Yazarlar

Vedat Bilgin

Vedat Bilgin

vedat.bilgin@aksam.com.tr

ABD'nin taleplerini seslendirmek!

Vedat Bilgin tüm yazıları

ABD’nin Suriye’ye dönük taleplerini seslendirmek üzere bir konferans yapılsa kim yapar, kimler çağrılır? Türkiye ve Batı arasındaki ilişkilerin nereye evrildiğini anlamak için stratejik ipuçları vardır. Bunlar arasında şüphesiz Batı’nın patronaj koltuğunda oturan ABD ile Türkiye arasındaki münasebetlerin seyri çok önemlidir. 

Bugün Türkiye ve ABD arasındaki ilişkilerin bir çelişki yaşamasının arkasında bu hegemonik ilişkiyi, bağımlılık ekseninde sürdürmenin tarihsel şartlarının artık ortadan kalkmış olması bulunmaktadır. Türkiye bu bağımlılık ilişkilerine son vererek, bağımsızlıkçı bir politikaya yönelirken aslında ABD siyasetinin bütün bölge ülkelerini tehdit etmesine, parçalama girişimine de karşı tavır almış bulunmaktadır. Bir anlamda Türkiye’nin bağımsızlıkçı siyaseti, bölge ülkelerinin varlık meselesi halini almıştır. 

ABD NE YAPABİLİR? 

Bu durumda Türkiye’nin Batı ile ilişkilerinin artık eskisi gibi olmayacağının farkında olan ABD’nin nasıl davranacağını tahmin etmek, en azından belli ihtimallerden bahsetmek mümkündür. Bunlardan ilki; Türkiye’ye karşı başta ekonomi olmak üzere çeşitli yollardan baskı yaparak, siyaset değişimine zorlamak ki bunu bugüne kadar muhtelif şekillerde denediğini ve bunların caydırıcı olmadığını tespit etmesi gerekir. 

İkinci ihtimal Türkiye’yi yalnızlaştırmak yani Rusya ve İran ile birlikte kurulan ittifakı etkisiz hale getirmek için belli bir süre yakınlaşma politikası uygulaması, birlikte davranmak üzere bazı ‘tavizler’ vermesi ve Türkiye’yi yarı yolda bırakması olabilir ki bunun hedefinin Türkiye’yi yalnızlaştırmak olduğu açıktır. Bu Ortadoğu’nun parçalanması, istikrarsızlığın küresel ölçekte tehdit halini almasına kadar uzanabilir. 

Üçüncü ihtimal ise, daha gerçekçi bir yeni siyaseti ortaya koymaktır; bu durumda ABD’nin terör örgütleriyle işbirliği yapmaktan vazgeçerek Türkiye gibi demokratik bir ülkeyle bölgesel barışın kurulması konusunda işbirliği yolunu tercih etmesi demektir. Böyle bir siyaset ABD’nin bütün bölgeyle yeniden sağlıklı bir ilişki kurmasının yolunu açacağı gibi, İsrail’i de insan hakları ihlallerini, devlet terörü siyasetini terk ederek savaş ve işgalden barışa yönelmesini zorlayacaktır. 

ABD’NİN SÖZCÜSÜ OLMAK 

Görünüşe göre ABD şimdilik birinci ve ikinci ihtimallerde yer alan bir yaklaşımı denemektedir. Bunun için taleplerini resmi/diplomatik yollardan zaten iletiyordur fakat burada ABD’nin taleplerini politika sahnesinden ve kamuoyu çevrelerinden seslendirenlere bakmak önemlidir.  

‘Türkiye S-400’leri almasın’ kampanyası yapanlar; Suriye Konferansı yaparak; ‘Türkiye Fırat’ın doğusuna girmesin’ diye bildiri yayımlayanlar; PKK/PYD ye binlerce TIR silah gönderen ABD’ye paralel davranıp, ÖSO’yu terör örgütü diye nitelerken PYD/YPG’den, cinayet makinesi terör yapısından tek cümle söz etmeyenler; ekonominin IMF’siz olmayacağını söyleyenler kimin taleplerini seslendirmektedir dersiniz!  

Vedat Bilgin Diğer Yazıları