Yazarlar

Vedat Bilgin

Vedat Bilgin

vedat.bilgin@aksam.com.tr

Küresel aktör olmak kolay mı?

Vedat Bilgin tüm yazıları

Bundan yirmi-otuz sene önceye kadar Türkiye’nin dünya televizyonlarında birinci haber olması, üstelik de bir olay çerçevesinde pozitif bir dille kendisinden bahsedilmesi hayal dahi edilemeyecek bir durumdu. Yakın zamanlarda arka arkaya yaşanan olaylara ve Türkiye’nin sadece dünya medyasında değil dünya kamuoyundaki yerine bakalım. 

“Bırakalım Türkiye-Rusya-İran arasında başta Suriye meselesi olmak üzere Ortadoğu’nun geleceği kapsamında oluşan ittifakı; Türkiye’nin F 400 savunma sistemini alarak savunma siyasetini farklı kaynaklarla destekleyecek yönelimini ve bağımsız davranmasını ...  Daha yakın zamana bakalım, İdlib meselesinde, Türkiye’nin aldığı inisiyatifle Rusya ve İran’ın da katılımıyla atılan yüzbinlerce insanın yaşama hakkının korunmasına dönük büyük adımı hatırlayalım.”  

BÖLGESELDEN KÜRESELE 

Bunun arkasından Cemal Kaşıkçı olayında Türkiye’ye karşı oluşacak tabloyu daha başından itibaren hukuki meşruiyet içinde deşifre edip, sorunu uluslararasılaştırıp cinayeti çözmeye dönük adımlar atmakla kalmayan, bölgesel bir güç merkezi olarak bu ülkede meşruiyetin, hukuk devletinin, demokrasinin gücünü küresel ölçekte gösteren bir tavrı ortaya koymuştur. Son olarak dörtlü İstanbul Zirvesinde Türkiye’nin oynadığı rolü ve Suriye için çözüm yolunun temellerini belirleyen bu toplantının dünyadaki yankılarına bakalım. 

Dünyanın en büyük medya kuruluşları ilk haber olarak Türkiye Büyük Millet Meclisinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Grup Toplantısını izliyorsa, İstanbul Mutabakatı gündemin başına oturuyorsa, Türkiye artık Ortadoğu’da bölgenin barışını sadece savunan değil bunu kuran, kurmak için inisiyatif alan bir ülke olarak görülüyorsa, terör örgütlerine İŞID ve PKK/PYD’ye karşı barış mücadelesi yapan bir güç merkezi haline geliyorsa, bu tarihi bir olaydır. 

Devlet Başkanı Erdoğan’ın liderliğinde kurulan bu ‘barış’ sadece bir şehrin insanlarının hayatlarının kurtuluşu olarak değil, aynı zamanda insanlık değerlerine sahip çıkan bir siyasetin başarısı olarak görülmektedir. Öyle ki bu durumda Suriye siyasetinde Türkiye’ye karşıt bir yerde duran ABD ve Trump bile bu siyaseti alkışlamak durumunda kalmıştır. 

ÜLKENİN GÜCÜ 

“Kimse ‘ hadi küresel aktör olalım’ diyerek böyle bir şey olamaz; bunun tarihi, siyasi şartları vardır. Bir defa küresel sürecin önünüze koyduğu sorular ister ülkesel, ister bölgesel, isterse uluslararası düzeyde olsun, bunlara küresel cevap vermedikten sonra böyle bir şansınız olamaz. Ülkeler karşılaştıkları sorunlara, küresel sürecin niteliklerini kavramadan o moda tabirle ‘zamanın ruhunu’ anlamadan cevap vermeye kalkışırsa, içine kapanıp dünyadan yalıtılmış olma gibi bir çıkmaza girebilirler ki bunun yolu bölünmeden, parçalanmaya, en hafifinden etkisiz bir konuma itilmeye kadar uzanabilir.” 

 Aynı şeyi bölgesel veya uluslararası düzeyde ortaya çıkan sorunlar için de söylemek mümkündür. Bugün küresel eğilimleri dikkate almadan sorunlara cevap vermeye çalışan ülkelerin küresel aktör olma, küresel düzeyde bir etki yaratma şansının olmadığı açıktır. Türkiye bölgeselden, uluslararası siyasete kadar her düzeyde küreselleşmenin dinamiklerini esas alan cevaplar verdiği için yükselen bir güç haline gelmiştir.

Vedat Bilgin Diğer Yazıları