Yazarlar

Vedat Bilgin

Vedat Bilgin

vedat.bilgin@aksam.com.tr

Bu dünyadan Wallerstein geçti

Vedat Bilgin tüm yazıları

Bazı isimler unutulmazdır; onlar yaşarken de öldükten sonra da asla kıymetlerinden bir şey kaybetmezler. Sosyal bilimlerin teorik gelişmesi açısından birçok talihsizlik yaşayan ülkemiz için bazı bilim adamlarının yeterince tanınmamış olmasına, eserlerinin Türkçeye geç girmesine veya bilinmemesine hep hayıflanırım. Öyle ki bu ülkenin birçok üniversitesinde bu dünyadan bir Wallerstein geçtiği fark bile edilmemiştir. 

Bu nasıl bir kayıptır, bilimsel bakımdan nasıl bir eksikliktir bunu anlatmak kolay değildir, çünkü ülkenin uluslararası siyaset bölümlerinde bilimsel yöntem, teori yerine komplo bile denilemeyecek ipe-sapa gelmez şeyler anlatılmaktadır ve bunları anlatanların Wallerstein’in bırakınız ünlü ‘Modern Dünya Sistemi’ adlı devasa çalışmasını, daha dar kapsamlı herhangi bir eserini okuyup anlamasını beklemek dahi iyimserlik olacaktır. Burada kimseye haksızlık yapmak istemem, I. Wallerstein’i teorik katkılarını derslerinde anlatan, çalışmalarında onun yaklaşımlarını değerlendiren Çağlar Keyder, Halil Berktay, Huricihan İslamoğlu gibi bilim adamlarını anmak gerekir. 

BİR DÜNYAYI ANLAMAK 

Wallerstein sosyal bilimlerin metodoloji sorunlarıyla ilgilendiği kadar, tarihten sosyoloji ve ekonomiye uzanan kapsamlı bir inceleme alanında çalışmıştır. Onun ünlü Tarihçi Braudel’le bağı sadece onun adına kurulmuş bir enstitüyle sınırlı değil, tarihsel yöntemini benimsemiş olmasıyla doğrudan ilgilidir; Wallerstein sosyal bilimler arasındaki ayrımları, kompartımanlaşmayı yapay bulmakta sosyal bilimlerin birlikte çalıştığı, yakınsayan bir anlayışa sahiptir. 

Bağımlılık teorisyenleriyle çalışmalarını paralel yürüten Wallerstein, Marksist kavramsal çerçeveden istifade ettiği halde Marx’ın ‘kapitalizmin bir dünya sistemi’ olarak yükseldiğini ve bu düzeyde yaşanmakta/ yaşanacak olan bir krizle çökeceğini görmediğini veya meselenin bu yönünü teorik tartışmalarının dışında tuttuğunu düşünmektedir. Ona göre Marx meseleyi bütünüyle sınıfsal/toplumsal süreçler eksenine odaklayarak kapitalizmin bir ‘Dünya Sistemi’ olarak kurulduğunu ve bütün yer küreyi kapsayan bir dünya sistemi olarak işlediğini görmemiştir. 

TARİH VE EKONOMİ 

Wallerstein meseleyi, yani kapitalizmin gelişme ve sorunlarını açıklarken Marx’ın kapitalizmin sınıf mücadelesi ekseninde yaptığı analizlerin dışında bir dünya sistemi olarak yükselişini tarihsel olarak açıklayan bir ekonomik / sosyal tarih teorisi geliştirmiştir. 

Dünya Sistemi analizi kaçınılmaz olarak dünyanın üzerinde yer alan farklı ekonomik ve toplumsal yapıları birlikte açıklamayı öngörerek; gelişmiş kapitalist ekonomilerle, az gelişmiş ya da gelişmekte olan toplumlar arasındaki ilişkilerin bir Dünya Sistemi oluşturduğunu ortaya koymuştur. Merkez ülkeler ile yarı periferi ya da periferi ülkeler arasındaki ilişkinin tam anlamıyla bir bağımlılık zinciri, bir yapısal durum oluşturduğunun tarihsel/sosyolojik teorisini yapmıştır. 

Yakın zamanda kaybettiğimiz Samir Amin; Andre Gunder Frank gibi yol arkadaşlarıyla birlikte düşündüğümüzde teorik sosyal düşüncenin sistematik düşünürlerinin bıraktığı boşluk daha iyi görülecektir. Huzur içinde yatsın…

Vedat Bilgin Diğer Yazıları