Yazarlar

Ufuk Ulutaş

Ufuk Ulutaş

Trump-Putin Zirvesi

ABD Başkanı Trump ve Rusya Devlet Başkanı Putin temmuz ayında Helsinki’de görüşmeyi planlıyor. Ukrayna, ABD’deki seçimler, Kuzey Kore ve silahlanma gibi konular dışında Ortadoğu’yu yakından ilgilendiren Suriye ve İran gibi konuların da görüşmede ele alınacağını bizzat Trump’ın ağzından duyduk. Birbiriyle kısmen ilintili olan Suriye ve İran konularında iki liderin görüşmesinin mahiyetinin bölgede ciddi yansımaları elbette ki olacaktır. 

Suriye konusunda Trump’ın daha önceki açıklamalarından hareketle, ABD’nin Suriye’den çekilmesine dair bir müzakerenin yürütüleceği dillendiriliyor. ABD basını ABD’nin Suriye’den çekilmesini sağlayacak bir anlaşmanın bu görüşmeden çıkabileceğini yazdı. 

Trump’ın Suriye’den çıkmak istediği bir sır değil. Suriye’ye dair tek gündeminin DEAŞ’la mücadele olduğunu, Suriye’de ulus inşası gibi eski yönetimlerin hatalarına düşmeyeceğini açıkça dile getirdi. DEAŞ’ın Rakka ve mücavir alanlardaki alan hâkimiyetinin kaybolmasıyla Trump, ABD’nin Suriye’deki misyonunun yavaş yavaş sona erdiğine inanıyor. Süreci uzatmadan ve yeni komplikasyonlarla karşılaşmadan Suriye’den çıkmaktan bahsediyor. 

Peki, ABD gerçekten de Suriye’den kısa vadede çıkabilir mi? Çekilmeyi sağlayacak bir anlayış Putin-Trump zirvesinde sağlanabilir mi? Trump’ın çekilme için talep edeceği şartlar Rusya’yla hatta rejimle varılacak bir anlaşmayla sağlanabilir mi? Bu sorular cevaplanmadan Trump-Putin zirvesinde Suriye’ye dair uygulanabilir bir çıkış yolu beklemek çok gerçekçi görünmüyor. 

Sondan başlayalım. ABD’nin Suriye’deki iki çekincesi, DEAŞ ve İran varlığı. ABD’nin çekilmesi durumunda mevcut topraklarda PKK-SDG tarafından istikrar sağlanamayacağını en iyi ABD biliyor. Rejimin kendi başına burada istikrar sağlayacak polislik yapma kapasitesi de yok. Kaldı ki rejim diğer bölgelerde güvenliği sağlamak için kendi kendine yetmiyor, İran destekli milislerin varlığına muhtaç. Bu sebepten ABD’nin devreden çıktığı bir ortamda, Rusya devreye girse ve kuzeydoğuda rejim-PKK karışımı bir düzen kurulmaya çalışılsa dahi, İran’ın devreden çıkmayacağı hatta boşlukları dolduracağını tahmin etmek zor değil. Rusya’nın sahada adamı kısıtlı, İran’ın ise sayısız. İran özellikle Irak sınırındaki bölgelere özel önem veriyor. Trump’ın tam da İran’ı çevrelemeye çalıştığı bir dönemde Suriye’de İran’a daha fazla alan açması ABD dış politikası açısından büyük tezat oluşturur. 

Trump ABD’nin çekildiği bölgelerde İran’ın alan kazanmaması şartını koşacaktır; fakat Rusya ve rejimin bu şartı sağlaması hiç de kolay değil. Hal böyleyken, Trump’ın şu anda kimsenin veremeyeceği mezkûr garanti ihtiyacına rağmen, kısa vadede Suriye’den çekilmesi ve yaklaşan zirvede böyle bir taahhütte bulunması üç seçeneğe işaret eder: Ya Trump İran’ın çevrelenmesi konusunda çok ciddi değil; ya Rusya ve rejimin vereceği garantilerin ne ölçüde yerine getirilebileceğinin hesabını yapamıyor; ya da çekilmeden kastı tıpkı Rusya’nın yaptığı gibi Suriye’deki asker sayısını azaltmaktır. 

Zirve her açıdan ilgi çekici olacak; Suriye ve bölge için sonuçlarını da bekleyip görelim. 

Ufuk Ulutaş Diğer Yazıları