayımlayamadık. Şimdi klibi değerlendirebilmek için şarkıyı bu albüme de koyduk. Aslında 10 şarkılık bir albümdü fakat son yıllarda yaptığım single’lardaki şarkılarımı da albüme koydum. 7 yıldır albüm yapmıyorduk, dolu dolu 14 şarkılık bir albüm oldu. Aslına bakarsanız yurtdışında albümden önce bir şarkıyı fragman niyetine single olarak yayımlarlar, iki ay sonra da albüm çıkartırlar. Ama bizdeki müzik sektörünün içinde bulunduğu krizden dolayı artık herkes sadece single çıkarıyor. 

ŞARKIMI ÖYKÜ’YLE SÖYLEMEK İSTEDİM

‘Kaderimsin’i Öykü Gürman ile söylemek istedim. Öykü, bu camiada var olmamak için tüm özelliklere sahip, arkadaş canlısı, iyi niyetli, samimi, zeki, ayakları yere basan, çok iyi bir insan. Çok eski arkadaşım ve gerçekten iyi anlaşıyoruz. Onunla düet yapmak istediğimi söyledim ve Yavuz Abi’nin (Bingöl) stüdyosunda buluştuk. Şarkıyı dinledi ve çok beğendi. Kaderimsin hareketli bir şarkıydı fakat Yavuz Abi ve Öykü “Bir de yavaş versiyonu yapalım” dediler. Gece yarılarına kadar çalıştık. Sağ olsun Yavuz Abi tevazu göstererek bağlamasıyla şarkımıza eşlik etti. Yine nefesiyle şarkımıza nefes olan Ertan Tekin duduk üfledi. Hiç hesapta yokken şarkı albümün çıkış parçası oldu. Çünkü kime dinletsek disko versiyonu değil de o yavaş versiyonu seviyordu. Klipte de Altan Gördüm oynadı.

Böyle rock olmaz! 

15 yıldır içinde rock tınılarını ve dans ritimlerini barındıran bir müzik yapmak istiyordum. İnsanlar dinleyince dans etinler istiyordum. Çevre baskısı diyelim çünkü özellikle rock müzik, Türkiye’de çok tutucu bir tarz. İnsanlar sürekli “Böyle rock olmaz, şöyle rock olur” kafalarındalar. Ama bu fanatik bakış açısından kurtulup dünyayı takip ederlerse önyargıları kırılacaktır. Çünkü bir bakıyorsun Led Zeppelin gibi bir grup, Mısırlı Perküsyoncu Hüsam Remzi’yle bir konser veriyor. Kashmir şarkısını birlikte çalıyorlar. Hatta Londra Metropolitan Orkestrası da onlara katılıyor. Yurtdışında müziği kategorize etmiyorlar. Ama Türkiye’de takım     tutar gibi müzik     tarzlarını tutuyoruz. O yüzden de gelişmeye biraz kapalı bazı tarz müzikler. Ama artık 15 yıl önceki o çocuk değilim. “Birileri acaba ne der?” diye müzik yapmıyorum. Artık sadece kendi     istediğim müziği yapıyorum. Benim için bir enstrümanın tınılarıyla yaptığım müziğin uyum sağlaması ve kulağıma güzel gelmesi yeterli…  

DİZİLERLE AŞIYORUM ENGELLERİ

7 yıl öncesine nazaran beni zorlayan tek şey; radyolar, müzik kanalları ve sanatçılar arasında bir birliğin olmamasıydı. Daha çok eş, dost, ahbap, şirket ilişkileriyle yürüyor işler.  Bu yüzden de iyi şarkılar halka zor ulaşıyor. Hâlbuki ülkede düzgün müzik yapan kaç kişi kaldı? Bir müzisyen olarak radyolardan ve müzik kanallarından biraz daha müzik adına seçici olmalarını, adam kayıracaklarsa da yine müzik ve sanat adına iyi olanı kayırmalarını öneriyorum. Gerçi bunu söylediğinizde de  “İyi şarkı çıkmıyor” diyorlar. Aslında iyi müzikler var ama onlar ekrana getirmiyorlar. Eski yıllarda tek kanal vardı oraya çıkmak çok zordu. Yine bir denetim sistemi vardı ama en azından oraya bir kere çıktınız mı bütün ülke sizi duyuyordu. Şimdi çok kanal var fakat kriterler değişmiş. Bu da gerçekten müzik yapmak isteyen insanları zorlayan bir durum... Benim de buna karşı geliştirdiğim savunma mekanizmam ‘diziler’… Dizilerle aşıyorum engelleri… Ne kadar engellenen şarkımız varsa dizilerle meşhur ettik diyebilirim.  

ÇOK EĞLENİYORUM, BİRAZ DA UTANIYORUM

Daha çok yolun başındayım ama oyunculukla ilgilenmeye başladım. Hatta bu ilgiyi eyleme dökme kararı aldım ve Vahide Perçin, Altan Gördüm ve Tolga Örnek tarafından kurulan Akademi 35 Buçuk’ta oyunculuk eğitimleri almaya başladım. Aslında uzun zamandır deneyimlemek istediğim bir şeydi. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo-TV-Sinema Bölümü’nü bitirdim. Kamera arkasını biliyordum ama önünü bilmiyordum. Şimdi böyle bir boşluk olunca birkaç ay önce kursa başladım. 10 kişilik bir sınıfımız var ve aralarında en yaşlıları benim. Çok eğleniyorum, biraz da utanıyorum. Hayal ediyorsunuz, unuttuğunuz bazı duyguların su yüzüne çıkmasına izin veriyor ve role giriyorsunuz. Gözünüzden yaşlar akıyor. Ya da rol gereği çok sinirlenmeniz gerekiyor, geçmişe dönüp sizi çok sinirlendiren bir anı düşünmeye başlıyorsunuz ve onu karaktere yansıtıyorsunuz. Çok zor bir meslek…