Yazarlar

Vedat Bilgin

Vedat Bilgin

vedat.bilgin@aksam.com.tr

Batı'da kültürel krizi derinleşiyor!

Vedat Bilgin tüm yazıları

Son Nobel Edebiyat Ödülü’nün kime verildiğini takip edebildiniz mi? Batı toplumlarının, yaşadığı sorunların merkezinde ilk bakışta görülmese de kültür vardır. Esasen, bütün toplumsal sistemler belli bir kültürel yapının üzerinde yükselirler; kültür, toplumsal sistemleri bir araya getiren toplumsal hayatın muhtelif sektörleri arasındaki bağları kuran bir işleve sahiptir; bir bakıma toplumsal sorunların derinleşmesini önleyen, bir çözülme veya çöküş sürecine girmesini engelleyen temel kaynak kültürel varlık alanın sağlıklı işleyişidir. 

Bir toplumsal sistem, ister siyasal, ister ekonomik, isterse uluslararası sorunlarla karşılaşsın onlara karşı duracak gücü, karşı karşıya bulunduğu problemleri çözme imkânını kültürel kurumların işleyişine dayanarak bulma kabiliyetine sahip olabilir fakat burada sorun yaşanıyorsa sistemin unsurları arasındaki ilişki mekanizmaları, toplumsalı üreten ağlar zayıflar, sistem güç kaybetmeye başlar. Bunun giderek bir çözülmeye, oradan bir krize dönüşmesi, hatta zaman içine başka şartların da devreye girmesiyle çökme sürecine yönelebilir. 

SORUNUN KAYNAĞI NEDİR? 

Batı sisteminin yaşadığı problemlerin, çağın getirdiği yeni sorulara cevap verme kabiliyetini hızla kaybetmesiyle alakalı olduğunu tartışan birçok önemli düşünür vardır. Bunlardan bazıları sorunu doğrudan doğruya Batı medeniyetinin son halkasının düzenine yani kapitalist sistemin yapısına bağlı olarak açıklamaktadırlar. Marksistler sorunu, kapitalizmin içinde barındırdığı kaçınılmaz çatışma alanlarının varlığıyla açıklarken; Sorokin, Spengler, Fromm gibileri meseleyi tarihsel/kültürel/sosyal temellerde ele alarak Batı’nın yaklaşan krizine dair teorik yaklaşımlar ortaya koymuşlardır. 

Meseleye başka yönden yaklaşan siyaset bilimci Duvarger’de sorunun Batı toplumlarının yaşadığı endüstriyel/kapitalist yapının dönüşüm sürecinde karşılaştığı kültürel mesele üzerinde durmaktadır. Duveger Batı’nın ekonomik maddi başarılarının siyasal kültürel kurumlar tarafından sürdürülemediğini söylemektedir. Bir başka anlatımla Batı maddesel zenginliği artarken beşeri/kültürel bakımdan yoksullaşmakta, bu süreçte ortaya çıkan çelişki derinleşmektedir. 

KÜLTÜREL SORUN VE NOBEL 

Son yıllarda Batı’da bu sorunun derinleştiğini gösteren olaylar yaşanmaktadır. Avrupa’nın ortasında yükselen ırkçılık, yabancı düşmanlığı, farklı inançlara düşmanlık, İslamofobya, şiddetin yaygınlaşması gibi olaylar bir dönem Batı’nın kutsalları olan ‘kardeşlik, özgürlük, eşitlik’ gibi kavramların temsil ettiği ilkelerin sadece birer slogana dönüşmesini değil, kültürel dünyasında anlam kaybının yaşandığını da göstermektedir. 

Bu sorunun gelip Nobel ödülüne kadar dayanması, çelişkinin büyüdüğünü krize dönüştüğünü de gösteren bir örnektir. Bu sene Nobel ödülü verilen Hendke, Sırp kasabı olarak bilinen Miloseviç’e hayranlığıyla bilinen bir yazar olmanın yanı sıra, Bosna’da yaşanan soykırımı inkar etmekle suçlanan bir edebiyatçıdır. ‘Kalecinin Penaltı Anındaki Endişesini’ yazan romancının, Irkçılık karşısında bir hassasiyete sahip olmamasını kendisine bırakabiliriz fakat Nobel Edebiyat Ödülü verilmesini nasıl anlarız! Bu yazara ödül verilmesi de göstermektedir ki Batı özgürlük, eşitlik anlayışından uzaklaştıkça fanatizm, ırkçılık konusundaki duyarlılığını da kaybetmektedir.

Vedat Bilgin Diğer Yazıları