Yazarlar

Vedat Bilgin

Vedat Bilgin

vedat.bilgin@aksam.com.tr

Demokrasilerde sendikalar ve sendikacılar vardır

Vedat Bilgin tüm yazıları

Demokrasiler örgütlü toplumun bulunduğu rejimlerdir; bu örgütlü toplumun öncüsü dünyanın birçok yerinde sendikalar yani emek örgütleridir. Hatta birçok ülkede demokrasinin gelişmesinin yani demokratikleşme dinamiğinin merkezinde işçi sendikaları bulunmaktadır. Bugünkü Avrupa toplumlarında yaşanan ‘demokrasinin krizi’ diye de ifade edilen olayın arka planında sendikaların zayıflamasının olduğu tartışması yapılmaktadır. 
Türkiye’de sendikaları kabul etmek, onları benimsemek kolay olmamıştır. Uzunca bir süre, konuyla ilgili cehaletten dolayı sendikacıları ‘komünist’ zannetmek hatta sendikacı ‘sol/sosyalist olur gibi’ işin esasıyla çelişen anlayışlar yaygındı; oysa sosyalist/komünist ülkelerde sendikal özgürlükler yoktur; her şey gibi ücretlerde/ sosyal haklar da komünist partisinin bürokratik kadroları tarafından belirlenmektedir. Ne grev, ne eylem ne toplu sözleşmenin bulunmadığı sosyalist/komünist ülkelerde şeklen var olan sendikalar da işçileri ihbar eden/baskı altında tutan partinin aparatlardır. Bunun için sendikalar ve sendikacılar ancak demokrasilerde var olabilirler. 

EMEĞİN HUKUKU 

Türkiye geç sanayileştiği gibi geç demokratikleşmiş bir ülkedir; hâlâ bu konuda alınması gereken mesafeler olduğunu sıkça yazıp konuşmamız da bundandır. Bu sebeple Türkiye’de sendikacı olmak kolay değildir, bilhassa başka hesaplar veya çıkar peşinde koşmadan ‘adam gibi sendikacı’ olmak zordur. Bu konuda demokrasiyi savunmak, vatanı savunmak, emeği savunmak farklı bir anlayışta olmak demektir. 
Bu sene toplu iş sözleşmelerinde oldukça zor bir süreç yaşandı; bilhassa kamu işçileri için yürütülen müzakerelerde Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay’ın sorumlu sendikacılık anlayışı ön plana çıktı. Ergün Bey hem ‘emeği’ hem ‘vatanı’ savunmanın ne anlama geldiğini defalarca ortaya koymuş bir şahsiyet olarak, birçok oyunu bozdu. Türkiye sorunlu bir ekonomik dönemden geçiyor, Türk-İş burada fazla etkili olmaz diye düşünerek, işçilerin hakkının savunulmasında meydana gelecek bir zaafı istismar etmeye hazırlananlar hayal kırıklığı yaşadığı gibi, kamu işyerlerindeki işçiler için fazla bir şey elde edemez diye bekleyerek buradan muhalefet yapmak isteyenlerin de morali bozuldu.  

DÜRÜST SENDİKACI

Bu nedenle olacak ki yapılan toplu müzakereler sonrası elde edilen kazanımları konuşmak yerine Türk-İş Başkanı Atalay hedef tahtasına oturtulup yıpratılmak istenmiştir. Elbette bu tür saldırıları organize edenlerin buradan bir yere varması mümkün olmayacaktır, çünkü mücadelesi apaçık ortada olan, dün asgari ücret için bugün kamu işçileri için en zor zamanlarda onurlu bir tavır sergilemiş bir sendikacı söz konusudur. 
Ergün Atalay, 28 Şubat Cuntasının önünde kukla gibi oynatılan sendikacılardan olmadığı gibi, FETÖ terör ihanetine karşı sokağa çıkan ilk sendika lideridir. Onun bugün emek mücadelesini vermesini de günümüz şartlarda kamu işçisine %18.7 zam almasına da bu açıdan bakmak gerekir. Türkiye demokratikleştikçe, ekonomisi geliştikçe dürüst sendikacılara daha fazla ihtiyaç duyacaktır.

Vedat Bilgin Diğer Yazıları